otuz bir

4.9K 392 69
                                    

Mert'ten

Çalan telefon sesiyle homurdana homurdana hâlâ uykunun içindeyken elimi başucundaki komodine atıp telefonu bulmaya çalıştım fakat elime gelmeyen telefonla oflayarak yataktan doğrulup gözlerimi açtım. Önce komodine baktım sonra ise yerdeki kıyafetlere... İşte tam o anda bir farkındalık yaşadım. Kıyafetlerim yerdeydi ve ben çıplaktım. Hızla yatakta doğruluğumda yanımda yatan esmer çocuğu fark ettim.

"AAAAAAA!" Çığlık atarak yanımda yatan çocuğa bir tekme geçirdiğimde çocuk yataktan yere düşmüştü. Ama ona tekme atarken hareket ettiğim için kalçama derin bir ağrı saplandı. Sonunda o da uyandığında "Noluyo lan." Diyerek uykudan arınmaya çalıştığında bu defa daha büyük bir çığlık attım. Çünkü o... O Ertuğrul'du.

"AAAAAA!" Çocuk sonunda kendine geldiğinde önce şaşkınlıkla bana baktı sonra ise çıplak vücudumuza. Daha sonra derince kaşlarını çatarak hızla yanındaki boxera atılıp iç çamaşırını giydi. Hâlâ kaşları çatılmış bir şeyler düşünüyorken diğer yandan da benim çamaşırımı yerden alıp ban doğru attı.

"Naptık lan biz." Dün gece neler olduğunu hatırlamaya çalışıyor gibiydi. Bende durup düşünmeye başladığımda dün geceye dair çoğu şey kesik kesik hatrıma düşmeye başladı.

"Mert yapma. Bak seni bu odadan sağ çıkarmam."

"Peki ya ben zaten bunu istiyorsam."

...

"Seni mehvedicem tarla faresi... Sabah kıçının üstüne oturmayı bırak, yürüyemeyeceksin."

"Mahvet beni."

...

"Ahhh acıyo!" Uzun boylu çocuk hızlı hızlı içime girip çıkarken ayaklarımı omzuna alıp konuştu.

"Öyleyse daha da hızlanmalıyım."

...

"Arkanı dön." Beni domaltır pozisyona getirdiğinde yarım saattir girip çıktığı deliğimi önce boydan boya yaladı. Sonra ise kendini tekrar içime itti. O kadar saldırgan davranıyordu ki şimdiden kalçama ağrımaya başlamıştı.

"Hâlâ çok darsın. Mükemmel." Bir anda kalçama bir şaplak attığında irkilip çığlık attım.

"AHHH DAHA HIZLI!" Ertuğrul'un arkamdan güldüğünü işittim.

"Arsız bir çocuksun." Daha sonra hâlâ içime girip çıkarken ensemde nefesini işittim. Kulak mememi emerken fısıldadı. "Ama bu arsızlığın beni vahşileştiriyor."

Aşağıdan hâlâ Parti'nin yüksek sesli müziği geliyordu. Müzik hızlandıkça Ertuğrul'da hızlanıyordu. Sonunda içimden çıktığında beni kendisine doğru çevirip aletini ağzıma dayadı ve boşaldı. O benim aletimi çekerken bende onun gözünün içine bakarak dilimle ağzımın kenarında kalan menileri yalıyordum. Bir kaç dakika sonra bende boşaldığımda dudaklarıma yaklaşıp beni nazikçe öpmeye başladı.

Sert sikiyordu ama nazik öpüyordu. Garip bir çocuktu.

Onun menülerini yuttuğum görüntüler gözümün önüne gelirken hızla oturduğum yerde ayağa kalktım. Ama anı hareket etmiş olmam tekrar kalçamdaki ağrıyı tetiklediğinde ağzımı tutarak yavaş yavaş odanın içindeki lavaboya yürüdüm.

Allah'ın belası canımı almıştı. Resmen yürüyemiyordum bile.

Hızla klozete eğilip içimde ne var ne yok çıkardığımda ertugrukyda arkamdan gelmiş. "İyi misin?" Diye soruyordu. Onu görmezden gelmeye çalışıp elimi yüzümü yıkadım. Normalde gerçekten hiçbir şeyden utanmayan arsız bir çocuktum ama şuan onun yüzüne bakamıyordum.

Lavabodan çıkıp yavaş yavaş duvardan tutunarak tekrar yatağa geçtiğimde oturduğum an kalçamda tekrar aynı acıyı hissettim.

"Ahh." Kendimi tutamayıp inlediğimde Ertuğrul yine yanıma gelip konuşmaya başladı.

"Çok mu acıyor? Krem falan bulayım mı?" Ben tekrar onu görmezden geldiğimde eğilerek yerdeki pantolonumu elime aldım.

Ertuğrul ise ona cevap vermiyor oluşuma sinirlenmiş olacak ki kendi kendine bağrınmaya başladı.

"Şu siktiğimin yüzüne bakacak mısın?!" Bana bağırmasıyla bende sinirlenip hızla ona döndüm.

"Bak bana bağırma sikerim seni!" Utangaçlık da bir yere kadardı.

"Bağırttırana kadar konuşsaydın ya."

"Ne diyecektim? Evet çok acıyor Ertuğrul hadi bi krem getir de birlikte sürelim mı diyecektim." Sabrımı sınamıştı.

"Boş boş konuşma." Kaşları tekrar çatılırken bakışlarını yüzümden çekip kafasını yere eğdi.

"Boş yapan sensin de neyse." Diyerek elimdeki pantolonu yavaş hareketlerle üzerime geçirip düğmesini vurdum. Hızla ateletimi ve gömleğimi de giydiğimde Ertuğrul hâlâ üzerinde boxerıyla kollarını birbirine bağlamış kaşlarını çatarak yeri bakıyordu.

Onu takmayıp kapıya doğru yürüdüğümde son anda kolumu tutup ona dönmemi sağladı.

"Sakın kimseye söylemiyorsun."

"Niye? Am delisi Ertuğrul itibarın mı sallanır?"

" Başkalarının ayık kafayla yapmadığım birşey için beni gay sanmasını istemiyorum." Sabahtan beri ne düşündüğünü artık anlıyordum. Ağzımdan alaylı bir tıslama çıkarken ona doğru bir adım atıp iğrenircesine yüzüne baktım.

"Merak etme gay olsan bile erkekliğine  zeval gelmez."

"Benim erkekliğime bir zeval gelmeyeceğini ben zaten biliyorum." Daha sonra beni süzerek tekrar konuştu. "Ama senden emin değilim."

"Siktir git." Sinirlerim tekrar tepeme çıkarken odadan çıkıp merdivenden yavaş adımlarla indim. Aşağıdaki koltuklarda bazıları sızmıştı. Onlara tekrar bakmadan hızla evden çıktım.

Bu iğrenç evde fazladan bir saniye bile durmak istemiyordum.

_________________________________

Geri döndüm.

ŞEYTAN DÖRTLÜ-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin