otuz üç

3.3K 332 122
                                    

"Allah'a şükürler olsun ki bugün bitiyor." Bugün temizlik cezasındaki son günümüzdü. O yüzden öğretmenler odasını temizleyecek ve bitirmiş olacaktık.

"Çok şükür yarabbim." Semih de Mert'in dediğine katılarak bağırdı.

"Ya sanki çok bı şey yaptın da birde şükür çekiyorsun." Ege gözlerini devirerek önündeki dolabın içini sildi.

"Bana bu lafı sen mi söylüyorsun?" Semih hayretle Ege'ye döndü. "Adam akıllı temizlik yapmadın sen be!" Bir anda çirkefleşip bağırmaya başladı.

"Ufff bağırarak konuşmayı ne zaman bırakırsın tahminen." Evet Ege'nin bu huyunu da daha yeni fark etmiştim. Karşısında bağırarak konuşulmasından nefret ediyordu.

"Sen bazı şeyleri beynine kazıyana kadar bağıracağım böyle." Ege sonunda sabrı taşmış gibi elindeki işi bırakıp hızla arkasına döndü ve semih'le yüz yüze geldi.

"Ne saçmalıyorsun sen be!" Hızla semih'in üstüne doğru yürüyüp konuşmaya devam etti. "Kendi kendine yazıp kendi kendine oynuyorsun!"

Can Semihin önüne geçip onu üstüne doğru gelen çocuktan koruduğunda Ege duraksamıştı.

"Kendi kendime yazdığım falan yok." Semih bir anda önünde kendisini koruyan can'ı kolundan tutup kendisine çevirdi ve konuşmaya devam etti. "Bu çocuk var ya bu çocuk senden hoşlanıyor hatta kafayı sana takmış durumda!"

Söylediği şeylere karşın herkes şok olmuş gibi Ege'ye doğru döndü. Semih'in söylediklerine Ege bile şaşırmıştı.

"Ne diyo lan bu çocuk!" Ertuğrul sinirle haykırdı.

Bu sırada Can çatılı kaşlarıyla şaşkınca Ege'ye dönüp baktığında ege iki ayağı bir pabuca girmiş gibi kendini açıklamaya çalıştı.

"Y-yok öyle bişey. Y-yalan söylüyor. "

Ege'de neye uğradığını şaşırmıştı. Bir anda kendini farklı bir konumda bulduğu için paniklemişti.

"Ne yalanı be! Sen değil miydin beni soyunma odasında sıkıştırıp Can'dan uzak dur yoksa senin için hiç hoş şeyler olmaz diye tehdit eden!"

Semih soğuk kanlılıkla yalanlarını sıralarken aslında bu lafları söyleyenin kendisi olduğunu bu odada onlar hariç sadece ben biliyordum.

"Gerçekten mi? Lan birde arkadaşımı mı tehdit ettin? Seninle sevgili olacağımı sana düşündüren şey neydi ki bu kadar efor sarfettin!"

Can Ege'ye doğru bağırdığında sonunda konuşmanın zamanı geldiği için onların yanına yürüyüp Ege'yi arkama alarak konuştum.

"Bu çocuk yalan söylüyor. Aslında bu lafları Ege'ye kendisi söyledi." Ege arkamdan hızlı kafasını sallayarak beni onayladı.

"Bulut şuan arkadaşını koruduğunu bu odadaki herkes biliyor. Lütfen bir kere olsun dürüst ol ve Ege'nin sinsi birisi olduğunu kabul et. " Semih sahte bir oyunculukla gözlerini doldurarak bana yalvarır gibi konuştu. "Lütfen bulut. Bak sana yalvarıyorum arkadaşını korumak yerine doğruları söyle."

Orospu çocuğu öyle bir manipülasyon yapıyodu ki bildiğim doğrulardan şüphelenmiştim.

"Ayrıca beni sadece tehdit etmekle kalmadı birde beni itti. Neymiş seninle çok samimiymişim. Neymiş seni kendime bağlamaya çalışıyormuşum." Semih Can'a sarılarak ağlamaya başladı. "Baksana koluma beni itince pencerenin köşesine çarptım." Kolundaki bir morluğu Can'a gösterip yalandan ağlamaya devam etti.

"YA HÂLÂ YALAN SÖYLÜYOR! ÇOCUK SENİ ÖLDÜRÜRÜM!" Ege bir hışımla yanımdan sıyrılıp semih'in üstüne doğru yürüdüğünde can hızla semih'i arkasına alarak Ege'yi tuttu ve yüzüne bir yumruk geçirdi.

Ertuğrul bu anı görünce gözlerini hızla ayırıp o da Can'a vurmak için hareketlendiğinde Mert onu kolundan tutup durdurmaya çalıştı ama gücü yetmeyince Azatta ona katılarak iri yarı Ertuğrul'u zapt etmeyi başardılar.

"Seni çıktığın yere geri sokarım! OROSPU ÇOCUĞU! Sen kimsin de benim kardeşime el kaldırıyorsun!" Ertuğrul bir yandan tükürüklerini saçarak sinirle bağırırken bir yandan da Azat ve Mert'in elinden kurtulmaya çalışıyordu.

Onları boş verip hemen dibimdeki Ege'nin yanına eğilerek patlayan dudağına baktım. "İyi misin!"

Ege ise hiç kimse umursamadan sadece Can'ın gözlerinin içine bakıyordu. Bu kadar olaydan sonra sonunda gözleri dolmuştu. Ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi.

"Pişman olacaksın." Canım gözlerinin içine baka baka hırsla konuştuğu ve öğretmenler odasından çıktı.

Can onun arkasından bakarken inandığı şeylere bir an için şüphe etmiş olsa bile sonra tekrar kafasını iki yana sallayarak Semih'e döndü. Ona inanmayı seçmişti.

Ertuğrul hâlâ diğer ikilinin elinden kurtulmaya çalışırken onlara döndüm ve "Çıkaralım şunu!" Diyip yanlarına gittim.

Kendi kendine debelenip elimizden kurtulmaya çalışan Ertuğrul'u zor da olsa öğretmenler odasından çıkarttık ve okulun bahçesine indik. Mert onun kulağına bir şeyler dediğinde nasıl olduysa bir anda çocuk sakinleşti.

Azat onun sinirinin geçtiğini anladığı an beni kolumdan tutup ikilinin yanından ayırdı ve başka bir banka oturarak ben de yanına çekti.

"Neler oluyo?"

"Semih yalan söylüyor! Aslında dediği şeylerin hepsine Ege'ye kendisi yaptı!"  Azat afallayarak bana bakıp "Nerden biliyorsun semih'in yaptığını?" Diye sordu.

"Ege söyledi."

"Ya ege sana da yalan söylediyse?" Söyledi şeyle bir an için şaşırarak ona baktım. Yapar mıydı?

Hayır! Böyle bir şey yapmazdı. Çünkü zaten Ege'nin bu konuda yalana ihtiyacı yoktu ki! Onu her ne kadar çok kısa bir süre içinde tanıyor olsam bile bu tür şeylerle uğraşacak bir çocuk olmadığının fark etmiştim. O kendi halinde hayatını bir şekilde yönlendirmeye çalışan sakin bir çocuktu.

Aksine bu hareketi yapacak tek bir kişi tanıyordum o da semih'ti. Onu da çok kısa süre için tanıyor olsam bile onun kötülük yapmak için, iftira atmak için bir sebebi bile ihtiyacı yoktu. Kaldı ki elinde bir sebebi varken hayli hayli yapardı.

"Asla! Ege yalan söylemez. O böyle bir çocuk değil."

"Semih'te yalan söylemez. Hem neden durduk yere böyle bir şey yapsın ki?"

"Ne bileyim ben! Onu da git psikopat arkadaşına sor."

Harbiden neden böyle bir şey yapmıştı acaba? Eline ne geçmişti mesela şuan? Can kendisinin mı olmuştu? Hayır.

"Her neyse. Bu tür şeylerin tekrar aramızı bozmasına izin vermeyeceğim." Azat kolunu omzuma atıp beni de göğsüne çektiğinde bir kaç saniyede olsa huzur bulduğum göğsünde biraz dinlendim. Ama sonra aklıma gelen şeyle hızla göğsünden kalkıp etrafa baktım. Okulun bahçesindeydik.

"Azat birisi görebilir."

"Sikicem artık şu okula da ha!" Azat söylenerek ayağa kalktığında beni de arkasında sürükledi. Büyük ihtimalle yine okulun lavabosunda gizli saklı, sanki yanlış bir şey yapıyormuş gibi hasret giderecektik.

_______________________________

Şu kitap hemen bitsin istiyorum.

Bu arada bomba haberi veriyorum.
BU KİTAPTAN BİRİSİNE AYRI KİTAP YAZIYORUMM.

Sizce kim? Tahminleri alayım.

ŞEYTAN DÖRTLÜ-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin