-36-

118K 6.2K 1.2K
                                    

"Alice! Kendine gel!" dedim korkuyla.

Kanımı istiyordu bunu biliyordum. Ne yapacaktım? Nasıl kaçabilirdim?

Ayağa kalktım ve kaçmak için koşmaya başladım. Ama iki adım atamadan Alice'in beni itmesiyle yere yapışmıştım.

Lanet olsun! Kolum yerdeki cam parçalarına çarpmıştı. Acıyla inledim. Canım çok yanıyordu.

Koluma baktığımda kolumu kan içinde gördüm.

Daha çok kan..

Alice artık tamamen kendinde değildi. Kanıma susamıştı.

Bana yaklaşmaya başladı.

"Yardım edin!" diye bağırdım umutsuzca.

Alice hızlıca bana gelirken gözlerimi kapattım.

"Lanet olsun! N'apıyorsun sen!"

Gözlerimi açtığımda Alice yerdeydi. Nina gelmişti.

Alice ayağa kalkıp Nina'ya vurduğunda Nina geriye doğru uçmuştu. Nina hemen kalkıp benim önüme geçti.

Alice Nina'ya doğru geliyordu. Tam o sırada odadan içeri David girdi ve Alice'i tuttu.

"Kendine gel!" diye bağırdı David Alice'e. Ama Alice hâla kendinde değildi.

"Bu kadar kontrölsüz olamazsın Alice! Kendine gel!" diye tekrar bağırdı David. Ama bu sefer öyle yüksek seste bağırmıştı ki kulaklarımı kapatmak istemiştim.

Alice'in göz rengi eskiye döndü ve vampir dişleri kayboldu.

"Ben.." dedi bana bakarak. Gözlerinde korku ve şaşkınlık vardı.

"Özür dilerim." dedi ve vampir hızıyla odadan çıktı.

Mandy ve James aynı anda odaya geldi.

"Tanrım!" dedi Mandy.

"Burada neler oldu?" dedi James burnunu kapatarak. Kanımın kokusu onları da etkileyebilirdi.

"Tanrım! Sen iyi misin?" dedi Michael de gelerek.

"Jenna.. kolun." dedi Mandy. Kendilerini çok zor tuttukları belli oluyordu.

"Gidin." dedim. Burada olmaları hem onlar hem de benim için kötü olabilirdi.

"Lütfen gidin. Sadece Nina kalsın." Aralarında kana karşı en dayanıklıları Nina'ydı.

Üçü de itiraz etmeden odadan çıktı. Ama David çıkmamıştı. Oldukça üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Ayrıca onun da kendini zor tuttuğunu biliyordum.

"David sen git. Ben hallederim." dedi Nina. David de odadan çıkıp kapıyı kapattı.

Kendimi iğrenç hissediyordum. Güçsüz hissediyordum.

Nina bana sarıldığında ben de yaralı olmayan kolumla ona sarıldım. Yavaşça geri çekildi.

"Kolun.. çok kötü görünüyor." dedi Nina. Kolum tamamen kan içindeydi. O tarafa bakmamaya çalıştım.

"Bence seni hastaneye götürmeliyiz. Dikiş gerekebilir." dedi. Başımı tamam anlamında salladım.

"Ama önce biraz temizleyelim. Bir dakika." dedi ve odadan çıktı. Kolum anlatamayacağım derecede acıyordu.

Nina birkaç dakika sonra elinde ıslak bir bezle içeri girdi. Yanıma oturup bezi koluma değdirdi.

Sesli bir şekilde inledim. Çok acıtıyordu. Oysa sadece ıslaklığını sudan alan bir bezdi. Dikiş acısına nasıl dayanacaktım?

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin