14. Bölüm Ten Acısı

73.7K 3.2K 255
                                    

Yorumlarınızı tüm yoğunluğuma rağmen okudum. Teşekkür ediyorum. Kahramanlarımızın konuşmadığı söylenmiş. Doğru. Yorumu okuyunca gb günlerine gittim. Orada dakikaları sayardık. Toplam da ortalama 5,7 dakika olurdu ya da olmazdı. Esaret yeni başladığı için kurguya göre konuşma erken. Önce karakterleri tanıyalım. Demiştim hatırlarsanız sindirerek yazacağım diye. Ama bu yorumu göz ardı etmemi gerektirmez. Madem sizler için yazıyorum sizlerin dediği olacak. Artık yavaş yavaş istediğiniz kıvam gelecek. Tekrar teşekkür ediyorum.❤️

Multimedya kahve #esaret. Buyrun efenim bölüm sizlerin☕️🐞💜

Hande telefonu komodinin üzerine koyup odaya giren Kerem'den gözlerini kaçırdı. Giray gelecekti! Giray gelirse ne yapar eder öğrenir ve soluğu Karahan konağında alırdı. Ondan sonra olacakları düşünemiyordu! Kerem'in kendine hiç bakmadan duşa girmesini kaçamak gözlerle izledi. Kerem duşa girer girmez bitmek üzere olan serumu yavaşça çekip yataktan kalktı. Pencereye değen yağmur damlalarına gözü çarparken dönen başına aldırmadan korkuyla duşun kapısına bakarak üzerini giyindi. Hırkasını alıp ağır adımlarla odadan çıktı. Telefonu alıp Seza'yı aradı. Olanları aceleyle anlattıktan sonra onun il dışında olduğunu öğrenince ne yapacağını şaşırdı. Acilen gitmesi lazımdı. Çaresiz bir şekilde yağan yağmura bakarken aklına gelen şeyle hemen merdivenleri inmeye başladı. Zaten düşünmesi aptallıktı!

Orta kata geldiğinde gördüğü ilk yardımcıya Nesrin'i sordu.Gösterilen odaya adımlarını hızlandırıp giderken kalbi deli gibi çarpıyordu. Kapıyı vurup içeri girdiğinde Nesrin gazete okuyordu. Başını kaldırıp gelen kişiyi görünce yüzündeki gülümseme Hande'nin rahatlamasına yol açtı. Nasıl söyleyeceğini düşünürken Nesrin'in konuşmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı.

"Her zaman yanındayım demiştim. O yüzden rahat ol. Seni yatağından kaldırıp benim yanıma getiren her ne ise çok önemli olmalı."

Hande söyleyeceklerini Nesrin'in toparlamasıyla rahatlarken yine de açık bir şekilde konuşup olanları anlatmak ve vakit kaybetmek istemiyordu.

"Nesrin ben annemi çok özledim. Beni evime götürür müsün?"

Nesrin'in gülümsemesi solarken bakışlarını kaçırıp duvarda asılı olan resme baktı. Dolu gözlerini kırpmadan bakarken Hande de dönüp resme baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Nesrin'in gözlerini resimden ayırmadan durgun bir tonla konuşmasıyla ona döndü.

"Bana senin için yapamayacağım tek şeyi söyledin."

Nesrin susup buruk bir acıyla resme bakarken daldı gitti. Hande duvardaki resme tekrar baktı. Nesrin'in lise mezuniyeti ve yanında iki kişi vardı. Kuvvetle ihtimal anne ve babasıydı. Anne ve babası? Nesrin'le ailesini konuşacak kadar yakın olmamışlardı. Kendini götürmek, resim ve Nesrin... Sessizce beklerken Nesrin'in yaş akan gözleriyle buluştu anlamayan bakışları.

"Üzgünüm. Bırakamam. Açıklamak isterdim ama hazır değilim. Çünkü bir kişi hariç kimseye anlatmadım. Ben araba kullanmayı bilmiyorum. Anlatabileceğim sadece bu kadar."

Hande üzgün gözlerle Nesrin'e bakarken hiçbir şey anlamıyordu. Anlatmak istemiyorsa vardı bir sebebi. Çünkü kısacık bir zamanda onun nasıl biri olduğunu çözmüştü. Ne yapacağını düşünürken Nesrin'in konuşmasıyla dikkati dağıldı.

"Şoföre söyleyelim. Seni bıraksın istediğin zaman da alsın."

Hande panik yaparken saatine baktı. Şoför annesine bıraksa annesini gördüğü an her şeyi unuturdu. O zaman yapacağı tek şey vardı.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin