Tesadüf

730 143 49
                                    

Kendimi Savaşın huzur veren kollarından çektiğimde göz yaşlarıma hakim olabilmiştim. Meraklı gözlerle anlatmamı beklerken ben çoktan oturduğum yerden kalkmıştım.

"Nereye? Böyle yaparak herşeyin çözülebileceğinimi sanıyorsun?"derken sesi kendinden emin bir ton da çıkıyordu.

Bilirsiniz insanlar doğar,ölür ve sonra büyür. "Bu zamana kadar herşeyi kendim çözdüm bunuda halledebilirim."diyerek odasından
hızla çıkıp odama ilerledim.

Odama girdiğimde ağlamamak için sıktığım dişlerimi serbest bırakmıştım. Yatağıma girerek düşüncelerimle başbaşa kalmak istiyordum.

Odanın kapısını kapayarak yorganımın içine girmem sadece saniyelerimi almıştı. Başıma ne zaman bir şey gelse ya da ne zaman kendimi kötü hissetsem herkesten bu şekilde kendimi soyutlar benliğimi düşüncelerimle bırakırdım.

En çok da insan kendiyle kalınca anlayabiliyordu hissettiklerini. Hayattaki en korkutucu şeylerden biri, sizi sadece sizin kurtarabileceğinizi idrak etmenizdir.

Ailemi kaybettiğim gün küçük bir kız çocuğuydum. Aslında ben o gün aile mi değil çocukluğumu kaybetmiştim. Tabi o zamanlar çocuktum dönerler sanmıştım, bi umutla beklemiştim günleri sayarak. Çocuktum, öyle inanmıştım ki döneceklerine.

Düşüncelerim kafamı meşgul ederken telefonuma gelen mesaj sesi ile irkildim. Mesaja bakmak yerine kendimde başbaşa kalmak, olanları düşünmek istiyordum. Hem çok önemli olsa zaten çokdan mesaj atmak yerine arardı. En azından ben öyle yapardım.

Kısa süre sonra düşüncelerim yerini uykunun verdiği huzura bırakmıştı.

&

Yüzüme vuran güneş ışınlarıyla güne merhaba demiştim. Gözümü açtığımda karşımda Savaşdan başkası yoktu. "Napıyorsun sen?"dedim uykulu bir sesle. "Günaydın hırçın kız, kızdın mı?"dedi.

Sorduğu soru bende daha da kızgınlık uyandırmıştı. "Günün bu saatinde uykusundan uyandırılan bir kız kadar kızgınım."dedim elimle dışardan gelen ışınları kapayarak.

"Bu ne ruhsuzluk? Bugün üniversite kayıtları için son gün ve sen hala kayıt yaptırmamışsın."dedi. Ney bugün son günmüydü? "Evet bugün son gün hırçın kız."dedi uyarıcı ses tonuyla.

Beynim komutu algılamıştı algılamasına da Savaş benim hala kayıt yaptırmadığımı nerden biliyordu? Fakat saate baktığımda günün bu saatti değilde öglenin bu saati olduğunu görebiliyordum.

Sorularla vakit kaybetmek yerine ona odamdan çıkması gerektiğini mimiklerimle anlatmıştım ki o da anında komutu algıladı.

Hava güneşli gözüksede içten içe ürperticek şekilde esiyordu. Dolabımı açarak kıyafetlere göz atmaya başladım. Ani seçim yaparak siyah dar kesim pantolon üstüne ise düz beyaz tişört giydim.

Odadan hızlı adımlarla çıkıp mutfağa ilerledim. Bu saatte evin bu derece sessiz olması garibime gitmişti. Sessizliği bozmamak adına yavaş haraketlerle mutfak dolabından çıkardığım kahve kavonozunun kapağını açtım.

Güne sade kahveyle başlamam abest kaçsada çakralarımın açılması için kesinlikle bir numaralı çözüm buydu.

Filtre kahvem hazır olana kadar gerekli evrakları bordo deri sırt çantama kontrol ederek yerleştirmeye başladım. Benim için yorucu bi gün olacağı kesindi.

Evrak yerleştirme işim bitince ruh gibi dolanmamak için ayna karşısına geçip kapatıcı ve rimel yardımıyla işimi tamamladım. Bittiğinde uyandığım halimden eser kalmamıştı.
Evden çıkmadan önce tekrar mutfağa gidip hazır olmuş kahvemi fincana dökerek soğuması için süre tanıdım. Sanırım ev halkı aralarında anlaşıp bana karşı grev başlatmışlardı. Ya da ben ortalıkta olduğum sürece odadan çıkma yasağı falan getirmişlerdi. Bu sessizliğin başka açıklaması olamazdı.

Yağmurdan SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin