24 - NOT

32.6K 1.7K 262
                                    

Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr


24 - NOT

Normalde beni gülümseten güneş, bu sabah gözlerimi acıtmış, kaşlarımı çatıp yorganın altına girerek, çıplak ruhuma daha çok sarılmama neden olmuştu.

Burukça gülümsedim. Gece yatmadan, odamı bırak, dış kapıyı bile kilitlemeden uyumuştum. Boynumu esneterek yatakta doğruldum ve Deirdre'ye baktım.

"Şuan iyice sana benzedim, farkındayım." dedim sessizce. Kalkıp üzerime bir şeyler giydikten sonra isteksiz adımlarla mutfağa yöneldim.  Ne yediğimi bile bilmeden sadece midemin isyan etmesini engelledim.

Bütün günüm kanallar arası zaplamak ve evi turlamakla geçti. Akşam olduğunda, karanlık sadece havaya değil, kapkara bir kabus gibi içime de çöktü. Sanki zaman geçmiyor, her geçen saniye bana işkence etmek için tenime bir çizik atıyordu. Defalarca uyumaya çalışsam da olmadı. Gelmeyeceğini bilecek kadar tanıyordum onu. Gece tüm ağırlığıyla kendini hissettirdiğinde tek derdim yalnızlık değil, bir de içinde bulunduğum ıssız orman ve koca evdi.

Gece yarısını geçmişti. Dakikalar ilerledikçe tenimdeki çizikler daha da derinleşiyor, daha çok kanıyorlardı. Düşünmekten yorgun düştüğüm bir an, göz kapaklarım uykunun ağırlığıyla titredi ve hiç düşünmeden kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

"Seni defalarca uyardım Deirdre... dedi gölgelerin arasından. Yine ilk karşılaştığımız ıssız yolun kenarındaydık. Çıplak ayaklarıma batan kıymıkların acısını hissedebiliyordum. Saçlarım omuzlarımda olduğu için üşüyen omuzlarımı örtmüyordu. Rüzgâr acımasızca ısırıyordu onun karşısında çırılçıplak kalan tenimi, sanki üzerimdeki giysiler birer yanılsamadan ibaretti ve iliklerime kadar soğuğu hissediyordum.

Kendi bana göstermemesine içerledim ancak yine de cevap vermedim. Sesine ihtiyacım vardı. O sert ama benim tatlı bulduğum sesine.

"Sana bir şey olmasına izin vermem ama bana bir şey olursa yaşayamayacağını biliyorum." dedi pes etmiş gibi. "Gözlerinde gördüğüm aşk, o masum sevgi, o tatlı eziyet... Beni yok ediyor anlamıyor musun? Ben, beni tanıdığın gibiyim, değişmem imkânsız, değişmem tehlikeli! Beni yabancı olduğum topraklara çağıyorsun. Arkamda tonlarca yük var. Gözümü kırpmadan öldürdüğüm birçok insan... Beni korkak bir adam yapıyorsun Deirdre. Ama ben korkmam. Korkmak istemiyorum."

Elimde olmadan hıçkırdım. Sesi gibi nefesi de uzaklaşmıştı, gölgesi de görünmüyordu artık. Böyle olsun istemiyordum. Onun benden gitmesini istemiyordum. Derin derin nefesler almaya başladığım anda çıplak ayaklarımın ucunda biriken sıcaklıkla aniden ürperdim. Ayağıma bakan kıymaklar gece karanlığında, kapkara görünen sıvının üzerinde yüzüyorlardı artık. Parmaklarımı kıpırdattığımda kızılın uğursuz tonunun beyaz tenimde yansımasını gördüm. İrkilerek kaçmaya çalıştığımda kıpırdayamadığımı fark ettim. Sanki kandan bir bataklık içindeydim ve kaçış yoktu. Kapana kısılmıştım.

James yoktu. Lacivert yoktu. Naoise yoktu. Yalnızdım...

Gözlerimi açtığımda şaşırmadım. Bunun bir kâbus olduğunun farkındaydım ve uykumda bir süre sessizce ağlamıştım. Uyuyakaldığım kanepeden kalkarak gözlerimdeki yaşları sildim. Bu, gece boyunca gördüğüm kaçıncı kâbustu saymamıştım. O yüzden ürpersem de korkmamıştım.

Ancak, onsuz her gecenin böyle geçeceğini bilmek ruhumu koyu bir girdaba sürüklüyordu. Saatin kaç olduğuna bile bakmadan telefonumu elime aldım.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin