39. Bölüm Kontrolsüz Nefesler

61.9K 2.9K 1.2K
                                    

Tataam💕 Selam arkadaşlar ben geldim. Hem de upuzun aşk kokan değişik bir bölüm getirdim. Bölüm bitti meleğimle konuştum. Ona biraz anlattım ne olduğunu, hem şaşırdı hem sevindi. Sonra bölümü düzeltmek için okudum ve şok oldum. Neler yazmışım dedim. Ciddili neler var bir de siz bakın bakalım. Ben aldım başımı gittim. Umarım beğenirsiniz. Umarım güzel yorumlar alırım.


Lütfen bu bölüm ayrı yorum rica ediyorum hepinizden. Hiç yorum yapmayanlar da içinde. Olayların akışı sizlerin yorumlarıyla değişecek. Gidişat size bağlı ve ben hikaye nasıl gidiyor, hisleriniz ne, tahminleriniz ne, önerileriniz ne? Bunları okumak istiyorum. Şimdiden teşekkür ediyorum.

Bu bölümümüzün Hashtag'i #mavihayaller Bu bölümde en sevdiğiniz hissettiğiniz replikleri Twitter'da bu tagle paylaşırsanız çok sevinirim. Bekliyorum ve sizleri çok seviyorum. Twitter'ı olan yoksa Face'de de olur. Bölüm altına duygularınızı yazarsanız çok ama çok sevinirim. Öpüyorum sizleri kocaman.😘😘😘

Multimedyamız "KESKİN BIÇAK" Kahveler hazır mı? Ben de yapıyorum sizlerle, hem de ters bir saatte. Ama sizler için değer. Hadi o zaman kahve müzik Esaret Kontrolsüz Nefesler sizlerle efenim. İyi okumalar 💕☕️🐞

Aslı, Meleğim ve Aşkışım. Müziği açmadan okursanız telefonunuzun ekranı kırılsın, tüm sosyal medya hesaplarınızın şifrelerinizi unutun.😎


Restoranda oturan iki kişi...

Hande sakin olan restorana bakıp tek kelime etmeyen adama baktı. Sakin sakin oturuyor adam çatlatır gibi hiçbir şey konuşmuyordu. Sabrı artık taşmak üzereydi. Ne konuştular, kumar gerçekten kılıf mı, sonuç ne oldu? Ve daha onlarca sorular, sorular. Bu kadar sabretmişti madem biraz daha sabredecekti. Esaret zincirleri birazdan kırılacak ve o sevinçle gerekirse yürüyerek bile gidecekti. O çok özlediği evine, odasına...


Sabırsız bir ifadeyle etrafına baktı. Garsonlar sipariş almaya da gelmiyorlardı. Yoğunluk dese o da yoktu. Derin bir nefesi oflayarak dışarı verirken başını çevirdiği an karşısındaki adamla göz göze geldi.

Nihayet!

Adam çatlatır gibi oturmasına son verip adam gibi göz teması kurmuştu ta ki o delici bakışlardan kendisi gözlerini kaçırana kadar. Dışarıdaki soğuk havaya zıt, yüzü ve boynu yanmaya başlamıştı. Yine aynı bakışlar üzerindeyken aptal durumuna düşmek istemiyordu. Umarsız bir edayla etrafını izlemeye başladı. Restoran, dışarıyı tamamen gösterecek şekilde camlarla kaplıydı. Masaların üzerindeki bordo krem örtüler perdelerle uyum içindeydi. Daha önce geldiğinde devasa büyüklükteki avizeyi neden görmemişti? Yoksa yeni miydi? Granit olan yerler restorandaki tüm ışıkları yansıtırken kapıların koyu ahşap rengi olması iç sıkıyordu. Hayır bir de  garsonlar aynı kıyafeti giymişlerdi. Garson dediğin serbest giyinirdi. Nerede görülmüştü aynı kıyafeti giydikleri?

Beyinsiz!

Ne beyinsizi? Aptal Hande! Kendi kendini rencide etmeye ne zaman başlamıştı? Karşısındaki konuşmayan ruhsuz adam öyle bakıyordu ki! O bakışlarla garsonların kıyafetini saçma sapan eleştirmeye başlamıştı. Elini istemsiz boynuna atıp geri çekti. Lavaboya gitse? Yok olmazdı. Yalan olduğu çok belli olurdu. Su içmeye gitse  daha iyiydi. Susamak kadar doğal ne vardı? Masadaki sulara gözü çarpınca dişlerini sıkarken bakışları o adamı buldu. Ayının istemediği ot ininin önünde biter diye bir söz vardı. Oradaki ayıyla buradaki ayı aynı değildi. Aslında aklına gelen o söz değildi. O söz başkaydı. Göz göze gelmemek için ne çabalar sarf ederken gözüne bakıyordu! İşte buydu o sözün anlamı!



ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin