Hayatım boyunca öğrendiğim en önemli şeylerden bir tanesi de lise hayatım boyunca bencil olmam gerektiğiydi. Bencil olmalıydım çünkü zaten kendimi hiçe sayıp birileri için birşeyler yaptığımda bu zaten unutulurdu. Başkaları için yapılan şeyler çabuk unutulurdu da en azından kendim için yaptığım şeyler unutulmazdı. İşte bu yüzden bencildim. Her şeyden herkesten önce kendimi düşünürdüm. Tıpkı az sonra da yapacağım gibi...
"Yani?" Karşımda konuşan çocuğa bıkkınlıkla baktım. Kantinde Azatla kavga eden çocuk tıpkı o sabah dediği gibi yanına birilerini almaya çalışıyordu. Ve bu isinlerden birisi de bendim.
"Yanisi senin de aramıza katılman hem senin hem de bizim açımızdan iyi bir alışveriş ol-" Adının Ertuğrul olduğunu öğrendiğim çocuk karşımda konuşurken onu daha fazla dinlemeyip sözünü kestim.
"Hayatımda duyduğum en berbat plan bu. İster ki on kişi olalım yine de onlara karşı güçlü duramayız. Onun yerine daha da dikkat çekeriz. Ben böyle bı riskin içine girmem. Hatta benden sana bı tavsiye sende gitme." Konuşmam bitmiş tam ayağa kalkıyordum ki arkamdan gelen sinirli sesini duydum.
"Tam bir korkaksın!" Hırsla başımı ona çevirip konuştum.
"Kardeşin gibi mi? Zira o gün odada yapma başlıklı yalvarışları hâlâ kulağımda."
Ertuğrul sanki bana daha fazla tahammül edemiyormuş gibi yanımdan bana omuz atarak geçti.
Azat'ın şuan Ertuğrula karşı duyduğu nefretle bana karşı duyduğu nefret aynı değildi. Neden böyle bir durumda onun yanında durup Azat'ın dikkatini çekecektim ki? Zaten şu aralar bana karşı durgun gibiydiler. Bu yüzden mal gibi gidip yüzlerine karşı flaş yakamazdım.
***
"Bak bak dinle şimdi sana bişi sorcam." Mert yine beni zorla kendi masalarına getirmiş ve saçma sapan şeyler soruyordu. "Sor."
"Dördüncü murat neden vefat etmiş." Kaşlarım havaya kalkarken masada herkesle ufak bı göz göze geldim.
"Neden?"
"İlk üçe girememiş de ondan." Diyip kendi kendine kahkahalarla gülmeye başladı. Ağzım o şeklini almış içinde bulunduğum saçmalığı düşünüyordum.
"Ya ben senin kelleni sikim." Can merte ufak bı tokat atarken bir yandan da söyleniyordu.
"Gülmeyi keste bana cevap ver." Semih Mert'i çimdiklerken sinirle konuştu. "Sen niye bu çocuğu bizim ortama getirip duruyosun?"
Az önce karar vermiştim ki aralarında olmamdan en rahatsız olan kişi semihti. Nedenini bilmiyordum ama masaya oturduğumdan beri somurtuyordu.
"Canım getirmek istedi ve getirdim." Mert de onu umursamadan tam bana dönmüş yine bir şeyler söyleyecekti ki Semih birden bire kolumdan tutup beni itti. Oturduğum sandalyede az kalsın düşüyordum. Şaşkınca ona bakarken mert benim yerime konuştu.
"Napıyosun lan?"
"Bu çocuk birdaha bu masaya oturmayacak! İstemiyorum!"
"Ben istiyorum ama! Azat şuna bişi söyle." Mert Azata dönmüş semihi şikayet ederken Semih hâlâ pis pis bana bakıyordu.
"Ne diyeyim Allah aşkına." Azat onlardan bıkmış gibiydi. Velhasıl kelam bugün Azatta birşeyler var gibiydi. Masaya oturduğumdan beri asla ama asla gözümün içine bile bakmamıştı. En ufak bir göz temasında da hemen gözlerini kaçırmıştı.
"Bulut yanımızda otursun mu?" Mert masumca sorduğunda Azat'ın bakışları bugün ilk defa bana döndü. Uzunca gözümün içine baktı.
"Kendisine sor, oturmak istiyor mu yanımızda?" Mert'in bakışları heyecanla bana döndü. Benden olumlu bir cevap alacağına neredeyse emin gibiydi.
Ama ben az önce bu sandalyeden itilmemi, o gün o evden çıkışımı, üzerime çevrilen sanki bir fazlalıkmışım gibi bakan bakışları asla unutmamıştım. Bu ortamda beni mertten başka kimse istemiyorken tıpkı bir ezik gibi daha fazla oturmak da istemiyordum.
"Hayır istemiyorum." Semih sanki istediği cevabı almış gibi sırıtırken mert şaşkındı. Ama asıl beklemediğim tepki Azat'ın da şaşkın olmasıydı. Ne yani onca iğrenç muameleden sonra daha birde oturacak mıydım?
"İstemiyor musun?" Azat şaşkınlığını üstünden atmış hayal kırıklığı ile bakıyordu. Bu bakışlarına karşın hiçbir tepki vermezken karşımdaki çocuk bir anda sinirlendi. Sandalyesinde kalkıp yanıma gelirken korkmaya başlamıştım.
"Kalk siktir git o zaman!" Beni yere doğru ittiğinde kolumun üstüne düşmüştüm. Acıyan koluma rağmen yerden kalkarken Azat'ın hâlâ bana sinirle yukardan yukardan baktığını gördüm. Daha fazla bu iğrenç ortamda durmak istemediğim için hızla arkamı dönüp kantinden çıktım.
Ama bu defa bende sinirliydim. Hatta kendimden beklemediğim kadar sinirliydim. O yüzden ilk defa sonunu düşünmeden bişi yaptım. Okulun her yerinde aradığım çocuğu sonunda bulduğumda kolundan tutup bana dönmesini sağladım. Karşısında beni görünce şaşıran çocuk daha ağzını açmadan onda önce davranıp nefes nefese konuştum.
"Ekip- ekibine beni de al."
_________________________________
Israrla bulutu kıskanmalarını istiyen ekibe güzel bir bölümle geldim.