on

9.1K 500 133
                                    

"Aslında son olanlardan sonra senden ümidi kesmiştim ama beni gerçekten şaşırttın." Ertuğrul gülümseyerek konuşurken yaptığım şeyden pişman olmamaya çalışıyordum.

"Ee ne olacak şimdi?" Merakla bundan sonraki okul hayatımda beni nelerin karşılayacağını düşünüyordum.

İlk kez... Hayatımda ilk kez bencilliği ve korkaklığı bı kenara bırakıp cesurca bı hareket yapmıştım. Ve bu yaptığım şeyin bana nelere mâl olacağını merak ediyordum.

"O zaman seni diğerleri ile tanıştırayım. Gel benimle." Ertuğrul önden yürürken onu takip etmeye başladım. Demek ki başkalarını da ikna etmeyi başarmıştı. Aşağıdaki spor odasının önüne geldiğimizde dejavu olmuştum. Burayı toplanma yeri falan yapmışlardı herhalde, Ege'nin saçlarının kesildiği odayı... En azından anlamlıydı.

İçeri girdiğimizde kimse yoktu. Ama Ertuğrul telefonu eline alıp birşeyler yaptı ve onların birazdan tek tek burada olacaklarını söyledi.

"Ee neden kararını değiştirdin?" Diğerlerini beklerken konuşan çocuğa döndü bakışlarım.

"Sadece bazen onların gerçekten hadlerini aştıklarını düşündüm. Sen haklıydın Ertuğrul, birilerinin onlara haddini bildirmesi gerekiyor." Hele ki Semih denen yer cücesine...

Kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki o an bunu kelimlerle anlatmaya gücüm yetmezdi. Sanki bı böcekmişim gibi davranmalarını geçtim beni orada herkese karşı küçük düşürmüş rezil etmişlerdi. Halbuki ben onlara hiç bişi yapmamıştım. Ağzımı açıp tek bir laf bile etmiyorum diye mi uygun görmüşlerdi bu muameleyi bana?

"Bak bulut beni iyi dinle... Önce sana hakaret ederler sesini çıkarmazsın sonra itip kakmaya başlarlar ve sen sesini çıkarmamaya devam edersin en sonunda fiziksel şiddete başvururlar. Ve bunların hepsi sen sesini çıkaramadığın için olur. Gördün mü? Adım adım zorbalığı anlattım sana, bu insanlar birer zorba! Onlarla iyi geçinmenin imkanı yok çünkü eğer sana kötülük yapmak isterlerse bişi yapmana gerek kalmaz. Nefes alman yeter."

Haklıydı... Tek kelimeyle haklıydı. Ve az önce onların yanında neler olup bittiğini bile bilmeden söylüyordu bu lafları bana.

"Öyle."

Tam o tekrar birşey diyecekti ki kapının açılması sesiyle bakışlarımız oraya döndü. İçeriye mavi kısa saçları ile bir kız girdiğinde Ertuğrul gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Hoşgeldin Sarah. Gel de seni bulutla tanıştırayım."

Karşımdaki kızın boyu neredeyse 1.63 civarındaydı. Mavi kısa saçları nerden baksan iki üç ay önce kazınmış gibiydi. Nasıl bu hâle geldiğini az çok hayal ediyordum. Sert bakışları bana döndüğünde yumuşar gibi oldu.

"Memnun oldum bulut. Aramıza hoşgeldin." Hoşbuldum manasında kafa salladığımda onlar kendi arasında anlamadığım bı konu hakkında konuşmaya başladılar. Az sonra odaya tanıdık bı sima girdiğinde onu o gün o odada yaşananlardan sonra ilk defa görüyordum.

"Abi?" Ege açık kahve gözleri ile bir bana bir de Ertuğrula bakıyordu. Sanırım sabah aramızda yaşanan ufak tartışmadan haberdar olmalıydı.

"Ege, bulutu zaten tanıyorsun. O da artık bizden."

"Onu anladım zaten ama anlamadığım tek bir şey var. Biz bu çocuğa nasıl güveneceğiz. Ya hainlik yaparsa, çünkü daha az önce kantinde onlarla birlikte oturuyordu. "

Ege galiba beni pek sevmiyordu.

"Öyle mi? Onlarla mı oturuyordun?" Şimdi Ertuğrul'un da kaşları çatılmıştı.

"İsteyerek oturmadım. Mert zorla yanlarına götürüyor beni... Hem zaten onlara oturmak istemediğimi söylediğimde beni kovdular. Ben de bu yüzden burdayım zaten." Sesim kısık çıkıyordu. Çünkü her ne kadar bir anlık cesaretle buraya gelmiş olsam da tanımadığım bu insanların arasında yalnız hissetmiş ve çekinmiştim.

"Ben buluta güvendim. Ona kefilim." Ertuğrul Ege'nin gözlerinin içine bakarak konuştuğunda ege kaşlarını daha çok çattı.

"İnsanlara bu kadar çabuk güvenmezsin. Yoksa bu işin sonunda biten tek kişi sen olursun!" Son sözlerini de söyleyip odadan çıkmıştı. Haklıydı. Ben olsam bende böyle bı olayın içine gireceksem güven problemleri duyardım.

"O haklı ama sende haklısın. Kendine güvenmekte." Sarah Ertuğrul'un omzunu okşayarak konuştuğunda Ertuğrul hâlâ giden kardeşinin arkasından bakıyordu.

"Bana yardım etmelisin." Ertuğrul Saraha dönüp konuştuğunda kız cilveyle ona sürtünüp "Daha şimdiden yorulmaya başladım deme sakın." Diyip ufakça Ertuğrul'un dudağından öptü. "Daha şimdiden yorulmaya başladım." O da kızın kalçalarını kavramış sıkıyordu.

Sanırım yine birileri beni unutmuştu. Kendimi hatırlatmak adına ufakça öksürdüğümde varlığımı hatırlayıp birbirlerinden ayrıldılar. Ne yapacağımı bilemeyerek onlara hiç bakmayıp odadan çıktım.

Tanrım! Sanırım gerçekten bazen görünmez oluyordum.

______________________________

Azat bu durumu öğrenirse bulutu kaç farklı stilde siker?

ŞEYTAN DÖRTLÜ-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin