50. Bölüm - FİNAL: İyiler Kazanmadan Masallar Son Bulmayacak...

311 43 42
                                    

5 Yıl Sonra...

Hayata anlam katan şeyler vardır, bilirsiniz. Renkler, kitaplar, filmler, yapılan sporlar, yaşanan aşklar, ihanetler, kurulan hayaller, gerçekleşen hayaller ve hayal kırıklıkları...

Bizi biz yapan hikayelerimiz vardır, başlangıcı ve sonu olan hikayelerimiz... Zor gelir bazen bir şeylere başlamak, başladıktan sonra da sonlandırmak. O yüzden de hikayelerimizin sonlanmaması için evrenin bize gönderdiği insanlar vardır. Hikayeleri ölümsüzleştirip sonsuzlaştıran insanlar vardır.

Benim de bir hikayem vardı. Ve hikayemi ölümsüzleştirenler...
__________

6 Haziran 2002, Gaziantep.

"Mehmet!"

Menemen yapmak adına domates doğradığı bıçağı kesme tahtasına fırlatıp karısının çığlığının geldiği yere, yani salona koştu Mehmet.

"Hale!"

Hale, koltuğa kendini bırakmış, bacaklarını iki yana açmış, eli karnında derin nefesler almaya çalışıyordu.

"Mehmet, geliyor. Seyran'ımız geliyor!"

...

"Dayan bir tanem, geldik!"

Hale acı dolu bir çığlık attı Mehmet'in suratına doğru.

"Yüz yirmi dakikadır aynı şeyi söylüyorsun!"

Yaşadıkları Serince mahallesi küçük bir yerdi aslında. Normalde hastaneye gitmek çok da uzun sürmezdi. Ama bugün şehir merkezinde anlamsız bir trafik vardı.

Mehmet, bu şekilde hastaneye varmalarının ne kadar uzun süreceğini güç de olsa kabullenmişti. Arabanın kontağını kapatıp indi ve eşinin kapısını açarak onu yavaş hamlelerle kucakladı.

"Mehmet, ne yapıyorsun?!"

"Karımla kızımı hastaneye götürüyorum Hale."

Kalan yolu kucağındaki karnı burnunda karısıyla koşa koşa bitirmişti Mehmet. Trafiğin arasından geçerek, kızına kavuşmanın umudunu kaybetmeyerek... Sonunda hastanenin acilinden giriş yaptığında hemen tekerlekli sandalyeye aldılar Hale'yi. Mehmet sadece birkaç saniye nefeslendikten sonra tekerlekli sandalyenin peşinden koşmaya başladı. Sarışın hemşire, bir diğer hemşireye panikle bağırdı.

"Dün gece Masal bebeğin doğduğu doğumhaneyi hazırlasınlar!"

Ve güzel çift o an anladı ki, kızlarından önce de sonra da masallar, iyi sonla devam edecekti. Çünkü en güzel masal, kızlarıyla yazacakları yeni hayatları olacaktı.

...

14 Ağustos 2002, Gaziantep.

"Ya Mehmet, Seyran daha iki aylık. Ne pikniği şimdi bu böyle? Üşütecek çocuk. Havalar soğuyacak yakında."

Hale, arka koltukta oturan ve emziği yere düştüğü için ağlaması gereken yerde gülmeye başlayan bebeğine hayretle bakmaya devam etti. "Bu kız neden ağlamıyor ya? Doğduğunda da ağlamadı diye öldü sanıp dakikalarca ağlamıştık. Meğerse uyuyormuş. Hayır yani, bir de yeşil yeşil bakıyordu ya, iyice korkmaya başlamıştım. Allah affetsin."

Mαϝყα Çαρƙıɳı - SҽყFҽɾHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin