10. Bölüm İntizar

76.9K 3.1K 274
                                    

Geçen bölüm yorumları için çok teşekkür ederim. Okuyan gözlerinize sağlık.

Hikayemiz daha yeni olmasına rağmen okunma ve vote oranı için de ayrıca teşekkür ediyorum. ❤️💚💜

Size upuzun bir bölüm yazdım. Bu da yorumları okuduğumu sizlerin serzenişini göz ardı etmediğimi gösteriyor. Müzik için Aslı'ya teşekkür ediyorum. ❤️

Son iki bölüme girdik. Replik seçimi devam ediyor. 5 bölüm demiştim. Replik seçenleri aşk dolu bölüm ithafları bekliyor inşaallah. Şimdilik imkansız gibi görünse de beni tanıyorsunuz.

Örnek: Siyahın Öteki Yüzü

Eleştirilerinizi yorumlarınızı bekliyorum. Kahveler hazır mı? Yapmayanları bekliyorum. Yapıp gelin birlikte okuyalım. Multimedya kahve ve #esaret 10. bölüm sizlerle. Buyrun arkadaşlar. Bölüm sizlerin. İyi okumalar iyi seyirler🐞❤️☕️



Karahan konağının terasından atılan son adım... İçindeki yangının külleri gibi boşluğa atılan son adım... Ölümden sonraki hayata atılan son adım... Üzerinde yağmurdan ıslanmış bembeyaz gelinliğiyle, toz pembe hayallerini bırakmak zorunda kalan bir genç kız. Hande...

Aklı başında olan hiç kimse hayatına son vermezdi. Akıl baştan gittiği an basılan tetik ya da karanlık boşluktan kendini bırakan bir beden; adı dahi sonradan unutulan herhangi birisi. Hande...

Annesinin elini tutmak için boşluğa adımını atar atmaz arkadan beline sımsıkı sarılan kuvvetli kolları fark edemedi. Ağırlığı kaldıramayan bedeni çoktan o ağırlığa çoktan yenik düşmüştü.

Kerem son anda belinden kavradığı Hande'yi kucağına aldığında onun iki yana düşmüş kolları, kapalı gözleri, sırılsıklam olmuş bedeni ve soğuktan morarmış yüzüne baktı. Islak gelinliğiyle kollarında baygın yatan kıza bakarken yağan yağmur görmesini engelliyordu.

Donuk ifadesiz aynı zamanda anlaşılmayan bir ifadeyle bakıp Hande'yi tutarken sıktığı dişlerinin çenesinde oluşturduğu ağrıyı hissetmeden ağzını açtı. Yüzünü ıslatan sağanak halinde yağan yağmurdan dolayı ağzından nefes alırken omzuyla yüzünü silip hızla arkasını dönüp odaya gitti. Kapıyı ayağıyla örtüp yeni alınan yatağa yavaşça yatırdı. Boş ifadesiz gözlerle yatan kıza baktı. Başı yan düşmüş yüzü sapsarı ve baygın...

Hemen aklına gelen şeyle bileğinden tutup nabzını kontrol etti. Zayıfta olsa atıyordu. Şimdi ne yapacaktı? Annesini ya da Nesrin'i çağırsa? Bugüne kadar kimseden yardım istememiş Kerem Karahan! Bu iki kişiden mi yardım isteyecekti!?

Tabii ki hayır!

Islak kıyafetlerine aldırmadan yatağa oturup Hande'nin yüzüne vurdu. Tepki gelmeyince yineledi ama yine gelmeyince kolundan tutup sarstı. Yine tepki gelmeyince hemen kalkıp üzerini değişti. Bir dakika bile sürmeyen üzerini değişme işleminden sonra tekrar yatağa gelip Hande'nin yanına oturdu.



Yardım ya da kendinin yapması? Hangisi ağır basıyordu? Birine yardım etmek ve yardım istemek ikisi de aynı yola çıkıyordu! Hiç yapmadığı bir şeyi yapmak zorundaydı. Hande'yi hemen yan çevirip gelinliğin fermuarını açmaya çalıştı yapamadı. Tekrar denedi ama daha önce uğraşıldığı için fermuar takılmıştı. Donuk bakan gözlerine öfke hakim olurken gelinliğin iki yakasından tutup yırtarak açtı.

Gelinliği Hande'nin üzerinden çıkarıp attığında ne yapacağını şaşırdı. Odasında, adından başka bir şey bilmediği kız iç çamaşırlarıyla yatıyordu. Dudaklarından küfür savrulurken hemen gidip kendi kıyafetlerini getirdi. Lanet olsun bu kızın hiçbir şeyi de yoktu! Giyecek bir çamaşırı dahi! Üzerinde gelinlikle gelmişti! Bakmamaya çalışarak çamaşırlarını hızla çıkardı. Kendi kıyafetini giydirirken oturmasını sağladı. Hande'nin başı omzuna düştüğünde bir an duraksadı. Kollarında cansız duran yardıma ihtiyacı olan ama ihtiyacı olduğunu dahi bilmeyen bir kız... Bluzu sırtından indirdikten sonra belinden tuttu. Başı arkaya düşünce yüzüne baktı kaldı. Gözlerinin altı mosmordu. Yüzü sapsarı... Hemen gözlerini kaçırıp yatırdıktan sonra yorganı açtı.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin