44 ♧ Doruk

15K 618 244
                                    

Bölüm 44: "Merhamet"

Doruk

  At çiftliğine girdiğimde batmak üzere olan güneş gökyüzünü soluk kırmızıya boyuyordu. Adımlarımı hızlandırdığımda yumuşak hava gizli bir kışın içinde yaşadığımızı hissettirdi bana. Gizli kışa rağmen çiftliğin içinden geçerken soluk toprağı çevreleyen çitlerin etrafına yerleştirilmiş masalarda kahvelerini yudumlayan insanlara göz gezdirdim.

  Vural'ın söylediği gibi ahıra geldiğimde, onu bir kır atını beslerken buldum. Cüsseli bedeni arkasını dönük olmasına rağmen herkeste rastlanılamayacak kadar ürkütücü durduğu için onu tanımamı sağladı.

  Bana dönmediği halde orada olduğumu bildiğine emindim. Sezgileri kuvvetliydi ve çok rahat bir şekilde tuzak kurabildiğine tanık olmuştum. Kıvrak zekâ tanımı onun gibiler için bulunmuş olmalıydı. Uzaktan bakıldığında bakışları anlamsız ve belki de aptalcaydı. Konuşurken genelde tek kelimeden ileriye gitmiyor oluşu da zekâsını diğer insanlardan saklamak için kullanılan güzel bir kamuflajdan başka bir şey olamamalıydı.

  Ama duruşu oldukça kendinden emin ve yanında çalıştığı adamın aksine kendinden beklenilemeyecek kadar da merhametliydi. Benimle buluşmayı da bu yüzden kabul ettiğine emindim. Çünkü kim ne derse desin insanı harekete geçiren içgüdü merhametti ve bundan Vural'da oldukça çok vardı.

  Gümüşpala'nın üç gözde adamından biriydi: Aras, İskender Abi ve Vural. Aras caniydi, gözünü kırpmadan Gümüşpala'nın en vahşi emirlerini yerine getirebilecek merhametten tamamen yoksun bir kalbi vardı. Bir kalbi olduğundan şüphelendiğim olaylara tanık da olmuştum. Ama caniliği onu Gümüşpala'nın en iyi adamı yapıyordu. İskender Abi ise kurnaz, hain herifin tekiydi. Sıkı bağlantıları vardı. Vural'a gelirsek, o kendi köşesine çekilmiş sessiz bir aptal gibi görünen ama muhteşem bir zekaya sahip olan adamıydı Gümüşpala'nın.

  "Neden burası?" Aklından geçenleri ona ne kadar engebelerden uzak, doğrudan söylersen onunla konuşmak o kadar kolay oluyordu. Bunu öğrendiğimden beri insanlarla konuşmadan önce duraksıyor ve söylediğim şeyi doğrudan söylersem neler olabileceğini tartmaya çalışıyordum. Bu bana Sansar'ı hatırlattı. Karşısında kim olursa olsa ne söyleyeceğini düşünmeden anında karşılık veren nadir insanlardan biriydi o da.

  "İlgiden uzak." İki kelime, diye düşündüm. Bu onun için oldukça uzun bir cevap olmalıydı. Atın tüylerini okşarken hafifçe gülümsediğini gördüm. At, ona dokunan elin sahibine bakmamasına rağmen bu dokunuştan memnun görünüyordu.

  "Atları seviyorsun," dedim ahırın içinde ilerlerken. Samanların yanındaki tahta korkuluğa dayanıp kollarımı göğsümde kavuşturdum. Ahır dışarısı kadar soğuk değildi ama yine de titrediğimi hissettim.

  "Seviyorum." Atın tüylerini okşamaya devam etti. Yüzünü bana dönmemek konusunda ısrarlıydı. Gümüşpala gibi insanların zihinlerini delen bakışları yoktu ama yine de onu diğer insanlardan farklı kılan özelliklere sahipti. Kıvrak zekası sadece bunlardan biriydi. Aras gibi Gümüşpala'nın kirli işlerini yürüten bir cani olmamasına rağmen Gümüşpala'yla ilgili benden çok daha fazla bilgiye sahip olacak kadar vakit geçiriyordu onunla.

  "Senden istediğim şeyi getirdin mi?" diye sordum. Bakışlarımı üzerine dikkatle dikmiş cevabını bekliyordum ama o acelesi yokmuş gibi atıyla ilgilenmeye devam etti. Hava birkaç saat içinde kararacaktı, anlaşılan Vural Gümüşpala'dan uzun süreliğine izin almıştı

  Bu gece Atlas'ın maç olduğu için bodruma sabaha karşı gelecekti. Gümüş'ün bina planını ne kadar çabuk alırsak Sansar'la plan yapmaya o kadar çabuk başlamış olacaktık.

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin