31.10.2011
12.47amÇatı katında yerimi alıp yemeğimi yiyorum. Burayı seviyorum. Herkesi görebildiğim ama kimsenin beni göremediği bir yer. Sandvicimden koca bir ısırık alırken kapı gıcırtısı duyuyorum. Arkamı döndüğümde seni görüyorum.
Başını eğiyorsun. Benden saklamaya çalıştığın gözyaşlarını elinin tersi ile silip yanıma geliyorsun.
"Sana katılmamda bir sorun olmaz değil mi?" Diye soruyorsun.
Büyülenmiş bir şekilde kafamı salladığında gözlerini ufka çeviriyorsun. Zor bela hakim olduğum gözlerimi bende ufka çeviriyorum.
Yalnız kalmak için geldiğin bu yerde
yalnızlığımızı paylaşıyoruz.Rüzgar her estiğinde senin kokunu geliyor. Bir hayal gibisin, Tae.
Gerçek olmayacak kadar güzel ama gerçeksin.Uzun bir sessizliğin ardından tekrar boğuk sesini duyuyorum.
"Nefesinin sana hiç yetmediği oluyor mu?"
Cevap vermiyorum, veremiyorum. Sessizliğin hükmettiği sırada yine maskeni takıyorsun.
Gülümsüyorsun.
Herşeyin yolundaymış gibi gösteren gülümsemenle bana da yalan söylüyorsun. Sadece "şakaydı" diyorsun.
Değildi biliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if you || kth. ✓
Fanfiction"Eğer sen..." dedi ve bir süre gözlerimin içine baktı. "Beni beklemeseydin ben bu koca şehirde kaybolacaktım." Yüzümüz giderek birbirine yaklaşırken nefeslerimiz birbirine karışıyordu. "Eğer sen," dedim bu sefer. "Yanıma gelmeseydin, yıldızlara olan...