2. Bölüm Heykel

154K 4.6K 575
                                    

Sizleri içine çekecek harika bir multimedyamız var. Gözlerimizi kapatıp elimizdeki kahvenin mis kokusunu içimize çekelim ve yudumlarken müziğimizi açıp bölümü okuyalım. ☕️

Yorum ve eleştirileriniz baş tacım unutmayın bekliyorum. Artı fikirlerinizi isteklerinizi yazmayı unutmayın. Bu bölüm dahi istekleriniz doğrultusunda değişti. Çünkü sizin için yazıyorum 💜💙 Bölüm sizlerin #Esaret okurları. ☕️🐞

Kerem tek kaşını kaldırıp Hande'ye, onun mağrur duruşuna bakarken bilmediği bir sebeple keyfi yerine geldi. Kendini bir şey zanneden bu kıza hiçbir şey olmadığını anlatmak kadar güzel ne olabilirdi ki? Başkalarını küçümseyen biri evinde ve tam karşısında parayla iş yapmak için gelmişti. Hiç beklenmedik bir şekilde duygusuz boş bakışlarını annesine çevirdi.

"Buraya geliş sebebimi biliyorsunuz! Madem babama fizyoterapist gelecekti neden bana söylenmedi!?"

Nevra endişeyle Altan'a baktı. Kocası yine dolu gözlerini pencereye doğru çevirmişti ve bu hiç iyiye alamet değildi. Kerem şimdi ortalığı yakıp kavuracak taş üstünde taş bırakmayacaktı! Titreyen göz bebeklerine eş titreyen sesine hakim olmaya çalışıp Hande'ye gülümsemeye çalıştı.

"Oğlum sana söyleyecektik sen dinlemedin. Hem Hande-"

"Benim dinlememem sizin söylememenizi gerektirmez. Eğer isteseydiniz bir şekilde söylerdiniz ama her zamanki gibi yine işinize gelmedi."

Ortam buz gibi olurken Nevra kaçamak gözlerle Hande'ye baktı. Bunlar evine ilk kez gelen birinin yanında konuşulacak sözler değildi! Kerem yine her zamanki yaptığını yapıyordu! Zoraki gülümseyip ortamı yumuşatmak adına bir şeyler yapması lazımdı hem de hemen!

"Kerem lütfen. Misafirimizin yanında değil sonra konuşalım. Sandığın gibi değil."

Kerem laubali bir bakış atıp alaylı bir şekilde gülümsedi. Hem annesine hem bir şey anlamaya çalışan Hande'ye.

"Ne sandığım gibi değil? Babamın hastalığı geçici değil kalıcı ve siz buna rağmen fizyoterapist getiriyorsunuz. Cidden sandığım gibi değilmiş!"

Kerem'in gürleyen sesi ortamı daha da soğuturken Hande arada kalmanın verdiği huzursuzlukla Nevra'nın konuşmasına fırsat vermedi.

"Ben karışmak istemem ama-"

"O zaman karışma!"

Altan duyduğu son sözle başını çevirip Kerem'e baktı. Nevra sendeleyip koltuktan tutarken Hande ağzı açık gözlerini kırpmadan Kerem'e baktı. Bu adam normal değildi!

Kapının açılması, içeri giren kişi ve Hande'nin mağrur gülümsemesi aynı anda oldu.

"Dakik biriyim ama ilk kez 12 dakika geciktim özür dilerim."

Kerem aynı bakışlarını gelen kişiye odaklarken adam çoktan gelip Kerem'e elini uzatmıştı.

"Merhabalar. Ben Adnan Saygın. Fizyoterapistim. Kerem bey değil mi? Sizi daha önce görmüştüm."

Kerem ne olduğunu anlamadan elini uzatıp sıkarken olanları anlamaya çalışıyordu. Hande gelen adamla tokalaşırken bir an Kerem'le göz göze geldi.

Hande'nin bakışlarıyla Kerem'in sinirleri zıplarken annesinin gözlerini kendinden kaçırmasına bir anlam veremiyordu! Bu adam fizyoterapistse bu saygısız kız kimdi? O da bir tarafa bu kızın konaklarında ne işi vardı!?

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin