"Buralara..." diyerek arkasını döndüğünde sağa sola kaçmaya çalışan adamlara baktı. "Durun." dedi ama kimse dinlemedi. Hatta biri ölmüş adamın kafasına bir kova su bile döküp gitmişti.Koca koca adamlar, avazları çıktığı kadar, bağıra bağıra kaçıp gitmişlerdi.
"Kaçın! Büyücü var! "
Lidena ilk defa böylesine şaşırmıştı. Neden kimse onunla dövüşmüyordu? Kaşlarını çatarak arkasını döndü ve yüzü gözü kan olmuş hantala baktı.
"Nereye kaçıyorlar? " dediğinde adam korkuyla yerdeki kele baktı.
"Liderlerini öldürdün-üz..." diye mırıldandığında genç kız saçlarını geriye ittirmişti.
"Tek dayanakları bu avanak mıydı yani? " dedi sinirle.
Adam kafasını salladı.
"Bana içkimi ver artık! " diye bağırınca koca adam ağlayarak kafasını salladı ve bir bardak içki doldurdu.
"Buyrun... "
Lidena, Fanra'nın kılıcını özenle çıkarıp kınına soktuktan sonra kılıcını eline aldı ve kalktığı yere geri oturdu. İçkiye kısa bir bakış attıktan hemen sonra kafasına dikti. Halkın hali resmen içler acısıydı. Nasıl olur da hepsi kaçardı?"Hiç kimse dövüşmeyi bilmiyor mu?" diyerek adama baktı. Hantal adam göz yaşlarının arasından genç kıza bakıyordu.
"Ben özür dilerim. Ben de pek bilmiyorum." dediğinde Lidena dişlerini birbirine sürttü.
"O zaman neden artislik yaptılar?" dedi kaşlarını çatarak.
Adam iki gözünden akan yaşlarla cevap verdi.
"Küçük, zararsız bir kıza benziyordunuz efendim. Hataya düştüler. "
Lidena ters bir bakış attı.
"Şu topraklarda dövüşmeyi bilen kalmadı..." diyerek içki bardağını sinirle ittirdi. Adam korkuyla bir bardak içki daha dökerken dükkanın kapısı seslice açılmıştı. Liden ağır ağır arkasını döndüğünde gözleri kısıldı.
"Herkes hortlak görmüş gibi kaçıyordu. " diyerek içeri yürüyen adam tek kaşını kaldırarak yerdeki koca cesede baktı. "Ow, tamam." dedi gülerek. "Demek sebebi sendin."
Siyah saçlarını geriye atarak hızlıca yanına yürüdü.
"Nasılsın?" dedi Lidena'ya bakıp gülümseyerek. "Daha iyi bir halin var. "
Yanına oturduğunda Lidena adama şöyle bir baktı ve eline içki bardağını aldı.
"Elimi iyileştirmişsin." dediğinde adam kafasını salladı.
"Bilirsin. Bazen içinden geçirmek bile yetiyor böyle şeyleri." diyerek hantal adama baktı ve kafasını salladı. "Benimki nerede?"
Şişko elinin tersiyle yüzündeki kanı silip Asır için yeni bir bardak çıkartıp içki doldurdu.
Lidena derin bir nefes aldı ve yanındaki adama kısa bir bakış attı. Sanırım kendisinin veliaht olduğunu bilmemesi iyi bir şeydi. Tarafsız olarak muhabbet edebilirlerdi. Üstelik arkadaş da olmayacaklarını belirtmişlerdi.
"Sana bir soru." dediğinde Asır içkisini kafasına dikti ve genç kıza döndü.
"Gönder gelsin." diyerek boş bardağı hantala uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...