Birkaç saat sonra...
.
.
.
..."Kolay gelsin Ayşe teyze!" diyerek gülümsedim. O da bana gülümsedi ve ellerini salladı.
"Sağ ol güzel kızım."
Yürümeye devam ettim. Arkamdan seslenmeye devam ediyordu ama bazen saçma sapan sorular sorduğu için umursamadan gidiyordum. Hatta ne zaman saçma sorular soracağını hissettiğimde evinin önünden geçmemeye özen gösteriyordum.
"Ee, yok mu hâlâ hayırlı bir kısmet?" diye sokağın ortasında beni rezil edercesine bağırdığında olduğum yerde durdum.
Kafamı hafif çevirip, "Bilmem." dedim ve nedensizce gülümsedim. "Vardır belki."
Kafamı öne çevirip yürümeye devam ettim. Annemlere mi gidiyordum yoksa rezillikte bir numara olmaya devam mı ediyordum bilmiyordum ama gülümsememi durduramıyordum. Noluyor lan bana?
Normalde taksiyle falan giderdim ama bu sefer canım yürümek istedi. (Yol 2 saat.) Kıyamet falan mı geliyor acep?
Geliyor geliyor.
Çok büyük kıyamet geliyor anam.
2 saat sonra...
"Ben geldim." diyerek kapıyı açan ablama gülümsedim.
Her ne kadar babamı daha çok seviyor olsa da.
Evet, onu annemden bile daha çok seviyordu. Çünkü babam evi terk ettiğinde ablam da onunla gitmişti. Gelmesini çok beklemiştik. Günlerce uyumadığımız zamanlar olmuştu. Hatta daha on beş yaşımda buz gibi, kapkaranlık sokaklarda beklemiştim onu. Annem eve gelir diye evde beklemişti. Bir dakika bile pencerenin başından ayrılmamıştı gelir diye.
Ama gelmedi...
Tam beş yıl.
Beş yıl sonra çıkageldi kapıya. Eski halinden eser yoktu. Normalde çok güzel bir imajı vardı ama bu defa bambaşkaydı.
Değişmişti.
Bütün kırgınlıklarımı vurdum yüzüne. İçimi boşalttım. Kan kustum o suratına. Neden bizi bir başımıza bırakıp gittiklerini göğsüne vura vura sordum. Elim ona değerken iğreniyordum. Ona dokunmaktan, pislik dolu kalbini çığlıklarımla doldurmaktan iğreniyordum.
Sonra neden geldiğini öğrendim.
'Babamla gittim çünkü hastaydı...' demişti yüzüme. Sonra devam etmişti.
'Hastalığı ağır değildi ama onu her gün o halde görmeye katlanamadığım için geldim.' diyerek omuzumda ağlamaya başlamıştı.
Babam için omuzumda ağlamıştı.
Babam için...
O günden sonra onunla asla eskisi gibi olamadık. Annem onu affetti ama ben beceremedim. Affetmek ne demek bilmiyordum. Bana öğretilmeyen bir kelimeydi bu. Bana öğretilen tek şey, babamın en büyük günahı olmamdı.
"Geçsene." deyince başımı sallayıp içeri geçtim. Ev mis gibi mercimek çorbası kokuyordu.
"Esma Hanıım!" diyerek mutfağa doğru yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mαϝყα Çαρƙıɳı - SҽყFҽɾ
HumorO gün Seyran, bir oyun için bilmediği numaraya attığı mesajla hayatının bu denli değişebileceğinden habersiz bir şekilde yatağında uzanıyor, nefret ettiği yaşamına kaldığı yerden devam ediyordu. ... 0537*******: Bundan sonra senin için pek öyle olac...