6. Bölüm Ölüm Sessizliği Senfonisi

72.4K 3.3K 471
                                    

Bu bölümü yazarken böyle olayları yaşayan kızların yerine kendimi koymaya çalıştım. İnanın dayanamadım. Toplumumuzun kanayan yarası kadını 2. sıraya değil, sıraya bile koymamak. Ben yaşanılan olaylardan yola çıkarak böyle bir hikaye yazıyorum. Cennet bile annelerin ayağı altındayken kadınları takmayan zihniyete yazıklar olsun! Umarım sesimiz duyulur ve güzel bir gelecek tüm insanlığın olur.

Hüzünlü bir bölüm. Yazarken bana çok ağır geldi. Bakalım sizlerin hisleri ne olacak? Gerçekten merak ediyorum.

Bölümümüz gibi duygusal bir multimedya ve şiddetle tavsiye ediyorum. Şimdiden okuyan gözlerinize sağlık. Kahveler elimizde. Yapmayan varsa hemen yapıp gelsin lütfen☺️ Kahve multimedya ve #esaret. Buyrun efenim bölüm sizlerin💜🌷🐞☕️

Ailesinden cevap beklemeden, kapıyı konağı yıkarcasına çarpıp, hızla aşağı inen Kerem ne yapacağını bilemez şekilde kaldı. İçindeki öfke ne yapsa geçmezdi! İçindeki öfke gittikçe büyüyor ve ne yapacağını bilemiyordu. Eli belinde sağa sola gidip geldikten sonra kararını verip seslendi.

"İzzet!"

Başı önünde koşarak gelen kişi Kerem'in hemen yanında durdu.

"Buyrun beyim?"

"Bana hemen Şah'ı hazırla!"

İzzet koşarak giderken Kerem gözlerini kısıp huzursuz bir şekilde etrafına baktı. Arabasına bakıp kararını değiştirdi ve hızla yürümeye başladı. Arabasına atlayıp tozu dumana katarak sürmeye başladı. Bir yandan gaza basıyor bir yandan  hırsını yumruk attığı direksiyondan alıyordu.

Dejavu...

İstanbul dan gelmeden önce de böyle olmuştu. Bir günde tüm hayatı alt üst olup değişmişti ve şu an yaşadığı dejavudan başka bir şey değildi! Şimdi de öğrendiği olaylar ve hâlâ kabullenemediği hayatının, hiç kabullenemeyeceği bir dönüm noktasını yaşıyordu. İçinde kopan kasırga tüm vücudunu alt üst ederken yüzüne vuran, sadece öfkeyle kavrulmuş bir ifadeydi.

Düşünceleri gitti geldi ama o çaresizlik ekseninden çıkamayıp daha da gömüldü, battı... Âni bir fren ve hızla arabadan çıkıp gittiği ev. Kapıya hızla vururken aynı zamanda zile basıyordu. Kapı açıldı ve içerideki kişinin bir şey söylemesine fırsat kalmadan içeri girip kapıyı örttü. Hiçbir şey söylemeden kadının karşısına geçti. Öfkeli, soğuk bir ifade ve nefes nefese kalmış bir beden. Karşısında istekle kendine bakan genç bir kadın.

"Uzun zamandır yoktun."

"Buraya konuşmaya ya da sana hesap vermeye gelmedim! Ne için geldiğimi biliyorsun!

Kadının şaşkınlığı, şuh bakışları arasında kaybolurken Kerem'e yaklaşıp boynuna bir öpücük bıraktı. Konuşurken sesi baştan çıkarıcıydı.

"Yatağa gidemeyecek kadar sabırsız görüyorum seni. Sen hep böyle ol ben seni rahatlatırım."

***

Kerem aynanın karşısında üzerini düzelttikten sonra yatakta uyuyan kadının yanına geldi. Cüzdanından çıkardığı parayı komodinin üzerine koyarken kadının yarı açık gözleriyle buluştu soğuk bakışları.

"Para istemiyorum."

Kerem umarsız bir ifadeyle bakıp odadan çıkarken son sözünü söyledi.

"Biliyorum ama fazlasıyla hak ettin!"

***

Karahan konağı karanlık zaferin suskunluğunu yaşarken İnanoğlu konağından yükselen feryat yürekleri yakıyordu. Handan dizlerinin dermanı bitince yere diz çökerek saçlarını tutup ileri geri gitmeye başladı. Bu duydukları doğru olamazdı. Olamazdı çünkü olmaması lazımdı! Beynindeki düşünce kasırgası tüm bedenini, ruhunu alt üst ederken gözlerinden yağmur gibi akan yaşlar dizlerine dökülüyordu.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin