🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...
🇹🇷29 Ekim Cumhuriyet bayramımız kutlu olsuuuuun!
🌟Arkadaşlar geçen bölüm olduğu gibi devam edelim, lütfen oylarımız düşmesin yine:)
Bölümü yazarken kullandığım şarkı; Dedublüman- En dibine kadar..
36.Bölüm
Pamir Arslan'ın anlatımından,
Hayal kırıklığı... Etkisi çok büyük olan bir duyguydu. Hele ki en yakınım dediğin insanlar tarafından hayal kırıklığına uğradığında insanın eli kolu bağlanıyordu. Canım dediğim iki kişi ve kardeşim dediğim adam sırtımdan bıçaklamıştı beni. Yaşadığım hayal kırıklığını, kırgınlığımı anlatacak kelimelerim yoktu. Hiç beklemediğim anda beklemediğim kişiler en büyük hayal kırıklığım olmuştu.
Burçe... Gözümden sakındığım kardeşim arkamdan iş çevirir olmuştu. Yaptığı şeyin bahanesi olarak da korktuğunu önüme sunmuştu. Benim aşka olan inancımı, sevgiye olan saygımı bildiği halde hem de. Bu zamana kadar nadiren sesimi yükselttiğim, gelişini sabırsızlıkla beklediğim kardeşimdi bunu düşünen.
Batuhan... Aylar önce tanışmamıza rağmen hayatımda büyük yer edinmiş olan, kardeşim dediğim adam. Gözlerinin içine bakıp sorununun ne olduğunu sormuştum, o da kız meselesi olduğunu söylemişti. O kız meselesinin asıl öznesinin kardeşim olduğunu nereden bilebilirdim ki? Salak gibi bir de araya girmekten bahsetmiştim. Kendimi enayi gibi hissediyordum. Beni bir abi gibi görüp derdini anlatmasını beklemiştim. En başından anlatsaydı her şeyin çok farklı olabileceğine hiç inanmamıştı. Bu da beni tanımadığını gösteriyordu.
Karım... Birbirimize her daim dürüst olacağımıza söz verdiğimiz, birbirimizin arkasından mesleklerimiz hariç bir şey gizlemediğimiz güzeller güzeli karım. En büyük yıkımı onun her şeyi bilip de sustuğunu öğrendiğimde yaşamıştım. Ben ondan hiçbir şey gizlemezken o benden çok önemli bir gerçeği gizlemişti. Gözümün içine bakıp ona sorduğumda yalan söylemeyi göze almış ve beni kıran o yalanı söylemişti.
Her ne kadar Burçe söylememesi için ikisini de tembihlese de onlardan bir adım beklemiştim. Burçe utanmıştı belki, çekinmişti ama Batuhan utanmadan yüzüme bakmaya devam etmişti bu süreçte. Devrim'se onlara destek olmuştu belli ki, arkamdan iş çevirmişti.
Şimdi evden çıkmış tabura doğru giderken aklımda bin bir çeşit soru vardı. Timin kalanının haberi var mıydı mesela? Ya da Hakan'ın, Bora'nın? Onlarda bilip benden sakladıysa artık kime güveneceğimi bilmiyordum.
Üçünün de gözlerinde pişmanlık vardı, üçü de mahcupça bakmıştı gözlerime. Daha doğrusu bakamamıştı. Ama bu üçlü de en çok yıpranan Devrim olmuştu. Sürekli akan gözyaşları içimi acıtmıştı ama elimi kaldırıp silememiştim, içimdeki kırıklık daha ağır basmıştı. Bu yüzden sözlerimi bile seçmemiş direkt canını acıtmak için sayıp dökmüştüm. Canımın yandığı kadar yakmıştım. Tıpkı onun bana yaptığı gibi.
Yoldayken bir kere aramıştı, muhtemelen nereye gittiğimi sormak içindi ama açmamıştım. Benim de biraz kafamı toparlamaya ihtiyacım vardı. Gece uyuyamamıştım, dün onları o halde gördükten sonra içim içimi yemişti. Devrim'in haberi olup olmadığını sorgulamıştım, aslında yüzünde şaşkınlık ifadesi olmamasından haberi olduğunu anlamıştım ama konduramamıştım. Yorgun, üzgün ve halsiz olduğu için konuşmayı sabaha ertelemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Yıllar| Asker & Savcı
General FictionGeçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, bekle...