34/ Yolun Sonu Andropoz Be Dedem!

13.5K 639 44
                                    

Tabi ki size jest yapıyorum, saçmalamayın! 

Ama hemen asıl konuya gelmek istiyorum. Asıl konu şu: Yeni bir kitap geliyor! 

Feel Me bittikten sonra hep ''Kesinlikle başka bir tane daha 'daha güzel, özenli ve kurgusu sağlam' bir Fantastik Kurgu kitabı daha yazmak istiyordum. Tamamen özgün, tamamen benim olan! Ve haftalardır düşündüm... Düşündüm... Düşündüm. Çok güzel bir konu buldum ve yazmaya başladım. 

Şimdiden iki bölüm yazdım. Sadece kapağı yapamadım... Geri kalanlar harikulade. Hah, bu demek oluyor ki kurt adam kitabı olacak. Olmayabilir ya da olabilir... Orası da sürpriz olsun:)

Bir de şöyle bir şey düşündüm. Tamamen Türkiye'de geçen, içinde Türk karakterler olan bir kitap olacak. Birkaç bölüm daha biriktirdikten sonra yayımlamayı düşünüyorum. Feel Me ve Blue Moon'un yerini aratmayacak bir türde olduğuna emin olabilirsiniz... 

34/ Yolun Sonu Andropoz Be Dedem!

***********

Çoğu kişinin aksine, ben hastaneleri seven biriyim. Yani konu ben veya sevdiğim biri olmadıkça...

Lisedeyken okulun neredeyse her çıkışı soluğu annemin yanında hastanede alırdım. Acil servis inanılmaz heyecan dolu olurdu. Diyorum ya size, biraz manyak bir kişiliktim lisede. O herkesin iğrendiği hastane kokusu bana çok güzel gelirdi. Afrodizyak etkisi gibi... Kanıma heyecan depolardı adeta. O sağlık görevlilerin oradan oraya koşuşturmaları, hastaların canını dişlerine takar gibi hareket etmeleri...

Onları izlerken çok şey hissederdim. Belki de zayıf biriydim lisedeyken. Onlara bakarak şükrederdim. İyi ki onları dışarıdan izliyorum aralarına karışmıyorum diye... Bir nevi arınma gibi. Çok ilginç evet ama seviyorum. İnsanların hayatına müdahale etmek yerine, dışarıdan izleyip onların hiçbir zaman bilmeyeceği yorumlar yapmayı seviyorum.

Şu an karşımda oturmuş, ayakları yere değmediği için ayaklarını bir ileri bir geri sallayıp meraklı gözlerle bizi izleyen küçük kız çocuğunu izliyorum bende.

Belki de o da benim gibi masum bir manyaktır?

Gerçi böyle bir tabloyu herkes izler.

Babam, senelerce yaptığı meslek getirisi, artık yaşının ilerleme durumuyla birlikte kendisine seneler önce bel fıtığı teşhisi konulmuş bir kişiydi. Başlangıç safhasından sonra babam doktorun önerilerinin hiçbirini yapmadığı –umursamadığı!- için bel fıtığı ilerledi. Fizik tedavi gördü. Aradan birkaç sene geçti... Artık tam düzeldi derken yine her zaman olduğu gibi babamın damarı tuttu. İnadı tuttu!

Yahu adam, senin birkaç kilo taşıman bile yasakken sen seksen kilo bir adamı nasıl taşımaya kalkarsın! Hangi akıl mantıkla böyle bir şey yaparsın!

Doktor babamı o halde gördüğünde anneme dönüp ''Albay yine rahat durmamış anlaşılan! Artık elimizden gelen bir şey yok. Acil ameliyathaneye almamız gerek.'' Dedi. ''Açık diskektomi ameliyatı yapacağız. Sen gerekli belgeleri biliyorsun zaten Filiz fazla zaman kaybetmeyelim hemen alalım ameliyata.''

Annem de tabi ki ameliyata izin verdi. O ameliyattayken, annem gerekli belgeleri doldurmak için gitti. Bende ameliyathanenin kenarındaki duvara yaslandım ve yere oturdum.

Tülin Hanım, benden uzaktaki sandalyelerin birine oturdu Şükran Hanım ile. Ada da hemen yanımda oturuyordu sessizce. Haldun ve Harun Beyler de sandalyeler de oturup bekliyorlardı. Arslan da annemle gitmişti.

Büyük Patron (!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin