21. Bölüm Çığlık Çığlığa Sessizlik

63.2K 3.1K 368
                                    

Bu bölüm Kerem'in hislerini çok az olsa da okuyacağız. Yavaş yavaş Kerem'e geçiyoruz. Sizlerin çok istediği.

Multimedya harika oldu. Kahveler hazır. Buyrun bölüme. Keyifli okumalar arkadaşlar.☕️🐞💜


Hande hiç sesini çıkarmadan otururken aynı zamanda loş ışıkta terasa  yansıyan gölgeden gözlerini ayırmıyordu. Gölge kayboldu ve gerçek silüet tam karşısında belirince başını yavaşça kaldırdı. Bu adamın gölgesinden dahi korkulursa kendisini hiç düşünemiyordu! Işığın önünde durunca karanlıkta kalan yüzüne baktı. Hiç sesini çıkarmadan konuşmanın devamını bekliyordu.

Ellerini cebine koyan adamın konuşmak için hazırlık yaptığını ama konuşmak istemediğini ta kalbinden hissediyordu.

"Sen ve ben. Bizim konuşacak bir şeyimiz olmaz. Sen konuşacaksın ben dinleyeceğim ve dinliyorum."

Hande konuştuktan sonra sesini çıkarmadan karşısındaki adama baktı. Hiç tepkisiz kıpırdamadan öyle duruyordu. Ortamda duyulan tek ses soğuk esintinin çıkardığı sesti; gecenin bir yarısı gerçekten de ıssız ve korkutucuydu. Yüzünü göremediği adama bakarken vakit geçmek bilmiyordu. Sanki bir ömür böyle kalacak korkusu kapladı her yanını. Ta ki konuşana kadar.

"Biz diye bir şey olmaz. Doğru söylüyorsun ama konuşmak zorundayım."

Kerem ağır adımlarla gelip sandalyeyi çekti ve oturdu. Başını çevirip göremediği ıssız topraklara baktı. Dışarıdan görülen sanki düşünüyordu ama Hande'ye göre  sabrını sınıyor gibiydi. Zaten geçmek bilmeyen bir vakit vardı ve sanki o adam bunu biliyormuşta inadına susuyor gibiydi. Aldığı derin nefes konuşmaya karar verdiğini gösteriyordu. Başını çevirmeden aynı yere bakarak havadan daha soğuk sesi duyulunca Hande şalını sıktığı elinin acımasıyla ellerini gevşetti.

"Çok düşündüm ama bu konuşma olmak zorunda. Bugün İngiltere'deki şirketimin ortakları geldi. Sadece bizim bildiğimizi sandığımız saçma evlilik olayını duymuşlar. Lanet olası insanların dili durmuyor! Yarın Hilton'da davet var. Onlar tertiplediği için bir şey diyemedim. Yok desem geleceklerini günler öncesinden biliyordum."

Sessizlik...

O adamın konuşmasının bitmesiyle duyulan sessizlik...Hande konuşulanları kafasında toparlamaya çalışırken tuttuğu nefesini bıraktı. O adam ilk kez iki arada kalmış gibiydi ama sertliğinden hiç ödün vermiyordu. Ses tonu emrivaki halini hiç bozmuyordu.

"Yarın akşam o davete geleceksin."

Hande'nin duyduklarıyla omuzları düşerken dili tutulmuş gibi bakıyordu. Geleceksin? Hiç yanılmadığı söz!

"Gelmiyorum!"

Sözü sessizliğin derinlerine savrulurken karşısındaki adam nihayet tepki verip başını çevirdi. İkisi de birbirlerinin yüzlerine bakıyorlardı. Sessizlik asıl şimdi korkutucu ve ıssızdı.


"Gelir misin diye sormadım. Geleceksin dedim."

"Soru sormadığını biliyorum. Geleceksin dedin gelmiyorum dedim."

Sessizlik... Çığlık çığlığa sessizlik ortamı kasıp kavururken iki kişi gözlerini kırpmadan birbirlerine bakmaya devam ediyorlardı. Uzaklardan çakan şimşek ortamı aydınlatırken görünen yüzlerdeki ifadelerde meydan okuma vardı. Kısasa kısas! Sen, sen isen, ben de benim!



"Sen bilirsin!"


"Aynen ben bilirim!"

Kerem ayağa kalkıp Hande'nin yanına yaklaştı. Onun meydan okuyan gözlerinin arkasındaki korku fark edilmeyecek gibi değildi. Ellerini cebine koydu. Sesli bir nefes alıp bırakırken çıkan sesi keskinliğinden bir şey kaybetmemişti.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin