~33~

266 24 10
                                    

Keyifli okumalaar..

-----------------------

                  

"Rüzgar, Emir yeter artık!"

Tam anlamıyla ikisi de birer çocuk! Tam tamına kırk beş dakikadır Rüzgar, Emir'in arkasından koşup elinde ki telefonu almaya çalışıyordu. Hem de ne için? Emir ile eskiden çekildiğimiz resimlere bakıp onları Emir'in telefonundan silmek için!

Ah, şimdi delireceğim!

Kendimi Emir'in önüne atıp siper ettim ve üstümüze ilerleyen Rüzgara kızgın gözlerle baktım.

"Yeter durun artık!" Rüzgar hala Emir'in elinde ki telefona uzanmaya çalışıyordu ve ortalarında sıkışmıştım.

Emir, Rüzgar'ın aksine eğleniyordu. Kahkahası Rüzgarı daha da delirtiyordu.

Rüzgar "Üzgünüm güzelim." Dedikten sonra ellerini koltuk altımdan geçirdi ve kaldırarak beni ortalarından çıkarttı.

"Ya ama!" ayağımı yere vurdum ve "Kesin şunu!" diye şiddetli bir şekilde bağırdım. İkisi de durdu ve bana baktı.

"Sen!" Rüzgara baktım. "Yatağa!" dediğim anda Rüzgar hemen hızla yatağına giderek içine girdi.

Emir, Rüzgar'ın haline gülerken hızla ona baktım ve "Telefonu bana ver." Telefonu anında bana uzattı. Gözlerimi devirerek telefonu elinden sertçe aldım ve onu arkamda bırakarak Rüzgar'ın yatağına gittim. Ona doğru ilerlerken sırtını bana döndü.

Baş ucunda durdum ve ona seslendim. "Rüzgar?" parmak ucuna kalkıp yüzüne baktım, gözlerini yummuştu.

"Hadi ama uyumadığını biliyorum, bana dön."

Çekingen hareketlerle bana döndüğünde gülümsememek için yanağımın içini ısırdım.

"Bacağına bakmam lazım sargıya kan geçmişti."

Yorganı üstünden çektiğim gibi gözlerim şaşkınlık ve korku karışımıyla açıldı.

"Mete!" Dolabı karıştırdığını gördüm. "Efendim güzellik?"

"Rüzgar'ın dikişi açılmış!" Mete sıkıntıyla başını kaldırıp bana baktı ve elinde ki suyu içerek yanımıza geldi.

"Rahat dursaydı, o sargıyı bir daha değiştirmeyeceğim." Diyerek omuz silkti ve gitti. Gerçekten bunlardan bıkmıştım.

Rüzgar "Önemli değil böyle kalabilir." Diye mırıldandığında yüzüne bakmadım ve iç çekerek yataktan kalkıp gerekli malzemeleri almak için tuvalete gittim.

Beyaz soluk ışık yanıp sönerek tuvaleti olduğundan daha kötü gösteriyordu. Kapıyı kilitleyip aynanın karşısına geçtim. Elimi ıslak lavabonun kenarların koyup biraz dinlenmeye çalıştım. İç çekerek başımı kaldırıp aynada ki yansımama baktım.

Her zaman ki gibi gözüküyordum sadece göz altlarım biraz daha mordu. Asıl değişiklik gözlerimdeydi. Çok... Boş mu? Yoksa yorgun mu? Ne hissettiğim gözlerimden hiçbir zaman anlaşılmazdı insanlar sürekli bakışlarımdan rahatsızlık duyardı ama hiçbir zaman aynaya baktığımda kendimden rahatsız olmamıştım.

Bundan korkarak hemen dolabı açtım ve Mete'nin, Rüzgar için yeni aldığı ilaçları poşetle beraber dolaba attığını gördüm. Dolaptan direk poşeti aldım ve dolabı geri kapatma gereği duymadan tuvalet kapısını açtım.

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin