Kaybolan Yıllar| 37

6.9K 558 1.1K
                                    

🌟Lütfen oylara ve yorumlara geçen bölümki gibi dikkat edelim...

🖇Aksiyon, dava ve sorgu sahnelerini, Toygar Işıklı- Giz ve Katilin Peşinde şarkılarıyla yazıyorum... Sizde dinlemek istersiniz belki.


Wattpad çok garip bir şekilde fakültedeki İnternete bağlandığımda sorunsuz açılıyor, diğer türlü açılmıyor.  Bazılarında açılıyormuş, bazılarında açılmıyormuş. Böyle böyle açılacak mı acaba🤔

🖇Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...

37. Bölüm

"Takip ediliyoruz"

Duyduğum cümleye daha tepki veremeden arka camın kırılma sesi ve ona eşlik eden silah sesleri kulaklarımızda çınlama yarattı. Şok olmuş bir biçimde kalmışken Pamir'in bağırdığını duydum onca silah sesinin arasında. "Eğ kafanı! Eğ, sakın kaldırma!'”

Bunu söylerken kendisi de eğilmişti. Yine de direksiyonu bir saniye bile bırakmıyordu. Dediği gibi kafamı eğerken telefonumu çıkardım çantamdan. Saldırıya uğradığımı söylemek için Cenk'in numarasını tuşlayıp kulağıma götüreceğim sırada arabanın aniden yalpalaması ile telefon elimden kaydı. Pamir direksiyon kontrolünü sağlamaya çalışırken sinirle bağırdı. "Allah kahretsin!'

Araba bir oraya bir buraya doğru yalpalarken tekerleğin patladığını anladım. Kalbim korkuyla kasılırken telefonuma uzanmaya çalıştım. Ancak Pamir'in sesi buna engel oldu. “Arabayı durdurduğum an sağ taraftaki ormana doğru koşacağız tamam mı? Hızlı olmamız lazım." Bunu söylediği anda emniyet kemerimi çözüp kendimi hazırladım. Kaybedecek vaktimiz yoktu.

Direksiyonda olmasa onlara karşılık verip tekerleri patlatabilirdi ama şimdi zordu. Ben yapmayı denesem eminim ki ıskalardım. Bu da elimizde olan şarjörü boşa harcamak demekti. Kaçarken kullanırdık o mermileri. Yine de çantamdan silahımı çıkartarak hazır ettim.

Pamir söylediği gibi aniden el frenini çekerken hızla kapıyı açtım. Saniyeler içinde Pamir'de arabadan inip benim yanıma geldiğinde elimden tutup beni ormana doğru çekti. Hem ayağımda topuklu ayakkabı olması hem de Pamir'in çok hızlı oluşuyla ona yetişmek zordu ama elimden gelenin fazlasını yaparak koşmaya çalışıyordum. Tepedeki ay önümüzü aydınlatmaya yetmese de bodoslama bir şekilde ilerliyorduk.

Hala daha arkamızdan gelen adamların ateş ettiğini duyuyordum. Ama bu sefer Pamir de boş durmuyordu. Onlara karşılık veriyordu. Birkaç saniyeliğine elimi bırakıp cebinden telefonunu çıkardığında küfretti. “Sikeyim ben böyle işi!” Ne olduğunu anlamaya çalışıp bir yandan da koşarken tüm dermanım çekiliyordu sanki. "Çekmiyor!" Telefonu cebine koyup tekrar elimi kavrarken tekrardan arkasına doğru ateş etti.

Silah seslerinin arasından birkaç kişinin inlemesini duyarken nefesimi almaya çalışarak konuştum. "Cenk'i aradım, sesleri duymuştur mutlaka. Arabada çekiyordu." Pamir rahat bir nefes verirken ara ara arkasını dönüp sıkmaya devam etti. “Mutlaka gelirler o zaman.” Onu onaylarken Pamir arkaya doğru birkaç el daha ateş etti. Birkaç kişinin yaralanması en azından sayılarını azaltmıştı ve az da olsa hızları yavaşlamıştı. Ancak biz hızlı bir şekilde koşmaya devam ediyorduk.

Dizlerim beni zor bir şekilde taşırken hızım ister istemez yavaşlamıştı ama içimdeki adrenalin koşmaya devam etmeme yardımcıydı. İçimde büyük bir korku vardı. Ama Pamir'in yanımda olduğunu bilmek o korkuyu azaltıyordu. "Devrim, hızlanmamız lazım güzelim." Pamir'in güçlü ama gergin sesiyle ettiği hitap kalbimde bir yerlerde güzel duyguları alevlendirdi. Her ne kadar arabada kırgında olsam şu an kalbimin hızlanmasına engel olamıyordum."

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin