45. Bölüm

14.6K 747 322
                                    

Evet, şu anda eminim! Şu dev gibi korumanın engellediği çiroz kişi bizim Kai! Süper! Ayağıyla buralara gelmesi yetmiyormuş gibi bir de adamları aşmaya çalışıyor ya, lütfen sana bir şey olmasın!

Bizimkiler korumalarla boğuşurken bana doğru eğilmiş olan Woo Bin dik durdu ve korumalarına kaş göz yaptı, onlar da çocukların geçmesine izin verdiler. Topallayarak yanıma gelen Kai elimi tutup beni ayağa kaldırdı ve çekiştirmeye başladı.

Woo Bin'le yeniden kavga edecekler diye ödüm koptu. Ama neyse ki onunla hiçbir diyaloga girmedi, Woo Bin ve adamları da yoluna devam etti.

O beni çekiştirdiği sırada ben de sanki çok önemliymiş gibi bunların biletleri olmadığı halde Chanyeol'le nasıl çıkış kapısına kadar geldiğini düşündüm.

Güvenlik görevlilerinden birinin yanımıza gelip:

"Jongin koltuk değneklerin!" diyerek Kai'ye elindeki değnekleri uzatmasıyla üyelerin görevlileri tanıdıklarını ve buraya izin alarak girdiklerini anladım.

Kai adama yaklaşıp eliyle uzakta bir yeri göstererek: "Jin hyung" dedi.

Adam da başıyla onayladı. Kai hala elimi tuttuğu için o yürümeye başlayınca ben de yürüdüm. Chanyeol adamın elinden değnekleri aldı ve peşimizden gelmeye başladı.

"Kai dur lütfen yürüme daha fazla!" dedim ama dinlemedi.

"Kai lütfen oturalım, ayağını yorma!" dedim yine dinlemedi. Elimi daha da sıkı tutup yürümeye devam etti.

"Kai bari koltuk değneğini kullan, zorlama kendini!" dedim yine dinlemedi. Peşimizden gelen Chanyeol'e dönüp baktım:

"Chan-a bir şey söyle, daha fazla yürümesin." dedim ve gözlerim dolmuştu, sargılı ayağına baskı uygulamadan yürümeye çalışınca topallıyordu ve eminim canı çok yanıyordu.

Birkaç dakikalık bir çekiştirmeden sonra bir odanın önüne geldik. Kapıda sanki "personel harici girilm-" yazıyordu ama ben daha okuyamadan Kai beni çekerek kapıyı açıp odaya girdi. Chanyeol'ün girmesini beklemeden kapıyı kapatınca:

"Chany-" diyemeden bana sımsıkı sarıldı.

"Jongin-a!"

"İyi misin?" dedi ağlamaklı bir sesle.

"Ben iyiyim, bir şey olmadı merak etme."

"Sana zarar verecek diye ödüm koptu!"

Sesi o kadar endişeli geliyordu ki ben bile kendime bir şey oldu sanacaktım. Onu sakinleştirmek için sırtını sıvazladım:

"Hey sakin ol, konuştu durdu sadece, gitti zaten görmedin mi?"

Boynuma doladığı kollarını ayırıp omuzlarıma koydu:

"En büyük korkum sana bulaşmasıydı ve o da başıma geldi."

"Ya neden bu kadar korkuyorsun, ne yapacak sanki?"

"O çok tehlikeli biri Kübra. Onun varlığına bile tahammül edemiyorken gelip sana bulaşması..."

Endişeli olduğu her halinden belli, onu rahatlatmak için bir şeyler demem gerekiyor:

"Korkmasana, bana niye bulaşsın ben kimim ki?"

Hiç tereddüt etmeden:

"Benim sevgilimsin!" dedi.

Ben bunu kendime hiç söylememiştim ama hakikaten ben Kai'nin kız arkadaşıydım, az önce onun ağzından vurgulu bir şekilde duyunca çok tuhaf hissettim ama bu sanırım mutluluktu ve o anki gerginliği unutup gülümsedim.

EXO'nun Asistanı ✔Onde histórias criam vida. Descubra agora