Kimya

33.7K 1.7K 95
                                    

Telefondan yükselen iğrenç melodi kulağımı doldurmaya devam ederken elimi komodine atıp telefonu elime alıp kapattım ve yatağın içinde kaybolmasını sağlayarak gözlerimi tekrar kapattım. Bana yalnızca 5 saniye gibi gelen, ama aslında 10 dakikalık bir süre zarfından sonra tekrar aynı melodi kulağımı doldurdu. Neyseki bu kurduğum son alarmdı, yani rahatça uykuma devam edebilirdim.
Tabi devamsızlık 10 gün olmasa ve Kaya'yı görecek olmasam.
Gözlerimi açıp alarmı kapattım ve yataktan çıkıp her sabah yaptığım rutinlerimi gerçekleştirmek adına banyoya girdim. Üstümü giyinip saçlarıma şekil verdikten sonra kahvaltımı da yaparak evden çıktım.
Otobüs durağına vardığımda istemsizce siyah bir porsche arıyordu gözüm. Belki hava çok soğuk olduğu ve bu havada otobüs beklemek istemediğim için, belki de Baran'a olan aşırı bir bağlanmadan. Ona gerçekten değer veriyordum.
Otobüs gelince ümidimi keserek otobüse bindim ve okula gelene kadar oramı buramı elleyen, kafası geleceğimden daha parlak olan kel bir amcaya bağırma, ağlayıp zırlayan çocuğa bakarak çocuklardan nefret ettiğimi tekrarlama ve şoförün ani frenleriyle insanların üstüne uçma eylemlerini başarıyla tamamlamıştım.
Sırada ne kalmıştı?
Sağ bir şekilde otobüsten inmek.
Onu da tamamladıktan sonra üstümü başımı düzeltip okula girdim.
Yazılılar bitmişti ve genel olarak notlarım iyiydi. Evde de yeterince ineklik yapıyordum. Yani istediğim bölümü kazanabileceğimi düşünüyordum.
Ama tek bir sorun vardı; istediğim bölümü bilmiyordum.
Hemen herkes kararını vermişti ama ben daha karar verememiştim.
Bir kere doktor olamazdım, yada diş hekimi. İllaki muayenehanemde ağlayanlar, zırlayanlar olacaktı. Kaldıramazdım ben öyle şeyleri. Öğretmen; öğretmen hiç olamazdım. Bugüne dek öğretmenlere ettiğim küfürleri göz önüne alırsak, her fırsatta küfür yemeye meraklı değildim açıkçası. Mimar; benden mimar olmazdı. Mühendis; istesem de olamazdım. Bölümü bitirsem bile iş bulamazdım.
Kısacası benden hiçbir şey olmazdı.
"Bence avukat olur."
Aniden kulağımın dibinde duyduğum sesle irkilerek baş parmağımla damağımı üste doğru ittirip şu saçma korkma hareketini yaptım.
Kaya elini omzuma atınca vücuduma bir ürperti yayıldı.
"Neden?"
Sorumun hemen ardından "Sen benim meslek düşündüğümü nereden biliyorsun?" diye yeni bir soru yönelttim.
Onun da ardından yeni bir soru daha geldi.
"Yine sesli düşündüm değil mi?"
"Aynen"
"Ee, neden avukat olabileceğimi söyleyecektin?"
Düşünür gibi yaptı.
"Laf yetiştirmekte ustasın ve haklı olup olmadığını umursamadan savunmaya geçiyorsun."
İster istemez yüzümde bir gülümseme yayılırken beni tanıması hoşuma gitmişti.
Ne ara geldiğimizi anlayamadan sınıfa girmiştik bile. Sıramın yanına gidip tostumu Amelya'nın elinden kaptım ve masaya oturdum.
"Sanırım ne olmak istediğimi buldum."
"Noy?"
"Ovokot."
Biliyorum iğrençtik ama 4 senenin verdiği arkadaşlık bunu normal karşılamamızı sağlıyordu.
"Hmm" tarzı mırıltılar çıkararak tostunu yemeye devam ederken ben de içeceğimden bir yudum aldım.
Amelya da çoktan seçimini yapanlar . Üniversite de kalıp profesör olmak istiyordu. Neden hayatını okulda geçirmek istediğini sorduğumda 'Sanane." diyerek net bir cevap vermişti.
Kaya ne olmak istiyordu acaba? Daha önce hiç bu konudan bahsetmemiştik, yani 10 dakika öncesine kadar.
Tostumu sırama bırakıp Kaya'nın yanına gidecekken zil çalınca yerime geri oturdum ve biyoloji defterimle kitabımı çıkarttım.
Tekrar Kaya'nın olduğu tarafa baktığımda sınıfta olmadığını farkettim. Tam da zil çaldığı an nereye gitmişti bu çocuk?
Öğretmenler zili de çalınca sınıftan çıktım. Muhtemelen kantinde falandı ve ben fazla abartmıştım ama kantine baktığımda bulamamıştım.
Erkekler tuvaletine giremezdim.
Ama bahçeye çıkabilirdim.
Hızlı adımlarla bahçeye çıktım. Bankların dizili olduğu alandaydı ve arkası bana dönüktü.
Sanırım telefonla konuşuyordu.
Derse çağırmak için yanına ilerlemeye başladım. Biyoloji dersinin kötü olduğunu biliyordum. Bu dersi kaçırmaması gerekiyordu.
"İyi olmana sevindim."
Konuşmasını dinlemek istemediğim için tam omzuna dokunacakken "Olmaz Eslem biliyorsun." cümlesini kurunca olduğum yere mıhlandım. Eslem'le konuşuyordu. Eslem'le.
Kaya aniden arkasını dönünce "Ders" diye mırıldandım.
"Biyoloji de çağırmaya gelmiştim."
Bir şey söylemesine izin vermeden koşarak okula girdim.
Sınıfa çıktığımda çoktan hoca girmişti.
Yerime oturup tahtadakileri not almaya başladım.
Eslem mi aramıştı, Kaya mı?
Neye olmaz demişti, tekrar beraber olmayı mı teklif etmişti Eslem?
Ve, Kaya hala onu mu seviyordu?
Kapı açılınca kim olduğunu bildiğim için başımı defterimden kaldırmadım.
Şu son 1 ay çok güzel değil miydi?
Kaya arkamda oturduğu için yanımdan geçmek zorunda kalmıştı ve geçerken sırama bir kağıt bırakmıştı.
Yine başımı kaldırmadan kağıdı açıp baktım.
'Ben aradım, çünkü Eslem'in iyi olup olmadığını merak ediyordum. Eslem tekrar beraber olmayı teklif etti ona olmayacağını bittiğini söyledim. Hayır, Eslem'i sevmiyorum.
Ve yine hayır, sesli düşünmedin. Sadece seni iyi tanıyorum ve bu soruların cevabını çok merak ettiğini biliyorum. Ama neden, işte onu bilmiyorum.'
Kağıda birkaç saniye mal mal baktıktan sonra katlayıp kalemliğe attım.
Yüzümde yine anlamsız bir gülümseme belirirken avcumu çeneme yaslayıp derse odaklandım.

*

Kusursuz suratına hayranlıkla bakarken ne ara bu hale geldiğimi düşündüm. İlk başta uyuz olduğum birini ne ara bu kadar sevmiştim ben? Hiç aklıma gelmezdi. Birine böylesine bağlanmak.
Tabi bazen yalnızca platonik olarak kalırsınız. Mesela ben bazen değil hep platoniktim. 7. sınıfta bir çocuğa gidip onu sevdiğimi söylemiştim ve yüzüme bakıp dalga geçer gibi gülmüştü. Ben de el hareketi çekmiştim. İlk hayal kırıklığım falan değildi ama bana maymun suratlı olduğumu söyleyince yumruğu geçirmiştim.
9. sınıfta da serviste bir çocukla kesişiyordum ve çocuk 11. sınıftı. Bir daha ki yılda kesiştik ve çocuk daha sonra üniversiteye gitti. Yani aramızda hiçbir şey geçmedi.
Aşk hayatım bu kadardı işte.
Ama şuan hissettiklerim çok farklıydı. Belki de Öznur ablanın dediği gibi aşktı, bilmiyordum.
"Sen beni dinliyor musun?"
Kaya'nın sesiyle düşüncelerimi bir kenara atıp ona baktım. Bugün Kaya bana ders anlatsın diye annemin evine gelmiştim ve bana iki saattir kimya anlatıyordu.
"Hı-hı."
"Pekala."
Gözünü test kitabında gezdirip zor gibi görünen sorunun üzerine parmağını koydu.
"Bunu çözebilirsin o zaman."
Gülümseyerek kalemi aldım ve soruyu çözüp tekrar masaya bıraktım. Kimya dersim iyiydi ama Kaya çalıştırmayı teklif edince tabiki kabul etmiştim.
Bana ters bir bakış atıp cevap anahtarına baktı.
"Doğru yapmışsın." diye mırıldanınca piç smile yaptım.
Telefonundan saate bakarak "Geç olmuş." dedi.
"Sen de uyu, hadi görüşürüz."
"Görüşürüz." dedim ve o da kitaplarını toplayıp odadan çıktı. Ben de kitaplarımı toplayarak çantamı hazırladım ve aşağı inip buzdolabına bakındıktan sonra odama geri çıktım.
Saat çoktan 12 olmuştu.
Yatağa girdiğimde yüzüme bir gülümseme yayıldı.
Her şey yoluna giriyordu ve Kaya, artık Eslem'i sevmiyordu.

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin