3

12.8K 1K 651
                                    


 Bana yine o bakışı atıyordu; kararlı, gözlerimde delik açacak cinsten... Direnmek isterdim ancak çok fazla düşünmem gereken şey vardı ve bir korkak gibi gözlerimi kaçırdım. Ama bakışları hala üzerimdeydi, hissedebiliyordum. Yutkunma sesimin bir kilometre öteden duyulduğuna emindim. Sonraki 10 dakika boyunca tahtadaki üçgenlere odaklanmaya çalıştım ama her baktığımda görebildiğim tek şey o delici bakışlardı.


***


 "Hey, sapık! Jimin kavgaya karışmış!"

Dami'nin söyledikleriyle baş aşağı durduğum platformdan sırt üstü yere düştüm. Ancak Jimin'in kavga etmesine olan şaşkınlığım sırtımın acısına galip geldi ve çabucak toparlandım.

 "Ne?! Kiminle ediyormuş?"

Dami söylemekle söylememek arasında kalır gibi baktı yüzüme. Daha fazla bekleyemedim ve Dami'nin geldiği yöne doğru koştum. Zaten meditasyon salonundan çıktığım anda sesler yükselmişti. Adımlarımı daha da hızlandırarak ve merakla izleyen kalabalığı yararak ilerlemeye çalıştım. Nihayet kavgayı görebileceğim kadar ilerlemiştim. 

  Gördüğüm manzarayla birlikte gözlerim adeta yerinden fırlayacaktı. Tae, Jungkook ve Namjoon Yoongi'yi ayakları altına almış acımasızca vuruyorlardı. Jimin'se ağzı burnu kan içinde Taehyung'u ayırmaya çalışıyordu. Tae bir anlığına Jimin'in ellerini üstünden itebildi ve Yoongi'ye daha sert vurmaya başladı.

 "Sana söylemiştim Yoongi, bundan sonra ne bana ne de kardeşime bulaşmayacaksın. Bulaşırsan, öldürürüm seni!"

 Şaşkınlıktan buz kesen kollarım ve bacaklarımı umursamadan kalabalığı daha hızlı yarmaya başladım. Nihayet kurtulduğumda koşarak araya girdim.

 "Tae sen aklını mı kaçırdın?! Ne halt yediğini zannediyorsun? Halinize bir bak!"

 Tae beni görünce duraksasa da devam etmek istediği belliydi. Beni şaşırtarak  yere eğildi ve ensesinin yakasından tutarak Yoongi'nin suratını bana çevirdi.

 İstemsiz olarak nefesimi tuttum. Yoongi kesinlikle en kötü durumda olandı. T-shirtü yırtılmış, alnına düşen saçları kurumuş kanla kaplanmıştı. İki burun deliğinden de kan akıyordu, kaşı ve dudağı patlamıştı. Gözünde önümüzdeki hafta için kalacağı yeri belirlemiş morluğun ilk aşaması belirmişti. 

 Yoongi'yle gözlerimiz buluştu. Bu bakışını kırk yıl düşünsem çözemezdim. Zaten yüzündeki yaralar da bunu imkansızlaştırıyordu. Boştaki eliyle patlamış dudağını sildi, kanın çoğu kurumuştu ama eline gelen kan da kayda değerdi. 

 "Özür dile." dedi Tae duyduğum en sert sesiyle. Çaresizlikle geride duran Jimin, Jungkook ve Namjoon'a baktım. Üçü de karışmak istemiyor gibi duruyorlardı. İkizimin bu hali bana da öyle hissettiriyordu ama bu artık durmak zorundaydı. 

 Yoongi kesinlikle özür dilemeyecekti. Bunu biliyordum.

 Bir özür bekleyen Tae dişlerini sıkarak bakıyordu Yoongi'ye. Yoongi nefesini düzenlemeye çalışıyordu, bu sırada hepimizi şaşırtarak kıkırdadı. Bu çocuk gerçekten sorunluydu.

Tae daha fazla dayanamadı ve tüm gücüyle Yoongi'nin suratına bir yumruk daha attı. Eş zamanlı olarak boğazımdan yükselen çığlığı durduramadım. Taehyung'u t-shirtünden çekiştirerek Yoongi'den uzaklaştırdım. "Yeter Taehyung! Başına bela alacaksın!"

 Tae hala Yoongi'ye öldürücü bakışlar atıyordu. Bu sırada yanında Bay Kim'le birlikte Jimin belirdi. Bay Kim duraksamadan bize doğru ilerledi.

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin