"Umarım suni solunum yapabiliyorsundur." Ertuğrul bir anda ayağa kalkıp önümüzde arkadaşları ile konuşan kızlardan birine sokuldu. Kız şaşkınca ona bakarken sadece "Ne?" Dedi.
"Seni görünce nefesim kesildi de." Abartarak gözlerimi devirdiğimde Ege kusuyormuş gibi yapıyordu. Sarah ise bizim bu tepkilerimize gülmekle meşguldü.
Kız Ertuğrul'a güldüğünde sohbet etmeye başlamışlardı. O ayaktayken bizde kendi aramızda bı sohbete dalmıştık bile. Öğle arasındaydık ve okulun bahçesinde kendi aramızda takılıyorduk.
Dün havuzdan çıktıktan sonra Ege'yle konuşmuştuk. Azat'ın benden hoşlandığını o bile fark etmişti. Aralarında bı salak ben miyim acaba diye düşünmedim değil. Ege ise bana oldukça kızmıştı. Onların ne kadar tehlikeli olduğunu bir kere daha hatırlatmıştı.
'biliyorum senin hayatın ama seni uyarmak zorunda gibi hissediyorum. Kendine hakim olmalısın bulut, bana kalırsa hiç affetme ama sen çoktan kapılmış gibisin o yüzden sana diyeceğim tek şey unutma... O odada yaşanan hiçbir şeyi unutma."
Bana aynen böyle demişti. İyi ki de konuşmuştu. Yoksa ben gerçekten kendimi kaptırmıştı gidiyordum. Ve beni asıl düşündüren şey de buydu zaten. Ona kapılmıştım. Farkında bile değildim ama ondan etkileniyordum. Cinsel kimliğimi bile onun sayesinde keşfediyordum. Gaydim. Belki de biseksüel... Halbuki böyle şeyler bana hep uzaktı. Hayatım boyunca hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım ki... O yüzden geceden beri deli gibi düşünüyordum.
Gözüm karşı bankta arkadaşları ile konuşan Azat'a kaydı. O nasıl kabul etmişti peki? Yoksa o da mı benim kadar düşünmüş, benim kadar zorlamıştı. Belkide... Ama şuan mutluydu. Bu durum hıc umrunda değildi. Kendi içinde halletmişti. Ya da belkide kendi içinde değildi. Beni görmezden geldiği bana kötü davrandığı bir dönem vardı. O dönemde kendine olan sinirini benden çıkarmaya çalışmış olabilir miydi?
"Tatlım iyi misin?" Sarah koluma dokunduğunda daldığım düşüncelerden çıktım.
"İyiyim." Gözlerimi Azattan çekip hâlâ önümüzde kızla konuşan Ertuğrul'a çevirdiğimde yediği haltlar aklıma geldi. Allah kahretsin Ertuğrul'u dövmeyi unutmuştum. Hemen ayağa kalkıp Ertuğrul'u saçından yakaladığımda acıyla inleyerek "Noluyo ya." Diye çığırmaya başladı.
"Gel bakalım sen benimle bı." Hâlâ saçından tuttuğum çocuğu sürükleyerek bizim masadan biraz uzaklaştırarak konuşmaya başladım.
"Sen Azat'ı sinirlendiricem diye beni mi kullandın şerefsiz!" Ellerimi belime koyup ters ters bakmaya başladım.
"Oooo birileri güzellik uykusundan uyanmış."
"Sus ağzına sıçarım şimdi senin!"
"Ama çok iyi olay değil mi ya? Adamın handikapını buldum. Sana yaklaştığım an tak diye sinirleniyor." Diyip kendi kendine gülmeye başladı.
"Bak şimdi." Diyip beni kolunun altına aldı ve arkamı dönüp Azat'a bakmamı sağladı. Gerçekten de kaşlarını çatarak buraya bakıyordu.
"Onu sinir etmek bu kadar basitken neden yapmayayım ki?"Azat karşıdan direk Ertuğrula bakarken başparmağını boğazına sürüp tehlikeli bı ifadeyle 'seni keseceğim' demek istedi. Ertuğrul ise buna karşın derin bı kahkaha atıp ona doğru bağırarak "Gel bebeğim." Dedi. Bunu duyan Azat oturmaya devam eder mi? Asla. Hızla ayağa kalkıp bize doğru yaklaşmaya başladı.
"Bu defa seni öldüreceğim."
"Gel Azat gel! Bende tam buluta seni sinirlendirmenin ne kadar basit olduğundan bahsediyordum."
"Ne anlatıyosun olum sen! Seni karşıma alıp adam gibi konuştum. Yapma dedim." Azat hızla gelip Ertuğrul'un yakasına yapışırken ben ne dediğini anlamaya çalışıyordum. "Ama sen bana inat yapmaya devam ediyosun. Sırf onun arkadaşısın diye senden özür bile diledim!"
Azat Ertuğrulla konuşup ondan özür mü dilemiş?
"Azat tamam dur! Bırak şu çocuğu." Mert, Azat ve Ertuğrul'un arasına girmiş onları ayırmaya çalışıyordu.
"Sen özür dileyince geçiyor mu?" Artık Ertuğrul da sinirlenmiş gibiydi.
Azat daha konuşmadan mert onun yerine konuştu. "En azından denemiş çocuk. Sende hâlâ pislik yapacağına artık ona bulaşmaya bilirsin mesela."
Onun laflarından sonra Ertuğrul'un tüm odağı ona dönerken yüzü alaylı bı ifadeye büründü.
"Sanane! Bu konu onunla benim aramda!" Daha sonra ise Mert'in konuşmasında izin vermeden konuşmaya devam etti. "Ben senin derdini biliyorum ama, sana bakmaz dediğin kızı tavladığım için bu kadar sıkıntılısın. Ne var biliyor musun?" Bu esnada Mert'in kulağına eğilmişti ama dediği şey duymuştum. "Eğer istersem , sana bakmam diyen seni bile altıma alırım."
İşte o an aniden Ertuğrul'a kafa atan Azat'la onun da duyduğunu anladım. Hızla aralarına girip ayırmaya çalışacakken ne ara geldiklerini anlamadığım can ve Ege'nin arkamdan seslerini duydum.
"Bir daha sakın benim aşka karşı olan bakış açıma laf atma!" Dedi ve Can'ın sırtına atladı. Tam onlara yönelip onları ayıracaktım ki üstüme doğru gelen semihi fark ettim. "Senle kapanmayan bı borcumuz vardı." Ruh hastası saçını çektiğimi unutmamıştı hâlâ.
Üstüme yürüyen çocuğu beklemeden ben ona doğru atılıp yere düşürdüğümde ortalık fena karışmıştı. Bir yandan Can'ın Ege'yi üstünden atmaya çalışırken ona bağırdığını duyuyordum. Bir yandan Ertuğrul'un Azat'ın üstüne çıkmış onu yumruklarken Mert'in onları ayırmaya çalışırken çaktırmadan Ertuğrula tekme attığını görüyordum. Her yer toz duman olmuş derken müdürün yüksek desibelli sesini duydum.
"AYRILIN!"
________________________________
100K OLMAMIZIN ŞEREFİNE BİR HAFTADIR BÖLÜM ATMIYORUMMMM🥳🥳🥳🥳🥳🥳🥳