SAFİR 9. BÖLÜM | Zehir

22.9K 1.7K 396
                                    

GELECEK  BÖLÜM DEHŞETÜL VAHŞET BENDEN SÖYLEMESİİİ

Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr

Lacivertin ellerinin kaskatı kesilip Sofia'dan uzaklaştığını hissetsem de, göz pınarlarımı aşmasına izin vermediğim gözyaşlarım, görüş açımın önüne kocaman bir perde indirmiş, şuursuz gölgelerden fazlasını göstermiyordu.

Düşünmedim. Arkamı dönüp giderken, Sofia'nın peşimden uyanarak neler olduğunu sormasını, ya da Lacivert'in yalın ayak peşimden koşuyor olduğunu düşünmedim.

Garajdaki aracımı alıp, Mike'ın son teknoloji modifiye arabalarına çarparak çıkışa bulmaya çalışmayı dert etmedim. Tek istediğim bu lanetten, Lacivert'in beni acımasızca lanetlediği bu aşkın acısından uzaklaşmaktı.

Arabamı son gaz sürmeye devam ederken avantaj bendeydi çünkü Mike'ın garajı çıkışa daha yakındı. Yola çıktığımda sık aldığım nefesler ve boğazıma oturan yumru o kadar yoğundu ki, doğru nefes aldığımdan bile emin değildim.

"Aptal!" diye bağırdım kendime. "APTAL! APTAL!" Ne düşünüyordum ki?  Aralarında çocukluktan bu yana oluşan bağı koparabileceğimi mi? Sırf James beni kurtardı, benimle ilgilendi, beni öptü diye bana delicesine aşık olacağını mı? Tam bir ahmaktım.

Ama sonra Riyad'daki gecemiz aklıma geldi. Bana ebediyen yanımda olma fırsatını sunmuştu. Bir şekilde bağlı kalmayı. Aile olmayı. Gözyaşlarım yüzümden süzülürken öfke bedenimi esir aldı. Bana ihanet etmişti. Aramızdaki kutsallığa ihanet etmişti.

Nereye gideceğimi çok iyi biliyordum. Lacivert'in bana dokunamayacağı tek yere gidecektim.

Rehberimden numarasını bularak, sinirden uyuşan ellerimle ekrana dokundum. İkinci çalışta açan karşı taraftan şaşkın bir dönüş geldi.

"Beren?"

"Beni alır mısın? Kendimi hiç iyi hissetmiyorum." dedim cılız sesimle.

Bir anlık sessizlikten sonra,

"Neredesin?" diye sordu.

Yanıma ne zaman varabileceğini düşünerek tahmini bir lokasyon söyledim.

Tek sorun Lacivert beni yakalayamadan oraya varabilmekti.

Saniyeler sonra dikiz aynamdan seçebildiğim simsiyah araba, endişemi haklı çıkarmıştı ama tek düşündüğüm kaçmak olduğu için, hiç düşünmeden gaza daha çok yüklendim. Lacivert yaklaşık 400 metre arkamdan takip ediyordu ve hızla yaklaşıyordu.

Hız konusunda benden çok daha yetenekli olduğu aşikar olsa da, onunla yarışacak kadar cüretkar hissediyordum.  Aramızdaki mesafe azaldıkça sık sık selektör yapıyordu ama aldırış etmedim. Siyah arabası benimkinin yanında hizalandığında, hızlarımız aynıydı. Mahzene giden yolun büyük bir kısmı ıssız olduğu için bu kadar seri ilerleyebiliyorduk ancak ana yola girdiğimizde bu kadar cesaretli olabilir miydim bilmiyordum.

Tam bir kaosun içindeydim. Telefonum korkunç bir uyarı gibi durmaksızın çalıyor, Lacivert selektör eşliğinde arabamın etrafında dolanıyor ama hızımı hiç bir şekilde yavaşlatmadığım için beni panikletmeden durdurmaya çalışıyordu.

Sorun şu ki, korkuyordum. Lacivert'in bana zarar vermesinden değil, kendimden korkuyordum. Çünkü içimde oluşan bu derin kesik, artık kaybedecek çok da bir şeyim yok gibi hissettiriyordu.

Lacivert inatla beni durdurmak için elinden geleni yapıyordu. Karşısında başkası olsa bu kadar merhametli olmayacağına emin olsam da, kendimi pek de farklı görmüyordum artık.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin