02

18.5K 1.1K 315
                                    

(Bir gün önce)

Hye Su

O sadece bir platonikti.Kendisini sevmesini bile düşünemediği ve muhteşem ötesi olduğunu bildiği birisine hoşlanmaktan daha öte duygular besliyordu.

5 yıl.

5 yıldır onun her adımını takip etmesi , ne yiyip ne içtiğini , neleri en çok yaptığını , kimlerle takıldığını , kimlerden nefret ediyor olduğunu bilmesi bunun bir kanıtıydı.Yine o günlerden birisiydi.Yine onu takip ediyor ve en çok geldiği kafeye giriyordu Hye Su.Sadece tek farkla.Onunla gelmek için ısrar eden arkadaşı Mi Cha'yı da yanında getirmişti.Aslında onu getirdiği için biraz pişmandı çünkü abartılı hareket eden ve kendini göstermeyi seven bir insandı Mi Cha.Hye Su ise onun tam tersi sessiz , sosyallikten ve gösterişten uzaktı.

Belki de bu yüzden 5 yıldır böyleydi.Eğer Mi Cha gibi olsaydı elbet onun gözünde en azından bir yeri olabilirdi.Ama şimdi onun kendisi daha önce görüp görmediğinden bile emin değildi.Ellerini birbirine sürtüp kafede onu en iyi izleyebileceği yerde oturuşunu düzenledi ve hayranlıkla izlemeye devam etti.Mi Cha ise onun gerçekten bu çirkin çocuğun neresine aşık olduğunu düşünmekle yetiniyordu.

Hye Su'ya göre o mükemmeldi.Zaten Hye Su onu sevdiği için mükemmeldi.Elbet ondan daha yakışıklısı vardı dışarıda.Ama Hye Su'nun gözünde böyle bir seçenek dahi sunulamazdı.Ellerini masanın üzerinde birleştirip gizliden gizliye izliyordu.Aslında artık bu gizli izleme işi onda biraz vicdan azabı uyandırsa da başka bir seçeneği yoktu.

"Yeter artık Hye Su.Gerçekten kornealarım eriyip yok olacaklar.Güzelliğini şu çocuğa heba ettiğini görmekten sıkıldım.Sevgilin olsa neyse , çocuk seni hiç tanımıyor bile.İnsan gidip konuşur , kendini gösterir.Böyle nereye kadar gidecek zannediyorsun?" Hye Su içten içe Mi Cha'ya hak verirken bir yanı beni tanıması zarardan başka bir şey getirmez diyordu.Mi Cha'yı duymamış gibi yaparak ona döndü ve izlemeye devam etti.Mi Cha artık sabrının son damlasına gelmiş olmalı ki Hye Su'nun kolunu kavradığı gibi ayağı kaldırdı ve Dae-ho'nun masasına sürükledi.Hye Su daha ağzını açamadan Mi Cha konuşmaya başlamıştı bile.

"Meraba Dae-Ho." Önünde ki sandalyelerden birini çekip Hye Su'yu oturttuktan sonra diğer bir sandalyeyide kendisi için çekti.

"Nasılsın?" Dae-Ho bu ani yaklaşımdan dolayı biraz şaşırmış ve iki kıza baka kalmıştı.Mi Cha'yı tanıyordu fakat yanında ki kızı daha önce hiç görmemişti.

"İyiyim Mi Cha sen?" diye gülücüklü bir gülümseme attı kıza.Mi Cha ise bu hareketine karşılık sadece gözlerini devirdi.Çünkü Dae-Ho'nun ne kadar şerefsiz bir insan olduğunu biliyor , bilmekle kalmayıp onu tanıyordu.Kim –üvey de olsa- kuzenini tanımaz ki?

"Bu benim arkadaşım Hye Su." Dae-Ho'nun sorusunu görmezden gelerek direk konuya daldı Mi Cha.Hye Su ise burada ne yaptıklarını sorguluyordu kendince.

"Tanıştığıma memnun oldum." Dae-Ho'nun gözleri Hye Su'nun yüzü hariç yer yerinde gezinirken Mi Cha kaşlarını çatıp Dae-Ho'ya sert bakışlar atmaya başladı.Hye Su ise heyecanından dilini yutmuş hiçbir şey söyleyememişti.Sadece kafa sallamak ile yetinmişti.

"Ben lavaboya gidip geleceğim." Mi Cha yerinden kalkıp – her ne kadar istemese de- onları tek bırakmak için lavaboya doğru ilerledi.Bir gözü ise hala masadaydı.Dae-Ho'ya kesinlikle güvenmiyordu.Tek istediği Hye Su'nun kalbini kıracak bir hareket yapmamasıydı.

"Ne kadar vereceğim?" Hye Su bir an ona mı söylüyor diye etrafına baktı ama ondan başka kimseyi göremedi.Dae-Ho'nun yüzünde ki alaycı sırıtış bu defa Hye Su'nun hiç hoşuna gitmemişti.

"Ne için?"

"Tek geceliğin ne kadar diye soruyorum sana.Neden anlamazlığa veriyorsun? Yoksa sen de şu utangaç gibi görünüp yatakta vahşi olanlardan mısın?" Hye Su onun ne dediğini hala kavrayamamış , şok ile beyni uyuşmuş gibi hissediyordu.Bir süre Dae-Ho'nun yüzüne öylece bakmıştı.

"Bu hoşuma gitti utangaç kız." Hye Su artık bir şeyleri kafasında yerleştirmiş ve iğrenme hissi tümüyle bedenini kaplamıştı.Aşk ile nefret arasında sadece ince bir çizgi vardı ve Dae-Ho o çizgiyi sadece 5 saniyede aşmayı başarmıştı.Hye Su yerinden hızla kalkıp önünde ki su dolu bardağı Dae-Ho'nun yüzüne serpti.

"Ne bokum saçmalıyorsun sen?!" diye bağırdığında kafe'deki gözler onlara dönmüştü.

"Ne iki saattir beni izlediğini fark etmedim mi zannediyorsun? Bırak salak ayağına yatmayı!" Hye Su'nun gözleri dolarken hiçbir şey demeden kafeden çıktı.5 yıldır uzaktan sevdiği çocuğun böyle bir şerefsiz çıkacağını nereden bilebilirdi.O an Mi Cha'nın dediklerine uymadığı için pişmanlıkla kavruldu.Ama herşey için çok geçti.Onun böyle olduğunu bilemezdi.Hye gözleri yaşlı bir şekilde sokakta hızla yürürken nereye gittiğini bilmiyordu.

Sadece kafasında ki düşüncelerden uzaklaşmak istiyordu.Cebinde titreyen telefonu onu durdurmuştu.Hıçkırığını içine atıp telefonu kimin aradığına bakmadan kulağına götürdü.

"Hye Su.Ben hiç iyi değilim." Sesi anında tanımıştı.Her gün duyduğu sesi nasıl tanımazdı ki?

Ben de iyi değilim Hoseok , hiç iyi değilim.

best friend ❆ jung hoseok✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin