Kaybolan Yıllar| 39

4.2K 435 773
                                    

🖇️Herkese selamlar nasılsınız?

🖇️ Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...

🖇️Lütfen satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın, desteklerinizi bekliyorum...

39.Bölüm

Cenk emrimi yapmak için odadan çıkarken bende peşlerinden ilerledim. Bugün yine yoğun bir gün olacaktı belli ki. Mesai saatimin bitişini hesaba katarsak bugün fazladan mesai beni bekliyordu demekti bu. Odadan çıktıktan sonra Cenk'in odasına doğru ilerlerken bana doğru seslenen birini duyarak adımlarımı yavaşlattım. "Savcım?"

Bakışlarım arkamdan bana doğru seslenen genç, uzun boylu, esmer beyefendiyi buldu. Bana doğru yaklaşırken meraklı gözlerle baktım. "Buyurun?"

"Ben Mert'in avukatıyım, Ali Sungur." diyerek elini bana uzattığında elini tutup sıktım. Mert'in bir avukat tuttuğunu bilmiyorduk elbette. "Müvekkilim, Elif Taşan'ın intihar etmediğinden emin ve her türlü hukuki mücadeleye girmeye hazır. Elinizdeki bilgileri öğrenme şansımız var mı?" nazik bir şekilde kendini izah ederken taviz vermeyen bir ses tonuyla cevap verdim. "UYAP'a yüklendiğinde bilgileri görebilirsiniz."

Mert'te şu an bir suçlu sayılırdı. Sude baş şüpheli gibi görünse de Mert'in suçsuzluğu kesin değildi. Evet Türkiye'de değildi ve yine deliller onu göstermiyordu ama işleri her türlü kendi lehine çevirebilirdi. Yine buranın bilinen ailesinin oğluydu. Kılıfına uydururdu bazı şeyleri, bilemezdik.

Başka bir şey söylemeden Cenk'in odasına doğru ilerledim. Sude'nin getirilmesi saatleri alabilirdi. Onu beklerken telefonumu çıkartıp ekrana doğru baktım. Gözlerim yine bir telefon bekliyordu, aklım yine sevdiğim adamdaydı. Çoktan 18 gün olmuştu bile. Kim bilir daha ne kadar ayrı kalacaktık? Attığım mesajların iletilip iletilmediğine bakmak için mesaj uygulamasına girdim. Mesajların iletilmediğini görmek hayal kırıklığına uğratırken iç çektim.

Mesaj uygulamasından çıkıp babamın numarasını tuşladım. Ardındanbirkaç çalışın ardından açılırken babamın sesini duydum. "Efendim kızım?"

"Nasılsın babacım?" dedim camdan dışarı doğru bakarken. Babam hızlı bir şekilde cevap verdi. "Ne yapalım abinle oturuyoruz." dediğinde hevesli bir biçimde konuştum. "Oo baba oğul takılıyorsunuz ha? Çok özendim." Babam söylediğime karşılık gülerken abimin sesini duydum. "Sende gel güzelim, hep beraber olalım."

Abim neredeyse iyileşmişti. Henüz operasyonlara katılmaya başlamamıştı. Gerçi onların tim henüz operasyona başlamamıştı. Ama yine de Işık’ın operasyona çıkmaması için onu tembihlediğini biliyordum. Abimde onu dinliyordu elbette.

"Akşam gelirim belki ama yemeğe beklemeyin, siz yiyin." dediğimde babamın sesini duydum. "Burnuma fazladan mesai yapacağın kokusu geliyor." Şakavari bir şekilde konuşurken güldüm. "Burnun hala iyi koku alıyor yaşlı kurt." dediğimde babam alınmış gibi bir ses çıkarttı. "Yaşlı mı? Hiç üstüme alınmadım." Abimle ikimiz buna gülerken telefonun arka planda çaldığını görerek ekrana baktım. Sinem arıyordu. “Babacım ben kapatıyorum şimdi, akşam görüşürüz.”

Babamlardan onaylayan cevaplar aldıktan sonra aramayı kapatıp Sinem’in yaptığı cevapsız aramaya döndüm. Telefon birkaç çalışın ardından açılırken şakacı bir tavırla konuştum. "Oo hakime hanım siz beni arar mıydınız?" Sinem söylediğim şeye gülerken aynı benim gibi neşeli bir sesle konuştu. “Yüzünüzü gören cennetlik savcı hanım. Odana geldim, yoktun yine.” Dediğinde iç geçirdim. “Evet emniyetteyim.”

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin