K.B.V-8

17.1K 349 38
                                    


Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?

Dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?

Sevmek için güzele mi bakmalı?

Çirkin bir tende güzel bir ruh kalbi bağlayamaz mı?

~Victor Hugo~

_______________________

Yürüyordum, soluk soluğa...
'Çıplak ayaklarımla nereye gidiyorum, neden ayakkabım yok?' diye sorgulamadan, daha da hızlanarak.

Zihnim nereye gittiğimi bildiğini inkar ettiyse de çıplak ayaklarım kararlı adımlarla susuzluktan iyice kuraklaşmış topraklarda ilerliyordu.

Az sonra karşımda bir ev beliriverdi. Bu sefer o eve yaklaştım, o da temellerinden sökülüp bana yaklaşmaya başladı. Yaklaştıkça içinden ağlama,  feryat sesleri dolup, taşmaya başladı.

Annemin sesi...

O kadar içli ağlıyordu ki ciğerlerimi dağlıyordu sanki. Sürekli şiddetleniyordu.

Evin hiçbir kapısı, penceresi yoktu. Annem kendini ağlaya ağlaya perişan ediyordu ama ona ulaşamıyordum, onu teselli edemiyorum.

Sesim çıkmıyor, konuşamıyor, hiçbir şey söyleyemiyordum.

İç çekerek, çaresizlikle yere düştüğüm anda bana uzatılan eli sımsıkı tuttum. O an dünya durdu sanki. Her şeyi unutup, hipnotize olmuş gibi onunla yürümeye başladım.

Sımsıkı tuttuğum o büyük elin sahibine baktım:

Savaş...

Üzerinde kan lekeli bir kot pantolondan başka hiçbir şey yoktu.

Onun da ayakları çıplaktı benim gibi.

Kurak toprak biz el ele yürüdükçe yeşillenmeye, üzerinde çiçekler açmaya başladı.

Biraz daha yürüyüp, bir mezar taşının önünde durduk.

Savaş elimi bıraktı ve mezar taşını elleriyle okşayıp, toprağını öptü.

Sonra dolu gözleri beni buldu ve yüzü birden Neslihan'ın yüzünü aldı.

Gözlerimin mezar taşına kaymasıyla birden ortadan kayboldu.

Etraf kuraklaştı, çiçekler soldu, annemin feryatları beynimi delecek kadar şiddetli devam etmeye başladı.

Korkuyla yanımda duran mezar taşına biraz daha yaklaşıp üstündeki ismi okudum.

'Enis Vera Koçyiğit.'

_______________________

-'Enis beni duyuyor musun? Uyan artık. Hadi güzelim.'

...

-'Enis.'

Omuzlarımdan şiddetle sarsılmaya başladığımda gözlerimi hemen açıp, beni sarsan kollardan hızla uzaklaştım.

Savaş tekrar bana yaklaşıp, bu sefer sarılmak için kollarını uzattı ama ondan biraz daha uzaklaştım.

Savaş da ters tavrımdan rahatsız olmuş olacak ki geri çekilip, yatağın ucuna oturdu.

-'Sadece kabus gördün. Niye bu kadar etkilendin ki?' cevap vermeyince devam etti. 'Odaya geldiğimde, soğukta üstüne su dökülmüş köpek yavrusu gibi inliyordun. Yüzünü de kırıştırmaya başladığında uyandırdım.'

KALBİNİ BANA VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin