23. Lidena

903 111 55
                                    

   Lidena eşyalarını çantasına doldurduktan sonra kitapları özenle yerleştirdi.

   "Emin misin? Nereye gideceğiz? Paran var mı? " diyerek gelen Eris çantasını sırtına yerleştiriyordu.

  "Fazla konuşmak hoşuma gitmiyor. En önemli sorunu seç ve sor. " diyerek çantasını aldı ve kılıcını özenle sırtından kemerine geçirdi.

   Eris bu söz ile duraksadı ve birkaç adım geri çekildi. Öyle böyle söyleyince bir duraksamıştı.

   "Bir planın var mı? " dediğinde Lidena başını salladı.

   "Var."

   Genç adam derin bir nefes koy verip gülümsedi.

   "Ne?"

   "Planımın olmaması. "

    Yüzündeki gülüş geldiği gibi giderken Lidena odadan sessizce çıkmıştı. Saat gecenin üçüydü. Sessizce koridordan geçmişti. Lidena kitapları ararken birçok gizli geçit bulmuştu. Gizli kapılardan geçtikten sonra kendilerini dışarı atmışlardı. Eris yaptığının ne kadar doğru olduğunu sorguluyordu sürekli ama düşününce babası olanlardan sonra asla kendisi ile gurur duymazdı.

  İki genç Eğitimhaneden bir hayli uzaklaştı. Yol boyu ne Lidena konuştu ne de Eris. Eris'in içerisindeki kaygılar o kadar büyüktü ki onu yiyip bitiyordu. Bu yüzden hiçbir şey söylemedi. Sadece Lidena'yı takip etti.

.
.
.

   "Erken mi kalktılar? "

   Mias, oda arkadaşlarını göremeyince kaşlarını havaya kaldırmıştı. Lidena ve Eris bir hayli yakınlaşmıştı. Arada bir Geile bu durumu kendisine söylüyordu ama Mias Eris'in Geile'den hoşlandığına o kadar emindi ki bunu gözardı ediyordu. O sabaha kadar.

    Yemekhaneye indiğinde onları göremedi. Geile ve Lule'ye sordu ancak onlar da görmediğini söyledi. Mias, Eris'in sınıfına gidip orda da bulamayınca komutan Ovrin'e bu durumdan söz etti.

   Komutan Ovrin ise tüm muhafızları ayağa kaldırmış, tüm eğitimhaneyi aratmaya başlamıştı.

   "Duydun mu? " dedi Ult yerinde zıplayarak. "Lidena ve Eris kaybolmuş. Herkes aşık olup firar ettiklerini söylüyor. "

   Fanra duyduğu sözler ile Ult'a baktı. Lidena denen kız öyle çabuk aşık olup kaçacak bir şey değildi. Kesinlikle altında bir şeyler vardı.

  Muhafızların her yeri arayışını izlerken Fanra, Komutan Paran'ın kendisini çağırdığını gördü. Ult'y geride bırakıp seri adımlar ile komutanının yanına gitti.

   "Beni mi çağırdınız Komutanım?" dediğinde Komutan Paran elini omzuna koydu ve genç adamın gözlerine baktı. "Annen seni çağırıyor. Kimseye gözükmeyen yanına git."

   Fanra duyduğu sözler ile kaşlarını çattı. Annesinin onu çağırma ihtimali çok düşüktü. Demek ki felaket bir şey olmuştu ki kimliğinin açığa çıkmasını bile göze almıştı.

   Sessizce başını salladı ve hızla oradan uzaklaştı. Hiç kimseye görünmeden eğitimhaneyi dolanmış ve annesinin odasına çıkmıştı. Birkaç kere kapıyı tıklattığında kapı hızla açıldı.

  Nuyya, Fanra'yı bir anda kavrayıp içeri almıştı. Fanra bu anı hareketi anlayamadı. Genç kadın oğluna şöyle bir baktı ve gözleri dolmasın diye dişlerini sıktı.

  "Elrin... " dedi omuzlarını tutarak. "... Başımız çok büyük belada. Sanırım biz çok büyük bir hata yaptık ya da biri bizi tuzağa düşürdü. " diyerek omzularını bıraktı ve kendi ekseninde döndü.

LidenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin