Kaybolan Yıllar| 41

4.3K 445 634
                                    

🖇️ Herkese selamlar, nasılsınız?

🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim.

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen...

41.Bölüm

Devrim Akyol Arslan’ın anlatımından,

Uyanmıştı, sevdiğim adam gözlerini aralamıştı. O elalarıyla bize bakmaya çalışmıştı. Dayanmıştı, bizim için dönmüştü. Onun uyandığı andan itibaren ortamda bir bayram havası hâkim olmuştu. Nasıl olmazdı ki? Burada olan herkes onun uyanmasını beklemişti. Şimdi uyanmışken nasıl sevinmezdik.

“Annem… kuzum benim.” Halide teyze oğlunun saçlarını okşayarak mutluluk gözyaşlarını akıtırken benle Burçe yan yana dikilmiş onları izliyorduk. Pamir kendine gelmişti, normal odaya alınmıştı. İlk uyandığı ana göre daha dinç duruyordu. “Elleri kırılsın onların.” İçten ettiği duaya âmin derken Serhat babamın sesini duydum. “Oğlanın yanında yangına körükle gitme.” Dedikten sonra Pamir’e baktı. “İyisin değil mi aslanım?”

Pamir başını salladı olumlu manada. “İyiyim baba.” Sesinden bitkinliği belliydi. Nasıl bitkin olmasındı ki? Zor bir ameliyat geçirmişti. Serhat babam elini omzuna doğru koyup sıktı. “Daha da iyi olacaksın.” Şu an en ihtiyacı olan şey büyük bir destekti Pamir’in ve etrafında ona destek olmak isteyen onlarca kişi vardı.

“Olacak tabii, oğluma misler gibi bakacağım.” Dedikten sonra duraksayarak ekledi Halide teyze. “Bakacağız.” Elbette bakacaktık. Onu el birliğiyle kaldıracaktık tekrardan. Halide teyze oğluyla hasret gidermeye çalışırken Pamir’in elaları itinayla bana doğru baktı. Kahvelerimle elaları tekrardan birleştiğinde Allah’a şükrettim. Bu gözleri göremeyeceğim diye çok korkmuştum ama korktuğum gibi olmamıştı. Elaları yine içime akmaya devam etmişti.

Bana hasret dolu, yoğun yoğun bakan gözlerine karşılık kalbimdeki ferahlamayla tebessüm ettim. Pamir sanki bunu bekliyormuşçasına içli bir nefes alıp verdiğinde gülümsemem büyüdü.

“Abi…” Burçe çekimser bir şekilde abisine bakarken Pamir’in bakışları ona doğru kaydı istemsizce. Aralarında kısa bir anlığına sözsüz bir bakışma geçti. Bu bakışmayı sadece ben anlıyordum. Halide teyzenin de haberi vardı Batuhan’dan anladığım kadarıyla. Ama Serhat babam bilmiyordu. Pamir sağlam olan kolunu hafifçe kardeşine doğru açtığında Burçe hiç beklemeden abisine yaklaşıp kollarının arasına girdi. “Çok korktum sana bir şey olacak diye…”

Burçe ağlayarak konuşurken Pamir tek eliyle kardeşinin saçlarını sevdi. “İyiyim, merak etme fıstığım.” Sakinleştirici bir tonda konuşurken Burçe onaylayan bir mırıltı çıkarttı dudaklarının arasından... “Çok şükür iyisin.” Pamir kırgınlığını bir kenara bırakmış kardeşini sakinleştirmeye çalışırken iç çekmeden edemedim. Bu olaydan sonra herkes için bir şeyler değişecekti belki de. Herkes birbirinin kıymetini anlamıştı.

İki kardeş birbirine sıkı sıkı sarılırken abimle kendimi gördüm sanki. Gözlerimin ne zaman dolduğunu anlamadan bir damla yaş yanağıma doğru süzüldü. İnsan böyle anlarda kardeşinin kıymetini daha da anlıyordu. Hızla yanağıma doğru süzülen gözyaşını temizlerken burnumu çektim. Bu süreçte o kadar yıpranmıştık ki, artık duygularımı anlatacak kelimeleri kaybetmiştim.

Pamir’in bakışları bu hamlemle bana doğru kaydığında kaşları hafiften çatıldı. Serhat babamın bakışları oğlundan bana doğru kayarken utandığımı hissederek başımı yere doğru çevirdim. O sırada Serhat babam konuştu. “Halide, Burçe hadi biz doktorun yanına gidelim bir.” Bunu bizi yalnız bırakmak için yapıyordu. Gerçekten çok düşünceli bir adamdı.

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin