"Şey merhaba ege sen misin?" Kafamı kaldırarak masanın yanında durmuş Ege'ye bakan çocuğa döndüm.
"Evet benim." Ege bugün daha iyiydi. Gerçekten yalnız kalmak ona iyi gelmişti.
"Sanırım kütüphane görev başkanıymışsın. Beni Zehra hoca gönderdi. Bundan sonra başkanlığı birlikte yapacağız." Bizden birkaç santim uzun esmer bir çocuktu.
Ege duyduğu şeyle gülümseyerek "İyi olur. Zaten beni çok yoruyordu." Dedi.
"Öyleyse artık birlikteyiz." Çocuk Ege'den onayı alınca yanımızdan ayrıldı.
"Şu saçma görevle uğraşmayı ne zaman bırakırsın tahminen?" Ertuğrul bir yandan telefonla oynarken diğer yandan da Ege'ye sataşıyordu.
"Sanane abi. Ben sana boş yapmayı ne zaman bırakacaksın diye soruyor muyum?"
"Dil de pabuç kadar maşallah."
"Sana çekmişim."
"Hoşt." O ikisi kendi arasında atışırken kafamı kaldırıp kantine yeni giren sevgilimi ve arkadaşlarını gördüm.
Elimi kaldırarak ona el salladığımda buraya doğru gelmeye başladılar.
"Hiiih ben çağırdım ama özür dilerim ege. Eğer istersen hemen geri gönderirim."
"Geldiler zaten bişey olmaz." Dediğinde Azatlar da masaya gelmişlerdi zaten. Ertuğrul Ege'nin sandalyesini kendi yanına çekip Ege'yi kolunun altına aldı. Abi dilinde bu 'ona bulaşanı yakarım ' falan demekti herhalde.
"Günaydın güzelim." Azat yanıma geldiğinde beni kolunun altına alıp kantindeki insanlara arkasını dönerek saçımı öptü.
"Günaydınnn." Benimle birlikte masaya oturduğunda arkadaşları da kurulmuştu. Ben mesela Semih ve Can'ın şuan hangi yüzle burada oturduklarını anlayamıyordum.
Hemen yanımdaki sandalyede oturan Mert'e çevirdim başımı. Telefonda bir oyun oynuyordu. Zamanında benimle arkadaş olmak istediğini hatırlıyordum da hâlâ bir şansımız var mı acaba diye denemek istedim.
"Ne oynuyorsun?"
"Fashion journey."
"Nasıl bir oyun."
"İşte sevgilisi bu kızı çirkin olduğu için aldattı. Bende altın toplayıp bu kızı güzel güzel giydiriyorum. Sevgilisi de pişman oldu zaten. Şimdi yeni birisiyle sevgili. Akşam yeni sevgilisi ile yemeğe çıkacak onun için süslüyorum. Ama şuan yaptığım kombin çok iyi olmalı onun için uğraşıyorum." Anlattığı şeyler kafamı karıştırırken telefona bakarak nasıl oynadığını anlamaya çalıştım.
"Egecim bazı arkadaşlarımız o kadar işsiz ki nefes almayı iş sanacaklar yakında."
"Bulut sen de bı köpek havlama sesi duyuyor musun?" Mert bana dönerek sorduğunda her ne kadar Ertuğrul'u da çok sevsem de gülmemek için kendimi zor tuttum. Ertuğrul ise kafasını havaya kaldırmış Allah'tan sabır dileniyordu.
"Onu bunu boşver de sen bu oyunu nerden buldun ya." Sırf konuyu değiştirmek için öylesine bir soru sormuştum. Artık gerginlik çıksın istemiyordum.
"Ecrin öğretti." Diye mırıldandı tekrar oyununa dönerken.
"Ecrin?" Mert tam ağzını açmış cevap verecekti ki masamıza gelen bir kızın kendisinin omzunu okşaması ile sustu. Kafasını arkaya atıp omzunu okşayan sarışın kıza baktı.
"Sözün vardı. Ders başlamadan basketbol oynayacaktık." Dediğinde Mert de hatırlamış gibi kafasını sallayıp ayağa kalktı.
"Gidelim sevgilim." Onlar masadan ayrıldığında Ertuğrul birden yayıldığı sandalyde dikelip "Sevgilim mı?" Diye tekrarlayarak arkalarından baktı.
"Hıhı sevgilisi. Bir kaç haftadır konuşuyorlardı sonunda manita olmuşlar." Azat da giden mert ve kızın arkasından bakarken Ertuğrul'u cevapladı.
"Bir kaç haftadır mı?" Ertuğrul onların arkasından bakmayı kesip hızla Azat'a dönüp şaşkınca sordu.
"Aynen. Aslında bana arkadaşım falan diyordu ama demekki çaktırmadan işi pişirmiş pezevenk." Azat da Ertuğrul'a dönüp gülerek konuştuğunda Ertuğrul'un kaşlarını çattığını gördüm.
"Hem sanane lan. Sen niye bu kadar sorguluyosun?" Azat daha yeni aydınlanmış gibi ona baktığında Ertuğrul hemen rahat bir pozisyon alıp sandalyesine yayıldığında "Şaşırdım sadece, boşver." Diyip konuyu kapattı.
"Bulut bu arada Can yeni motor aldı. Haberin varmı?" Azat bilerek arkadaşları ile aram soğuk olmasın diye alttan alttan beni onlarla konuşturmaya çalışıyordu.
"Yok bilmiyorum. Hayırlı olsun." Her ne kadar samimi davranmaya çalışsam da istemsizce soğuk konuşuyordum.
"Sağol."
"Yeni motoruna da ilk benimle bindi." Semih heyecanla Can'ın koluna sarılıp nispet yapar gibi konuştu.
"Ne yapalım biz bu bilgiyi şimdi?" Ertuğrul sıkılmış gibi semihe bakarak konuşmaya devam etti. "Çevirip götümüze mi sokalım?" Kafasını hızla 'ne yapalım' der gibi salladı. "Anca o şekilde işe yarar yani."
"Bilgiyi vermesi benden ne yapacağını düşünmesi de senden olsun Ertuğrulcum." Semih samimiyetsiz bir şekilde konuştu. Samimi olsa bile bana samimiyetsiz gelirdi orası ayrı.
"Yok kanka. Ben bu kadar boş bilgiyi düşünerek efor sarf etmem."
Can ve Ege sadece ikiliyi izliyorlardı. Geldiklerinden beri ege asla o tarafa bakmamıştı bile. Gerçi Can'ın da Ege'ye baktığını görmemiştim ama olsundu. Önce benim arkadaşım bakmamıştı.
"Onu bunu boşverin de," Azat benim gibi ortamdaki gergin havayı dağıtmak için Ertuğrul'un kolunu dürterek Can'ı gösterdi. "Yamaha r125 aldı."
"Oha cidden mi?" Konu Ertuğrul'un da ilgisini çektiğinde her şeyi unutup azatla motor muhabbetine girişti.
Dersin başlayacağını haber veren zil çaldığında herkes ufak ufak ayaklanırken Ertuğrul ve Azat hala kendi arasında konuşuyordu. Onların böyle kendini kaptırmış muhabbet etmeleri inanılmaz bir şekilde hoşuma gitmişti. Biri arkadaşımdı biri sevgilim. Düşman olmalarını istemiyordum.
"Ege!" Kantinden çıkarken arkadan gelen sesle hepimiz arkaya döndük. Azat ve Ertuğrul duymayıp önden yürüyerek yukarıya çıktılar. Şerefsiz o kadar muhabbete dalmıştı ki benim arkada kaldığımı fark etmemişti bile. Buna ceza olarak iyi dersler öpücüğü vermeyecektim.
"Efendim." Ege az önce masamıza gelen esmer çocuğa döndüğünde çocuk, "Kütüphaneye mi gidiyorsun?" Diye sordu.
"Evet. Kitabımı bırakacağım."
"Birlikte gidelim." Çocuk Ege'yi kolundan tutup bize ters yönde kütüphaneye doğru yürümeye başladığında bende umursamadan önümü dönmüş yürüyecektim ki dibimdeki can'ı fark etmeden ona tosladım.
"Ne bekliyosun can yürüsüne!" Ben ona isyan ederken sonunda kendine gelmiş gibi Ege ve esmer çocuğun arkasından bakmayı bırakıp arkasını döndü ve yukarıya çıkmaya başladı.
Semih de onun arkasından sinirle bakarken onları siktir edip 11.sınıfların olduğu kata çıktım.
Ders başlamadan sonunda varlığımı hatırlayan sevgilim iyi dersler öpücüğünü almak için yanıma geldiğinde onunla kapının önünde yarım saat kavga etmeyi de unutmadım...
___________________________________
Şimdi size şöyle söyleyeyim bu kitap final yaparken iki tane kitap yayınlayacağım. Bı tanesi zaten bu kitaptan birisinin olacak. Ama diğeri için iki şık arasında kaldım. Büyük ihtimalle 'TAKINTI-GAY' yayınlayacağım. Ama yine de kafam karışık...