otuz sekiz

2.6K 278 41
                                    

İlahı bakış açısı;

"Benim anlamadığım biz neden her teneffüs basket sahasının önünde oturuyoruz?"

Sarah artık bıkmış gibi konuşurken Ertuğrul çatılmış kaşları ile gözünü basket sahasından ayırmıyordu. Yada basket sahasına değilde içinde basket oynayan ikiliye de bakıyor olabilirdi.

"Serin! Esiyor!" Birdenbire bağırdığında yanında oturan kız irkilip kendisine döndü.

Ama Ertuğrul, Mert ve sevgilisinin sarıldığını izlediği için yanındaki kızın korktuğunu fark etmemişti bile.

"Ne oluyo sana Ertuğrul?" Sarah asabi bir tavırla yanındaki çocuğu kendisine çevirdiğinde Ertuğrul sonunda sinirli bakışlarını yanındaki kıza çevirmişti.

"Bir şey olduğu yok. Sadece gerginim bu aralar."

"Akşam gel. Gerginliğini alayım."

Ertuğrul duraksamıştı. Normalde düşünmeden evet diyeceği bu teklif bu defa onu düşündürmüştü. Ama yine de cevabını hazırlamıştı.

"Sarah yapmayalım."

"Anlamadım." Kısa saçlı kız şaşırarak ona döndüğünde Ertuğrul da kıza bakmıştı.

"Diyorum ki artık yapmayalım. Buna bı son verelim."

"Neden?"

"Bir nedeni yok. Sadece artık daha oturaklı bı hayatım olsun istiyorum. Her önüme gelenle değil de sadece sadık olduğum kişiyle sevişmek istiyorum." Sarah onu dinlerken bir dudağının kenarı yukarı kıvrılmıştı.

"Aşık mı oldun?"

"Ne aşkı kızım. Saçmasapan konuşma. Sadece ileride olurda birisi ile sevgili olursam bu durumu ona açıklayamam. O yüzden yani."

"Sen öyle diyorsan." Sarah bu duruma hiç bozulmamıştı. Ertuğrul'u sex için kullanmaktansa bir arkadaş gibi görüyordu ve onun birisine tutulduğunun farkındaydı.

"Sınıfa çıkıyorum ben. Sende çok oturma burda, yanlışlıkla sinir hastası olursun falan." Kaşları ile sahadaki ikiliyi göstererek konuştuğunda Ertuğrul göz devirerek önüne döndü ve tekrar basket oynayan mert ve 'sahte' sevgilisine bakmaya başladı.

Adının Ertuğrul olduğu kadar emindi o ikisinin sevgili olmadığına, ama yine de sinir olmaktan alıkoyamıyordu kendini. Çünkü fazla samimiydiler. Mesela bir kaç gündür burada basketbol oynuyorlardı ve en ufak şeyde gülüşüp sarılıyorlardı.

"E YUH AMA!" Karşısında basket attığı için Mert'in yanağından öpen kızı gördüğü gibi bağırarak ayağa kalktı.
Onun sesini duyduğu an irkilerek kızdan ayrılan Mert, Ertuğrul'un sinirle kendilerine baktığını görüp sahadan çıktı. Yavaş adımlarla Ertuğrul'un yanına geldiğinde onu kolundan tutup okulun arka bahçesine doğru sürüklemeye başladı.

Sonunda bahçeye geldiklerinde Mert uzun boylu çocuğun kolunu bırakıp kaşlarını çatarak ona bakmaya başladı.

"Ne bakıyorsun öyle? Niye getirdin bizi buraya?" Ertuğrul hala sinirli gibiydi. Ama o sinirli ise Mertte onun hakkından gelmeyi bilirdi.

"Bilmemezlikten gelme sıçarım senin o ağzına."

"Demek açık açık konuşacağız ha?"

"Aynen öyle. Açık açık söyle derdin ne?"

Ertuğrul sonunda mert'le konuşma fırsatı bulduğu için açtı ağzını yumdu gözünü.

"Öyleyse bende açık açık diyorum ki ayrılacaksın o kızdan." Mert onun bu cüretkar emrinden sonra şaşkınlıkla kalakaldı.

"Ne?"

"Gayet açık konuştum aslında. Ayrılacaksın o kızdan." Daha sonra karşısındaki kısa boylu gence yaklaşıp konuşmaya devam etti. " İkimiz de o kızla gerçekten sevgili olmadığını biliyoruz. Amacın kıskandırmaksa... başardın. Köpek gibi kıskandım seni. O yüzden bir son ver artık bu oyuna, bitir."

"Sana kötü bir haberim var tatlım." Mert de Ertuğrul gibi bir adım yaklaştı ve ellerine uzun boylu gencin gömleğinin yakasına atarak devam etti. "Biz gerçekten sevgiliyiz."

"Karşında salak mı var? Senin o kızı gerçekten sevmediğin iki kilometre öteden belli olurken bu saçmalıklara inanmamı mı bekliyorsun? Uzatmadan ayrıl o kızdan Mert."

"Kudurmuş hallerin o kadar hoşuma gidiyor ki sana anlatamam. O gece bile bu kadar zevk almamıştım."

"Demek bu kudurmuş halim çok hoşuna gitti ha? Biraz daha kudurayım mı?" Ertuğrul önündeki kısa boylu çocuğa bir adım daha yaklaştığında artık dip dibeydiler.

Bir anda elini Mert'in kalçasına atıp sıkarken onu arkasındaki duvara yasladı. Kafasını eğip kısa boylu çocuğun kulak memesini emerken mert şaşkındı.

"Ne yapıyorsun?" Elini Ertuğrul'un göğsüne koyup tüm gücü ile itti. "NE O ARTIK ÖNÜNDE GİREBİLECEĞİN BİR VAJİNA YOKMU?!" Ertuğrul'un o gün söylediği laflar aklına gelirken tekrar sinirlendi kısa boylu çocuk.

"Pişman olmamı istiyorsun demi? O yüzden yapıyorsun tüm bunları." Ertuğrul kısık sesi ile konuştuğunda o gün söylediği laflar için zaten pişmandı.

"Aynen öyle. Mümkünse köpek olmanı istiyorum! Ve sen daha o kıvama gelmedin. O yüzden şimdi siktir git. Köpek olduğunda görüşürüz."

Mert son laflarını da söyleyip onun yanından uzaklaşırken Ertuğrul sinirle önündeki duvara yumruğunu geçirdi. Çünkü şimdiden ufak ufak köpek olmaya başlamıştı.

________________________________

#köpekertuğrul

Amk takıntı kitabında bir karakter var yazarken beni deli ediyor orosbucocu

ŞEYTAN DÖRTLÜ-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin