2

26 10 0
                                    

Aynadan gözlerimi ayırıp telefonuma baktım. Saat yediydi. Çağatay galiba hala hazır değildi. Çağatay'ın odasına gitmek için tam kapıyı açtığımda karşımda Çağatayʼı buldum. Bir eli havada kalmış bana bakıyordu.

“Sonunda hazırlanmışsın.” Dedim. Sonra Çağatayʼın kıyafetlerinde bir göz gezdirdim.

Üzerine giydiği kıyafetler gözleriyle ve saçıyla son derece uyumluydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerine giydiği kıyafetler gözleriyle ve saçıyla son derece uyumluydu.

“Eee abi çıkmıyormuyuz?” Dedi elini beyaz saçlarında gezdirerek.

“Hı-hı çıkıyoruz hadi gel. Ömer Asafʼın evine gidiyorduk değilmi ilk önce” Diye sordum. İlk öne Çağrıʼya gitme ihtimalimiz de vardı.

“Evet direkt Ömerʼin evine gideceğiz.
Çağrı zaten Ömerʼin evinde.”

“Tamam.” Dedim.
~~~
Ömer'in evinin zilini çaldık. Çaldıktan bir kaç saniye sonra Zeynep teyze kapıyı açtı. Bir eliyle kapıyı tutarken diğer eliyle içeriyi göstererek “Hoşgeldiniz kuzularım. Buyurun Ömer ve Çağrı içerde. Geçin içeriye size bir sıcak çikolata yapayım.” Dedi. Önce Çağatay' a baktım. Çağatayʼın gözlerinden okunuyordu abi senin kararın dediği.
Zeynep teyzeye dönerek “Hayır teşekkürler Zeynep teyze. Başka bir zaman. Hem bir de Ömer ve Çağrıʼyı çağırabilirmisiniz. Geç kalıyoruzda.” Dedim sevecen bir sesle. Zeynep teyze gücünün yettiği kadarıyla bağırdı. “ÖMER! ÇAĞRI!” Gelmeleri on dakikayı bile almadı.

“Hadi çıkalım.” Dedim
~~~
Yaklaşık bir beş dakikadır  nereye gideceğimizi düşünüyorduk. İnsan önce bir nereye gideceğimiz ayarlar. Plan bile yapmamışlar. Şimdi oturduk araba da beş dakikadır nereye gideceğimizi sorguluyuruz.

“Acaba şimdi kafeye falan mı gitsek?” Diye ortaya bir soru attı Ömer. Ancak ben cevap vermedim. Çünkü benim yola odaklanmam gerekiyordu.

“Daha iyisi avm ye gidelim.” Herkes bu fikre olumlu bakmıştı anlaşılan. Çünkü benim dışımfa herkes olumlu anlamda başını sallıyordu. Çağatay beni dürterek “Abi avm ye gidellim mi sana da uyarmı?” Diye sordu.

Gözlerimi yoldan ayırmamaya çalışarak “Bana uyar dedim.” Ve arabayı avm ye doğru sürmeye başladım. Şanslıydık çünkü avm nin tam önündeydik.

Arabayı park alanına park edip avm nin içine girdik. Çağatay hemen küçük bir çocuk gibi hoplaya zıplaya kolumu çekiştirmeye başladı. Beni zorla bir giyim mağazasına soktu. Ardından Ömer ve Çağrı' yı.

“Abi! Abi! Abi!” Kesin bir iki saat buradan alışveriş yapacağıktı.

“Sabır... Ya git ne istiyorsan al. Yeter ki benim enerjimi boşa harcama.” Dedim.

Sonra Çağatayʼı kıyafetlerin olduğu reyona doğru döndürdüm. Ve ileri ittim. Çağatay bir kıyafet reyonuna bir de bana bakıyordu. Elimle git işareti yaptım. Sonra yavaş yavaş kıyafetleri seçip kabine doğru gitti.

~~~
Yaklaşık on beş dakika sonra elinde dört tane poşet ile döndüğünü gördük. Acaba kredi kartımda ne kadar harcama yapmıştı? Öncelikle Çağatay' a sormaya karar verdim. Acaba bana yalan söyleyecekmiydi.

“Ne kadar tuttu?” Dedim gözlerinin içine bakarak.

Hemen fişi çıkartıp “Sekiz yüz yir mi beş.” Dedi. Fişi bana uzattı. Fişi aldım.

“İndirimden aldım.” Dedi. Gerçekten parayı boşuna harcamamıştı. On bir ürün sekiz yüz yirmi beş tutmuştu. İyi tamam güzel.

Çağrı bir eliyle telefonunu tutarken diğer eliyle de karnını ovuşturarak
“Acıktım ya. Bir şeyler yiyelim mi?”

“Olur ben de gerçekten çok acıktım.” Dedim.

Yemeğimizi yemek için yürüyen merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya başladık.

“Ne yiyeceğiz?” Diye sordu Çağrı.

“Buldum! İskender yiyeyelim.” Dedi heyecanla Çağatay. Hepimiz başımızı olumlu anlamda salladık.

~~~
Yemekleri afiyetle yemiştik. Tabii ki yine hesabı ben ödemiştim. Bu durumdan gayet memnundum. En azından cimri değildim. Aklıma çok mantıklı bir şey gelmişti. Kitap alışverişi yapmak. Ancak bu fikri başaka birr zamana saklayacaktım. Çünkü hiç beklenmedik dört kişi karşımıza çıktı. Üç tanesini tanıyordum ancak bir tanesini tanımıyordum. Aralarında sarı saçlı yeşil gözlü bir kız vardı. Evet işte onu tanımıyordum.

Birbirimize doğru yürüyorduk. Sonunda yüz yüze geldik.

Ömer, “Eee naber kızlar yanınzda ki bu sarışın hanfendi kim.” Dedi Ömer her zaman ki nazik bir ses tonuyla.

Asel, “Bu arkadaşımız Yağmur. Aslında biz uzun zamandır tanışıyorduk ancak sizi tanıştırmaya hiç vaktimiz yoktu.” Dedi.

Herkes başını olumlu anlamda sallıyordu ben hariç. Kız baştqn aşağı süzdüm. O kadar güzeldi ki... Sonunda Ömer' e bakmayı bırakıp bana bakmaya başladı. Şu anda her ikimiz de birbirimle göz teması kurmaya çalışıyorduk. Onun yeşil gözleri benim yeşil gözlerimi buluyordu.

Sonunda bana elini uzatarak “Yağmur.” Dedi. O pespembe dudaklarından sadece bir kelime çıkmıştı. Yağmur. O küçük ve sıcak elini tutarak “Kuzey.” Dedim. Elleri ateş, gözleri orman, saçları güneş gibiydi.

~~~
Herkesi evine bıraktıktan sonra Çağatay ile birlikte eve gelmiştik. Çağatay ve ben eve geldiğimiz gibi odalarımıza çekilmiştik. Üstümü değiştirdikten sonra yatağıma uzanıp o kızı düşünmeye başladım. Onu diğer kızlardan ayıran bir şey vardı sanki.

DEVAM EDECEK
_______________________________________

MAFYA ATEŞİ (+13) (ARA VERİLDİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin