Ege'den
"Tamamdır. Gerisini ben hallederim sen çık." Yeni kütüphane arkadaşım davut beni yanından gönderirken ona kafa sallayıp kütüphaneden çıktım.
Birlikte başkanlık yapacağımız için birkaç gündür sürekli ona neyi nasıl yapacağını öğretmeye çalışıyordum. Ve bu durum ondan çok beni yormuştu. Zaten can yüzünden kafam allak bullaktı. Birde bununla uğraşıyordum.
Kantine geldiğimde bizimkileri bir masada otururken gördüm. Sadece mert ve abim yoktu. Onun harici herkes buradaydı.
"Selam" diyerek bulut ve semih'in arasına bir sandalye çekip oturdum. Azat ve bulata bakarak selam verdiğim için sadece onlar karşılık verdi.
"Kütüphaneden mı geliyorsun?" Bulut bana döndüğünde ona sadece kafa salladım. "Yorulmuş gibisin. Yeni arkadaşın seni yoruyor mu?" Bulut imalı imalı gülerek konuştuğunda bende gülümseyip kafamı iki yana salladım.
"İyi birine benziyor. Gerçekten nasıl birisi?"
Şu içinde bulunduğumuz birkaç gündür fark ediyordum ki bulut Can'ın yanında bilerek Davut'tan bahsedip onu kıskandırmaya çalışıyordu. Bilmiyordu ki Can'ın umrunda bile değildim...
"Sanane bulut." Azat kaşlarını çatıp konuştuğunda Bulut'un amacını yanlış anlamıştı.
"Saçmasapan konuşma Azat. Kendim için sormuyorum herhalde."
"Niye soruyorsun o zaman?"
"Ege ile aşırı yakıştırıyorum da." Diyerek Azat'ı susturmuştu.
"Bu aralar esmer çocukla fazla samimi gibisin." Semih bana doğru yaklaşarak fısıltıyla konuştuğunda onu sadece ben duyuyordum. "Aklınca Can'ı kıskandıracaktın dimi? Ama ben yemem öyle numaraları." Dediğinde kaşlarım daha şimdiden çatılmıştı.
"Ne saçmalıyorsun sen?" Bende onun gibi fısıldarken sinirlenmeye başlıyordum. "Kimseyi kıskandırmaya çalıştığım falan yok."
"Kesin öyledir."
Dün bana mesaj atan kişinin elbette ki Semih olduğu biliyordum. Orada onları gördükten sonra aydınlanmıştım. Bunların hepsini bilerek yapıyordu. Amacı beni Can'dan soğutmaktı ve başarmıştı da çünkü o son olaydan sonra gerçekten de Can'dan soğumuştum. Öyle böyle değil gözümden düşmüştü.
"Ya bı kes artık sesini ya. Can'ı istemiyor muydun? Aldın işte. Daha benden ne istiyorsun? Senin derdin ne?" Hâlâ fısıldayarak konuşuyorduk. Azat ve bulut birbirleri ile ilgilendikleri için bizi umursamıyordu ama tam karşıda oturan Can bizi izliyordu.
"Bu okuldan git."
"Ne?!" Bir anda bağırarak tepki verdiğim için masadaki herkes bana döndü.
"Yani bence öyle yapmalısın." Semih de diğerlerinin odağının burada olduğunu bildiği için tekrar melek rolüne girmiş ve kendince tatlı tatlı konuşmuştu.
"Sen kafayı yemişsin. Olmayacak öyle bişey. Bunu o aklına sok." Deyip tam masadan kalkarken Semih kolumu tutup beni durdurdu.
"En son yaşadığımız şeyleri hatırlıyorsun dimi Ege? İnan bana tekrarının yaşanmasını istemiyorum. O yüzden bence beni dinlemelisin." Kolumu bırakıp tekrar yerine oturduğunda ben şaşkınca onu izliyordum. O kadar soğukkanlı bir çocuktu ki beni böyle sürekli şok ediyordu.
Adam resmen az önce üstü kapalı bir şekilde beni tehdit etmişti. En son yaşadığımız şeyler derken bana attığı iftiradan bahsediyordu ve diyordu ki eğer sözümü dinlemezsen tekrarını yaparım.
"Ne oluyo? Ne konuşuyorsunuz siz?" Bulut benim bu kadar şaşırmamdan işkillenip ayağa kalkarak yanıma geldi.
"Yok bişey." Diyip yanlarından ayrıldığımda artık ağlamak istiyordum. Bu olayları yaşayana kadar aşırı güçlü bir insan olduğumu düşünüyordum ama şu sıralar her şeye ağlamak istiyordum.
Kafam allak bullaktı. Koridorun ortasında durup derin nefesler almaya başladım. Okulun duvarları üstüme üstüme geliyordu. Direk lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve soluklandım. Aynadan kendimi izlerken tuvaletin kapısı açıldı ve içeriye Can girdi.
"İyi misin?" Gözlerimin altı kıpkırmızı olduğu için endişelenmiş gibiydi. Aynadan bana bakarken bir anda arkamı döndüm ve onunla yüz yüze geldim.
"İyi değilim. Can ben hiç iyi değilim. Lütfen bişey yap artık. O çocuk bana göz göre göre iftira attı. Sen ona inandın. Tamam dedim. Olabilir,o Can'ın kaç yıllık arkadaşı sonuçta ona inanması çok normal. Ama bu kötülük yetmedi gidip gözümün önünde onunla yiyiştin! Kaldı ki bana ve abime yaptığınız kötülüklerden bahsetmiyorum bile. Niye yaptınız bana bunları? Ben senden hoşlanmıyordum. Adım takıntılıya çıktı!" Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Karşımdaki çocuk benden bu çıkışı beklemiyor olacak ki dondu kaldı. Hiçbir şey yapmadan sadece gözlerimin içine bakıyordu. Elini uzatıp yanağımdan akan gözyaşını silip kafamı göğsüne bastırdı.
"Şş tamam. Sakin ol. " Göğsünde biraz sakinleştikten sonra yavaşça başımı kaldırıp yüzüne baktım.
"Bırak hoşlanmayı... Ben senden nefret ediyorum. Senden de o aptal sevgilinden de nefret ediyorum." Lafın bittikten sonra kapının koluna elimi uzatmış lavabodan çıkacaktım ki kolumdan tutarak beni durdurdu.
"Madem beni sevmiyorsun, öyleyse neden kıskandırmaya çalışıyorsun?"
Sevgilin lafına itiraz etmemişti...
"Yok öyle bişey. Eğer seni gerçekten kıskandırmak isteseydim şu an farklı şeyler konuşuyo olurduk." Diyip kapıyı açtım ve çıktım.
Bu çocuğun salaklığı beni öldürecekti...
_______________________________
Bu arada Can kötü birisi değil. Sadece ne yapması gerektiğini bilmiyor ve semih'te onun kendisine olan güvenini kullanarak çocuğu parmağında oynatıyor.
Can'ın tek suçu salak olmak...
Ama bilirsiniz ki yemeyenin malını yerler ve Can'ın bu kafa karışıklığı onu ege'den edecek.