48. Bölüm: Prenses Feritsu

175 24 25
                                    

2 Ay Sonra...

Karnımda hareketlik hissetmemle birlikte gözlerimi araladım.

Lan... Ben iki ay önce doğurmadım mı?

Tövbe estağfurullah.

Gözlerimi tam açtığımda, Masal'ın dudaklarıyla çıkardığı harika ötesi ses ile karşılaştım. Özellikle de o sesi çıkartırken suratıma patlayan salyaları harika ötesiydi.

Oh, çok şükür...

Karnımın üstüne yaslanan Masal'ı uçurmadan oturur pozisyona geçiş yaptım.

"Aynen. Günaydın. Enerci. Sabah sabah suratımı da yıkamaya gerek kalmadı. Teşekkür ederim anneciğim."

Esneyerek, bana yaslanmış olan Masal'a baktım. Çok tatlı bir şekilde bakıyordu. Ayrıca, bunun korkması gerekmiyor muydu? Esneyişim tıpkı maymunlara benziyordu. Benden korkmalıydı.

Masal, "H-h-hm" diye mırıltılar çıkarmaya başlayınca gözlerimi kıstım ve gözlerine baktım. "Sen buraya nasıl geldin? En son odanda uyuttum seni. Uçtun mu?"

Masal, başını kucağıma gömdü. Elleriyle başını sarmaladı. Daha doğrusu, sarmalayamadı. Kolları kısa olduğu için yapamıyordu. Çok komikti.

Bu arada, bu çocuk az önce sabır mı diledi?

Aramızda büyük bir sessizlik oluştu. Masal bu sessizlikte başını hiç kaldırmadı ama sıkça nefes alıp verdiğini hissedebiliyordum. Lan, ben bu çocuğu az önce depresyona mı soktum?!?

Sessizlik devam ederken Ferit odaya girdi. Elinde tepsi vardı. Gülümseyerek büyük bir neşeyle, "Günaydın, annelerin en güzeli. Bir tanecik güzel karım. Hayatımın anlamı. Çocuklarımın anası." dedi.

Ana?!?

Gülümseyerek, "Günaydın, depresyona girmiş çocuğumun babası." dedim.

Elindeki tepsiyi komodinin üzerine bıraktı. Depresyona girmiş Masal'a dikkat ederek yanıma oturdu ve burnumun üstüne öpücük kondurdu.

Evet diyorum, doğdu güneşim.

Elimi tuttu ve parmaklarımın arasına bir şey geçirdi. Parmağıma baktığımda bunun bir yüzük olduğunu anladım.

Zaten başka.ne olabilirdi ki... Benim beyin arada error veriyor. (Arada, şüpheli.)

Kaşlarımı çatarak, "Bugün ne ya?.. Özel bir gün, ama bilemedim." diye sordum.

Gerçekten bugünün ne özelliği vardı? Evlenme günümüz değildi. Benim doğum günüm değildi. Zürafaların ya da çiğ köftenin keşif günü de değildi. Peki, bugünün ne gibi bir özelliği vardı?

Gerçi... İlla böyle bir şeyin olması için özel bir gün olmasına gerek yoktu. Ferit sürekli böyle yapıyordu. Ama bugünün bir şeyi vardı.

İçimden geldi. (Icardi'nin ağzından okuyun :D)

Ferit, kollarını birbirine dolayıp trip moduna geçti. "Yazıklar olsun. Sen iyice odun oldun."

Kaşlarımı daha da çatarak, "Sensin odun! Hatırlıyorum. Bugün özel bir gün, ama ne günü bilemedim. Benim hatırladığımı hatırlamayanlara odun denir." dedim.

Mαϝყα Çαρƙıɳı - SҽყFҽɾHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin