On yedinci bölüm: Evlenelim

572 65 45
                                    

Gamze Piroğlu

"Baba özür dilerim."

Parmaklarım toprakta gezinirken sessizce ağlıyorum. Çok özledim.

"Ben beceremiyorum, baba. İşleri yürütemiyorum." dedim ağlayışlarım arasından. Titreyen parmaklarımı beyaz soğuk mezar taşına getirdim. Canım yanıyor. "Yürümemde... Yürümemde ilerleme kaydettim ama içten sevinemiyorum. Ben sizi özlüyorum. Hayata tutunmak çok zor, baba. İnancımın zayıflama düşüncesi korkuyor beni. Yalnız kalmak istemiyorum. Ben sizi istiyorum. Gelmeyeceğinizi bile bile yanımda istiyorum sizi."

Yaşlı gözlerimi annemin mezarına çevirdim. Babamın yanındaki mezar. Daha çok ağlamaya başladım. Boşaldım sanki. Durduramıyorum kendimi.

"Anne sana çok ihtiyacım var. Beni büyütmene çok ihtiyacım var. Sevilmeye çok ihtiyacım var."

Gözyaşlarım yanaklarımdan hızla süzülürken devam ettim. Hiçbir yerim tutmuyor sanki. Çok çaresiz hissediyorum.

"Kimse senin gibi güzel yemek yapamıyor. Ben beceremiyorum zaten. Kimse uyandırmıyor senin gibi. Banyo yaparken yardımcı olurdun bana. Utanır, çekinirdim. Keşke yürüyebilsem de tek başıma banyo yapabilsem derdim. Tuvalette düşmeyim diye kapı önünde beklerdin beni. Hayatımı keşkelerle doldurmuşum, anne. Yürüdüğümde her şeyin iyi olacağını sanmışım. Öyle değilmiş. Siz yoksunuz. Mutluydum ben. Tekerlekli sandalyemle mutluydum."

Montumun koluyla yüzümü sildim özensizce. Burnumu çektim. Gözlerimi annemin yanında duran abime çevirdim. Gözlerim doldu yine.

"Yanımda dururdun hep. Prenses gibi hissettirirdin. Çiçeğim derdin. Ben bir içli köfteyim. Üzgünüm, abi. Abi diyebileceğim kimsem yok. Benim tek abim sensin. Sen bana yetersin." deyip burnumu çektim yine. Utandım içten içe. "Arkadaşın eskisi gibi değil. Neyse konuşmayalım bunları. Ben çıkış yolu arıyorum. Yanımda olsaydın bana yol gösterirdin. Ne yapmam gerektiğini söylerdin. Akıl verirdin bana. Cihangir Altındağ'a güvendiğini biliyorum ama yaşananları bilsen nasıl tepki verirdin, kestiremiyorum."

Göz kapaklarımı zorlukla kaldırıp abimin mezarına sabitledim gözlerimi. Ilık esen rüzgar yüzümü okşuyordu. Yanaklarımdan yaşlar süzüldü usulca.

"Gamze?"

Duyduğum sesle başımı çevirdim. Serdar elindeki çiçekle yanıma geldi. Bir şey demedim.

"Bebeğim gözlerin kan çanağına dönmüş. Kıyamam sana." deyip yaklaştı bana. Tekerlekli sandalyemin demirinden tutunup diz çöktü. Gözlerimi güzel çiçeklerden çekip yüzüne baktım. Başını omzuna doğru eğip ceketinin iç cebinden kırmızı kutu çıkardı. Kutuyu açtığında yüzük gördüm. Başını kaldırıp gülen yüzüyle konuşmaya başladı.

"Evlen benimle, bebeğim. Yuvamızı kuralım artık."

___

Cihangir Altındağ

Gamze'yi defalarca aramama rağmen cevap vermedi. Şimdi de yazlığa doğru ilerliyorum. Umarım bir sorun yoktur. Allahım bir şey olmasın.

Zile basıp beklemeye başladım. Yardımcılardan biri açtı kapıyı. "Hoş geldiniz, Cihangir Bey." dedi memnun hâlde.

"Gamze evde mi?" dedim ciddiyetle. Başını salladı.

"Evet, evde kendisi. Buyurun, geçin. Ben geldiğinizi haberdar edeyim."

İçeriye geçtim. Salona doğru ilerlediğimde yardımcı, Gamze'nin odasına doğru yöneldi. Salona geçtiğimde koltuklardan birine oturdum. Gamze'yi görmeden rahat edemiyeceğim.

"Cihangir Bey içecek bir şeyler ister misiniz?"

"Gamze'yi istiyorum." deyip başımı çevirdim dalgınca. İki yardımcı birbirlerine bakıp gülüştüler. Ne dedim ben?

"Hoş geldin, Cihangir Altındağ."

Sesin geldiği yöne döndüm. Tekerlekli sandalyesini ilerleterek yanıma geldi.

"Hoş buldum." dediğimde ciddiyetle yardımcılara döndü.

"Misafirimize soğuk bir şeyler getirir misiniz?"

Bir yardımcı hareketlendiğinde diğeri kaldı yerinde. "Sen de yardım et." dedi Gamze soğuk sesle. Yardımcı başını sallayıp koşar adım çıktı salondan. Gamze bana döndü. Yerimde dikleştim.

"Telefonu neden açmıyorsun? Sana bir şey oldu sandım. Bugün şirkete de gitmemişsin-"

"Sen bana hesap mı soruyorsun?!" dedi sinirle. Kaşlarımı çattım.

"Nasıl anlamak istiyorsan öyle anla. Neden telefona cevap vermiyorsun?"

"Bugün doğru düzgün telefonu elime almadım. Evi arasaydın. Başım ağrıyor zaten, senin bağırtını çekemem-"

"Ne demek bu?!" dedim sinirle. Dikkatini bana verdi. "İnadını kır artık, Gamze Piroğlu! Bazı şeylerin farkına var artık."

Kaşlarını çattı. "Neyin farkında değilim ben be?! Abimle nasıl anlaşıyordunuz, merak ediyorum. Abim yumuşak huylu, nahif bir beyefendiydi." dediğinde gözleri sulandı. Yüreğim yandı. Sinirlendim.

"Hiç mi görmedin bizi?! Hiç mi tanımadın beni?!" diye bağırdım. Sinirlerime hakim olamıyorum. Gözlerimi gözlerine çevirdim. "Helal olsun sana. Kendimden nefret ettirdin. Ben senin iyiliğini düşünmekten başka ne istedim? Ne sandın beni-"

"Sevdiğin biriyle evleneceğini sanmıştım. Yanılmışım. Sen benim düşündüğüm gibi değilmişsin." dedi tek nefeste. Sözleri hayrete düşürdü beni. Sık sık nefes alıyor.

"Sen neler diyorsun Gamze-"

"Tamam." diyerek sözümü kesti. Gözlerini gözlerime çevirdi. "Evlenelim."

🎀

Bölüm nasıldı?
Düşünceleriniz?

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen *-*
Oy vermeyi unutmayınız.

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz ❤️

Evlenelim.

PELTEK Where stories live. Discover now