-12-

8.4K 514 20
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla beraber arabasını çalıştırdı Kuzey. Geceyi o evde geçirmemişti ama Şile'den de gidememişti. Onunla aynı havayı solumak bile yetecekti bir hafta boyunca. Sabaha kadar ürkek, çekingen hallerini düşündü. Bunca yıldır tanıdığı kadınlardan ne kadar saf, ne kadar temiz ve ne kadar masumdu Nazlı... "İnsan dokunmaya korkar" diye geçirdi aklından, gülümsedi. Camdan bir bebek gibiydi ve ilk kez kırmaktan korkuyordu Kuzey.

Korkmak... Ne kadar uzak bir duyguydu oysa bu zamana kadar onun için. Şimdi ise gözünü kapamaktan korkuyordu, açtığında bir daha görememek korkusuyla. Nefesini içinde tutmak istiyordu, o kokuyu tekrar içine çekememek korkusuyla. Ve... Gitmekten korkuyordu ilk kez Kuzey, döndüğünde bulamamak korkusuyla...

Sabah kahvaltısını sessizce yaptı Şimal ve Nazlı. Dilek çaylarını tazeleyip yanlarından ayrıldığında Şimal bozdu sessizliği,

Şimal: Nazlı...

Nazlı: Efendim Şimal.

Şimal: Konuşmayacak mıyız?

Nazlı: Şimdi de ajanlık saati mi başladı, dedi sitemkâr bir gülümsemeyle.

Şimal: Söyleme böyle, derken Nazlı sözünü kesti.

Nazlı: Neyi söylemeyeyim Şimal? Arkadaşımsın sen benim, dostum, kardeşim... Sen bana oyun oynadın.

Şimal: Ben oyun oynamadım.

Nazlı: Bu oyun değil de ne o zaman Şimal?

Şimal: Her şey çok hızlı gelişti. Abim sabah mutlaka söylemeliyim deyince, diyerek üzgün başını eğdi önüne.

Nazlı: Neyse, olan oldu artık.

Şimal: Peki ne olacak şimdi?

Nazlı: Ne, ne olacak, dedi şaşkınca.

Şimal: Yani, abim, diyerek Nazlı'ya baktı. Nazlı bakışlarını denize çevirdi. Şimal'e bir cevap vermek istiyor muydu? Peki ya Kuzey'e? Ya kendine verecek bir cevabı var mıydı? Kafası bir yığın soruyla doluydu. Şimal devam etti sözlerine: Ben hiç böyle görmedim onu. Farklı, tedirgin, ürkek..., diyerek önce sustu. Sonra Nazlı'nın ona doğru bakmasıyla tekrar devam etti: Bir şey demeyecek misin?

Nazlı: Ne demem gerektiğini bilmiyorum Şimal, dedi. Gözleri buz gibi bakıyordu. Şimal abisinin duygularını anlayabilmişti, çünkü gözlerinden okunuyordu. Nazlı'ya baktığında derin bir boşluktan başka hiçbir şey yoktu. Bu bir şaşkınlık mıydı? Yoksa abisi karşılıksız bir sevdanın peşinden mi koşacaktı?

Şimal: Yani ne konuştunuz bilmiyorum, yanlış anlama anlat da demiyorum. Tek bildiğim abimin bana seninle ilgili söyledikleri. Umarım üzülmez, dedi arkadaşının gözlerine bakarak. Nazlı konuşamadı, tekrar denize çevirdi bakışlarını. Hiçbir şey hissetmiyordu ki Kuzey'e, zaten bir şey hissetmesi de gerekmiyordu. Belki minnettar olabilirdi hastayken yaptıkları için ya da evlerini açtıkları için. Hepsi bu kadardı işte. Gerisi yoktu hayatında, Kuzey yoktu. Olmalı mıydı? İşte onun cevabını da bilmiyordu...

Kuzey eve hiç uğramadan havaalanına geçip direk Rusya'ya hareket eden uçakta ki yerini aldı. Uçak havalandıkça Nazlı'dan uzaklaşıyordu. Zaten yakın mıydı onu da bilmiyordu. Ya olumsuz bir cevap alırsam diye geçiriyordu arada zihninden. Sonra hemen siliyordu aklındaki tüm kötü düşünceleri. İyi şeyler hayal etmek istiyordu. Onunla sahilde yürümeyi, elini tutmayı, gözlerine bakmayı istiyordu saatlerce. Uyumamak istiyordu, o uyurken seyretmek... Hayatında ilk kez yaşamak istiyordu, dolu dolu, doyasıya yaşamak...

***

Sabah dükkânına girmesiyle kapısının paldır küldür açılması bir oldu Adnan'ın. Şaşkın bakakaldı içeri giren adamlara. Bir anda her şeyi kırıp dökmeye başladılar. İlk şaşkınlığını atar atmaz da bağırmaya başladı;

ADI AŞK...Where stories live. Discover now