Başkent Chicago

♤ 46 ♤

" Yorulduysan bırakabilirsin. Ben devam ederim."

Alnında biriken terleri koluna sildi.

" Hayır. İyiyim. Sana yardım etmek istiyorum. Sadece biraz susadım."

KyungSoo ona içecek getirmek için hareketlendiğinde Jongin onu bileğinden yakalayıp kendine çekerek dudaklarına sarıldı. KyungSoo beklenmedik öpücükle şaşırsa da karşılıksız bırakmadı. Jongin biraz daha fazlasını da aldığında ayrıldı.
Alınlarındaki terler birbirine karışırken öpücüğün heyecanı ile gülümsedi.

" Geçti susuzluğum."

KyungSoo ona kıkırtılarla gülerken eline bulaşan toprağı onun yanağına sürdü.

" Hadi ordan! Bekle, içecek bir şeyler getireyim."

Jongin bileklerinden tutup onu durdurdu.

" Gitme özlerim. "

KyungSoo eline bulaşmış toprağı onun yanaklarına iyice sürerek çırpınışları arasında ondan kurtuldu.

" Yüzün çamur oldu. İyice kara oldun."

" Ben senin aşkından yandım karardım."

" Seni seviyorum."

Jongin şaşkınlıkla ona gülümserken mırıldandı.

" Bu ne içindi şimdi?"

" Sevdiğim için. Her şeyini seviyorum."

Jongin sol kaşını kaldırarak ona güldü.

" Beni kışkırtıyorsun ve hala menekşeler duruyor."

KyungSoo parmaklarını ağzına kapatıp eve koştu. İçeceklerle döndüğünde Jongin menekşelerin yerini ekime uygun hale getirmişti. KyungSoo toprakla uğraşan adama içeceğini uzatırken söylendi.

" Sabahtan bu yana hiç dinlenmedin."

Jongin içeceğinden derince bir yudum aldı.

" Sen de öyle. Sen bahçede çalışırken ben evde yatamam."

KyungSoo Jongin'e yaklaşıp elini elinin arasına alarak su toplamış avcunda baş parmağını hafifçe gezdirdi.

" Ellerin ne hale gelmiş."

" Acımıyor."

" Akşam yatağına uzandığında belli olur acısı."

Jongin ona gülerek omzu ile omzuna hafifçe vurdu.

" Sana sarılırım geçer."

KyungSoo hala endişe ile, kızarmış ellere bakarken kaşlarını iyice çattı.

" Neyse ki yarın pazar. Dinlenirsin."

Jongin içeceğinden son bir yudum daha alıp bardağı bir kenara bıraktı. KyungSoo'nun beline kolunu sararak onu menekşelere yönlendirdi.