7

11.5K 1K 520
                                    

 Saniyeler sürdüğünü düşündüğüm haftasonu bitip yerini okul günü alınca Tae ve ben isyan bayraklarımızı çektik ancak büyükannemin tek bakışıyla o bayraklar nereye gitti bilemiyorduk.

 Okula vardığımızda herkes öğlen arası açıklanacak sonuçları konuşuyordu. Bu sınavın sonucuna göre  sınıflar belli olacaktı. A sınıfı; zengin veletlerin 5 kişi okuduğu sınıf. B sınıfı; hedeflediğim ve ineklerin sınıfı. C sınıfı ve F'ye kadarki bütün sınıflar; orta derecedeki öğrencilerin olduğu sınıf. G sınıfı... Tae'in sınıfı. Evet, açıklamaya gerek yok.

 Okul bahçesinde tanıdık yüzler arasından birini gördüm ki içimde tuhaf bir his oluştu. Min Yoongi ellerini cebine sokmuş tam karşımdan olduğum tarafa doğru dalgın dalgın yürüyordu.

 Sanırım geçen gün olanlardan sonra artık arkadaştık ve birbirimize daha samimi davranabilirdik. Bu düşünceyle gülümsedim ve aramızda kısa mesafe kalınca neşeli olmaya çalışarak seslendim.

"Günaydın, Yoongi!"

 Kafama sıçayım.

 İnsanlık kime yaramış? Ben boş hayallere kapılmışken Min Yoongi suratıma boş boş bakarak yanımdan umursamazca geçti. Resmen kirayı ödemediği için kapıda kalan kiracı gibi kalmıştım. Dişlerimi olabildiğince sıktım ve arkasından boğazımı yırtacak şekilde bağırdım.

"Kalas!"

 Bir anlığına durdu, arkasına dönecek sandım ama dönmedi. Sonra hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etti. Sakin olmak için derin bir nefes aldım ve etrafımda bana deliymişim gibi bakanlara önlerine dönmeleri için tip tip baktım. 

 O sırada Dami büyük bir neşeyle yanıma geldi. "Ooo, varlığını kilometreler öteden hissettim hayatım!"

 Beklenmedik bir şekilde kocaman sarıldı, ben de ona karşılık verdim. Normalde bu kadar sırnaşık olmazdı ama Dami'den bahsediyorduk. Her şey olabilirdi. Ben de şikayetçi değildim zaten.

"Hayırdır, yine Min Yoongi mi? Nedir bu çocuğun derdi tanrı aşkına?!" dedi ağzındaki lolipopu çevirerek. Gözlerimi kapatıp bıkkınlıkla omuz silktim. 

"Gerçekten çok yoruldum. Bundan sonra bana iyi davranması için çabalamayacağım, insan bile değil o!" dedim sinirle.

Dami kıkırdadı ve beni okul girişine itekledi. "ÇABALADI." 

 Okul koridoruna girdiğimizde Dami geçici sınıfımıza geçerken ben de dolabıma ilerledim. Evdeki kitaplığa sığmadığı için çantama tıktığım testleri çıkarmaya çalıştım. Dolabı açtığımda ağzına kadar test kitabı dolu olduğunu görünce sıkıntıyla nefes verdim. Bunu başarabilirim. 

Tüm gücümle kitapları dolaba ittirdim ve yaklaşık 2 koca dakika sonunda başardım. Tam rahatlamıştım ve gülümsüyordum ki köşeden bağımsızlığını ilan edip kafama çarparak yere düşen test her şeyi mahvetti. Acı içinde başımı ovdum. O sırada bir el yerdeki kitaba uzandı. Elin sahibi ayağa kalkıp aynı hizaya geldiğimizde elim başımın üstünde dondum kaldım. Min Yoongi çok soğukkanlı bir şekilde omzumun üstünden uzandı ve kitabı hiç zorlanmadan bir yapbozun parçasıymış gibi dolaba soktu ve beni kenara çekerek dolabın kapağını kapattı. Bunlar sadece birkaç saniye içinde olmuştu ama bana her şey ağır çekim gibi geliyordu. Hafifçe burnunu çekti ve gözlerime baktı. Yüzüne baktığım için yakalanmış gibi hissettim ve gözlerimi kaçıracak gibi oldum ama Yoongi gözlerini gözlerime sabitlemişti. O an sol elinde tuttuğu şeyi gördüm.

 Min Yoongi elime bir kahve tutuşturdu. Ben şaşkın şaşkın bir kahveye bir yüzüne bakarken o gözlerini yüzümden ayırmıyordu.

"Günaydın, Eun Ji." dedi ve neredeyse gülümseyerek yanımdan ayrıldı. Kalakalmıştım. Kabul etmeliyim, bayağı kalakalmıştım. Çünkü o Min Yoongi'ydi.

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin