Sedu 13. Bölüm

2.3K 149 77
                                    

Herkesee yeniden merhaba, uçan kuşlara, açan çiçeklere, gülümseyen güneşe de merhaba (: İlkokulda yaptığımız bir tiyatroda böyle bir repliğim vardı, bende sizi bununla karşılamak istedim (: Yeni bölüme hoş geldiniz, okumaya başlamadan önce yeni kapağımız hakkındaki fikirlerinizi merak ediyorum (: Ve yeni kapak için de Aleresila yani Berin'e teşekkür ederim (: Ayrıca aysenur_aslan97 da tatlış bir kapak yapmış bizim için onu da multimedyaya ekledim ve şimdi sizi bölüme alabiliriz, iyi okumalaaaar: ))) ^.^

"Nee!?"

Selim sinirli bir şekilde kendi kendine mırıldanırken ben hala olayı idrak edememiş, elimdeki telefona bakıyordum. Cemre nasıl olur da bana haber vermezdi aklım almıyordu. Bana sürpriz yapmak istemişti bunun için onu suçlayamazdım ama sonuçta bir iş üzerinde olduğumu biliyordu. Ki böyle bir durumda yanıma gelmeye kalkması pek Cemre'ye göre değildi doğrusu. Hepsini geçtim de şimdi ne yapacaktım ben? Bir başına oralarda ne yapacaktı Cemre? Ya ona yeni bir yalan uydurup tekrar Türkiye'ye dönmesini sağlayacaktım yada her şeyi bir bir anlatacaktım.

Ben kafamın içindeki sesleri susturmaya çalışırken Selim hala kendi kendine konuşuyordu. Johnson kafasında bir şeyler planlamaya çalışıyordu bu yüzden hala suskunluğunu koruyordu. Yiğit ise elindeki kahve fincanıyla beraber mutfağa gitmişti. Bense kafamda onlarca sesle birlikte sol yanımdaki ahşap tabureye oturdum.

"Bir fikri olan var mı?" Soruyu soran Johnson olmuştu.

"Anlayamıyorum... Neden böyle bir şey yapılır ki? Tamam yakın arkadaşsınız, kardeşsiniz oraya lafım yok ama nasıl böyle düşüncesiz hareket edebilir? Tabi yaa şimdi hatırladım, arkadaşın sarışındı."

"Ne alâkası var Selim? Sarışın diye küçümsediğin kız çoğu kimsenin gecesini gündüzüne katarak çalıştığı bir bölüme dereceyle girdi. Tamam biraz düşüncesizce davranmış olabilir ama arkadaşım hakkında bu şekilde konuşamazsın."

Selim'in söyledikleri karşısında sinirlenmiş ve çenemi tutamamıştım. Selim'in düşüncelerinde söyledikleri için üzgün olduğunu duyunca ben de söylediğim sözler için pişman olmuştum. Tam ben özür dileyecekken Johnson, "Çocuklar şu an bunu tartışmak anlamsız, acilen bir şeyler yapmamız lazım." dedi. Evet bir şeyler yapılması gerekti ama ne? Üstelik zamanımız da yoktu, Cemre şu an havaalanında bizim gelmemizi bekliyordu.

Ben başımı önüme eğmiş ne yapsak diye düşünürken bay okyanus mavisinin parfümünü duyup başımı kaldırdım. Elindeki bardağı bırakıp yeniden bahçeye çıkmıştı. Gözünün içine baktığım an konuşmaya başladı: "Ona her şeyi anlatacağız."

Söylediği şey Cemre'yi tehlikeye atmak demekti. En başındayken beni bu yüzden uyarmamış mıydı? Peki ya şimdi ne değişmişti? Tüm bu kafamdakileri sormak için cümleleri zihnimde bir sıraya dizerken Selim konuştu: "Emin misin Yiğit? Kız öğrenirse hayatı tehlikeye girer, bunu istemeyiz. " Selim bunları söylerken aklından, Cemre'nin öğrenirse dilini tutamayacağı ve başını belaya sokacağını geçiriyordu.

"Selim haklı Yiğit, kız oradayken güvende olamaz." Johnson'da Selim'i desteklemişti. Bense bu konuşmayı dışardan izlemeyi tercih etmiştim. Başka bir yol düşünmem lazımdı, Cemre'ye ne yalan uydurabilirdim derken Yiğit'in son söylediği şey beni şaşırtmıştı: "Kız da burada kalacak."

"Cidden mi?" Kendimi tutamayıp konuşmuştum. Bu hiç aklıma gelmemişti. Sahiden bizimle kalabilir miydi Cemre?

"Evet cidden. Hem sen yalnız kalmamış olursun hem de belki arkadaşının bize yardımı dokunabilir."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Seni Duyuyorum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin