44. Bölüm Kasırga

50.2K 2.6K 522
                                    

Geçen bölüm Hashtag #zehir Best of

@Kartalice77

@Sirinkizcik1

Zeyneb999

İnstagram'dan

@nur_arzu154777

Çok teşekkür ediyorum. Elinize emeğinize sağlık. Takipteyim👩‍❤️‍💋‍👩

Bu haftaki Hashtag'imiz #Hesaplaşma

Twitter üzerinden esaret parodi hesabımız @SahEsaret i ya da beni etiketleyebilirsiniz. Şimdiden sonsuz teşekkürler❤️💕😘

Çok içerikli bir bölümle geldim. Siyahın Öteki Yüzü kitabımızda bir ilk yapıp dini nikah yazmıştım. Esaret hikayemizde de bir ilk olacak. Tepkileri bilemiyorum ama ben yazmaya karar verdim. Ne mi yazacağım? O diğer bölüm. İlkleri yazmak her zaman risktir. Ben riski göze aldım. Olur ya da olmaz. Denemeden bilemeyiz.

Ve multimedyada Giray var. Arkadaşlarım "Lale Giray'a Grey olsun" dediler. Yok diyemedim. Bence uydu😌


Gripin ve Böyle Kahpedir Dünya multimedyamız. Bölümle uyum içerisinde bir şarkı ve kahveleri göreyim. Kahve Esaret ve Gripin. Buyurun efenim bölüm sizlerin ❤️💕🌷

Saatler gece yarısını çoktan geçtiğinde terastaki tek odanın kapısı açıldı. Dışarıdan içeri sızan ışığın altında içeri giren kişi.

Kerem...

Kapıyı örtüp hızlı adımlarla direkt duşa girdi. Soluğu o kadar derindi ki. O kadar da hızlı. Hâlâ uyuyamayan Hande'nin duymaması mümkün değil. Duşun kapısını, içeride uyuyan olup olmaması umurunda değil gibi hızla çarpan o adam. Hande duyulmasından korkarcasına sessiz bir nefes aldı. Duşun pencereden yansıyan ışığı, ortamı loş bir şekilde aydınlatırken donuk  gözleri aynadaki yansımasını buldu.


Tahminleri doğru çıkmıştı. Hasret gideren eski sevgililer. Yılların özlemini gideren sevgililer. Esareti tamam ama bu olanlar katlanılacak gibi değildi. Ne için katlanıyordu? Ne için bunları görmek zorundaydı? Biliyordu cevabını.

Kocaman bir hiç!

Duşun kapısının açıldığını duyunca gözlerini kapattı. Sinirle açılan çekmece, kıyafetlerin hırsla çıkarılması, bornozun fırlatılmasını görmese de, duyuyor, hissediyordu. Sonra yeri titreten ayak sesleri ve...

Ve Kerem'in kendi yatağına yatması...

Gözlerini kocaman açıp nefesini tuttu. Artık, belki eki kalkmıştı. Jülide ve o adam... Kapatırken gözlerini, zorla yutkundu. Jülide'ye üstü kapalı meydan okumanın cezasıydı bu. O kız bir sarsıntıyla yıkılacak kadar güçsüz biri değildi! Kendisi gibi aciz, ezik değildi! Neden evlenmeden önce gelmemişti!? Neden!? Gelseydi bunları hiç yaşamaz o adamı hiç tanımazdı! İçeri giren soğuk havadan dolayı gözlerini açıp aynadan baktı. O adam pencereyi açmış derin nefesler alıyordu. Bir süre baktı, yorganı tamamen başına çekip gözlerini kapattı. Ne görecek ne de duyacaktı. Birden aklına gelen işini yarın hayata geçirecekti. Kimseye açıklama yapacak bir zorunluluğu da yoktu. Yeter ki uykuya dalsın, sabah olsun...


***


Yağan kara aldırmadan arabasını son hızla sürüyor aynı hızla sık sık nefes alıyordu. Sabah erkenden kimse uyanmadan kaçarcasına o kasvetli konaktan çıkmıştı. Benzin istasyonunda durup dışarı çıktı. Hızlı adımlarla içeri girip orada duran kişiyle konuştuktan sonra, kısa bir telefon görüşmesi yaptı. Geldiği hızla arabasına binerken yanındaki koltuğa koyduğu şeye baktı. Artık zamanı gelmişti! Nevşehir merkeze indiğinde gerilimli hali gittikçe artıyordu. Bir yandan arabayı kullanıyor bir yandan bir yer arıyor gibiydi. Cafe bistro yazan yeri görünce arabasını park edip çıktı. Kahvaltısını sipariş edip beklerken bir yandan saatine bakıyordu. Çaresiz gözlerle etrafına bakarken bir yandan dudaklarını yiyordu. Vakit geçmiyor, kahvaltı gelmiyor, içindeki huzursuzluk gittikçe artıyordu. Nihayet gelen kahvaltısını yaparken titreyen eliyle çayından bir yudum aldı. Alelacele yedikten sonra çayını içerken adının söylenmesiyle bardağını zorla masaya bıraktı.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin