5. Bölüm Bedel

91.4K 3.6K 438
                                    

Gerilim dolu bir geçiş bölümü daha sizlerle. Olayları açık yazmadım. Beni tanıyorsunuz. Sindirerek yazmaya çalışacağım.

Bugün doğumgünü olan çok sevgili arkadaşım Elif Eser'e gidiyor bu bölüm. Benden naçizane küçücük bir hediye. İthaf yine olacak ama doğumgünün olduğu için canım bu bölüm sana gelsin. Keyifli okumalar.. ❤️🍀🐞💜💚 İyi ki doğdun

Kahvelerimiz hazır mı☕️hadi o zaman. Gerilim dolu müziğimizi açıp onunla birlikte gerilim dolu bölümümüzü okuyalım. İyi okumalar ☕️💜🐞

Altan Karahan kapının kilidini açıp tekerlekli sandalyesini pencerenin yanına getirdi. Gözleri uçsuz bucaksız toprağı izliyor gibi görünüyordu ama değildi. Gözleri yıllar önce yaşanan o geceyi izliyordu. Geçmişten bağı olan iki aile... Geçmişten bağları kötü olan iki aile ve o iki ailenin reislerinin yaşadıkları! Atılan imza ve tarih bugün...

Bu olayda kim suçluydu? Demir? Hande? Kerem? Nevra? Kendisi? Karmakarışık karanlık bir geçmiş... Karmakarışık karanlık geçmişin karanlığını daha da karartan yakın geçmiş... Şimdi o iki geçmişe zift çeken tarih bugün! 01/10/2016!

Katrandan daha katran, siyahtan daha siyah, karanlıktan daha karanlık... Peki tüm bunlar ne içindi? O karanlığı aydınlatmak? Tabii ki değildi! O zaman öyle görünmüştü ama atılan o imzayla gelecek tarih yani bugün güneşin sönüp hayatın yok olduğu gündü. Bugün... 01 Ekim 2016... Kendi açısından iyi görünüyor ama değildi! Kerem açısından iyi görünüyordu ama değildi! Demir açısından iyi görünüyordu ama değildi! Nevra açısından iyi görünüyordu ama değildi!

Diğerleri... Hande ve annesi Handan... İşte onların açısından bakmak dahi istemiyordu çünkü olayı bilmeyen iki kişi... Kerem? Kerem'in de haberi yoktu ama onun zaten açısı yoktu! Çok az hissettiği kolunu sağlam eliyle yokladı. Gözleri dolarken baktığı yerde bu haline sebep olan olayı düşündü. Bu halde olmasını hak etmiş miydi?

Kapının açıldığını duymadan derin düşünceler içinde boğulurken omzuna dokunan ele başını çevirdi. Hayat arkadaşı, sırdaşı, karısı, sevdiği kadına dolu gözlerle gülümsedi. İlk gördüğü günkü gibi sevgiyle bakıyordu. Gülümsedi. O konuşurken sağlam eliyle elini tuttu.

"Ne yapacağız?"

Başka söze ne hacetti? Ne yapacağız? Günün anlam ve önemine uygun iki kelime.

"Ne yapacağız?!"

Kerem faktöründen dolayı korkuyla söylenilen söz... Derin bir nefes aldı. Düşündü. Kendine her zaman gülümseyen karısına gülümsedi, elini sıktı...

"Çok uzun sürdü diyordum ama sürmemiş. O gün geldi çattı. Bazılarını sadece ikimizin, bazılarını sadece üçümüzün, bazılarını sadece çoğu kişinin bildiği ama sakladığı olaylar aklıma geldi. Ben uzatmayacağım. Direkt olaya müdahil olacağım. Demir İnanoğlu ile görüştüm. O karşımda konuşurken neden kalbim sızlamadı? Neden vazgeçmedim, düşündüm. Sonra buldum. O üçümüzün bildiği olay. O yüzden her şey direkt olacak. Olmalı! Yıllardır böyle yaşamaktan bıktım! Tükendim Nevra! Senin korkunun sebebi 9 ay karnında taşıdığın oğlumuz ama korkmuyorum. İşler buraya kadar gelmişken dönmem! İçim sızlamaz!"

Altan'ın dolu gözleri Nevra'yla buluştuğunda aynı acıyı gördü. Karısı aynen kendisi gibi bakıyordu... İyi günde kötü günde sözünün, yaşanılan kötü gününde yanında olan karısının üzülmesine içi dayanmazdı! Kendini toparlayıp elini sıktı.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin