14.Bölüm "DUYGULAR" (2.KISIM)

62.4K 2.1K 484
                                    


"Bu ne biçim çay lan," diyerek masaya sesli bir şekilde bardağı bıraktı.

"Nesi var? Mis gibi çay işte," dedim kendimi savunarak.

"Mis gibi çaydan kastın, icetea ise evet, mis gibi," diye homurdandı.

"Az öncekine de çok sıcak demiştin."

"Şimdi de soğuk diyorum, git yenisini getir," dedi itiraz istemeyen ses tonuyla.

Tezgahın yaslandığım yerinden oflayarak ayrıldım ve birkaç adımla önündeki bardağı tabağıyla beraber kavrayıp tekrar tezgaha yöneldim. Sinirden ağlama kıvamına geleli çok olmuştu. Masayı hazırlayalı yarım saati aşmıştı ve ağzıma tek lokma dahi sürememiştim.

Hakan'ın istekleri yüzünden.

Bilmem kaçıncı kez çayın demini milimi milimine hesaplayarak doldurdum ve kaynamış suyu da koyduktan sonra parkenin ezberlediğim yerlerine birkez daha basıp Hakan'ın önüne çayını servis ettim. Cidden, bundan sonraki hayat felsefem Hakan'ın eline düşmemek olacaktı. Harbiden çektiriyordu. Kaşlarını çatarak çayından bir yudum aldı. Yudumu yuttuktan sonra "On ikinci denemende başarısız," dedi.

Ağlamak istiyordum, yorgunluktan, bıkkınlıktan, ama en çokta sinirden. Daha günün ilk saatlerinde yorgunluk bayraklarını havaya dikmiştim. Abim gelene -belki daha da sonraya- kadar kim bilir neler isteyecekti? Abimin kızacağını bilmesem 'söylersen söyle' deyip çoktan çaydanlığı kafasına fırlatmıştım fakat abimi tanıyordum. Hemde bayağı.

Boynumu büküp mızmızlanma moduma geçtim. "Çok yoruldum, artık içsen şu çayı, ha?"

"İyi iyi," dedi hızlıca kafasını sallayarak bana acımış gibi. "Otur sen de yemeğini ye, malum yorgun bir köle işime yaramaz, enerji toplaman lazım."

Cevap vermeye tenezzül bile etmeden tembel adımlarla yerime ilerledim. Dakikalar önce hazırladığım sıcacık tost ve çay, ısılarını parça parça kaybetmişlerdi. Ne yiyesim kalmıştı, ne de iştahım. Onu yap, şunu yap iştah mı kalırdı yahu?

"Bu tostun kaşarları niye erimemiş?"

Ağır çekimde kafamı Hakan'a çevirdim. "Bilmem, kaşarlar senin ilgi alanın."

"Oo," dedi abartılı bir şekilde. "Ceren hanım cici kız modundan çıkmaya karar vermiş." Benim gözlerimi devirmemle o da eş zamanlı olarak devam etti. "Tabii, benimle takılınca cici kız modu bir yerden sonra pes ediyor."

"Allah aşkına," dedim alayla. "Benim ne zaman cici kız modunda olduğumu gördün?"

Tek eliyle çenesini avuçlayıp düşünüyormuş gibi yaptı. "Seni ilk gördüğümde giydiğin kırmızı elbiseyi, Çıkmaz'da karşılaştığımızı..." dudaklarıma kısa bir bakış atıp devam etti. "Hattâ Çağatay'la öpüştüğünü göz önünde bulundurursak, hiçbir zaman."

Kafamı önüme eğme isteğini yenerek "Ee o zaman?" diye sorar gibi konuştum.

"Tamam, kabul," dedi ellerini teslim olur gibi havaya kaldırarak. "Cici kız modunda değildin, ama kibar kız hâllerin vardı."

"Kabayım demedim zaten," dedim gözlerimi devirerek.

Gözlerimi devirdiğimi görünce kaşlarını çattı. "Şımardın sen, kalk ayağa köleliğe devam."

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin