25

8.7K 664 375
                                    


1 ay sonra


 Plajda Hana ile otururken etrafta koşuşturup son bir kez daha denize girmek için annesinden izin almaya çalışan çocukları izliyordum. Tek dertleri denize girmek olunca imreniyordum tabii. Gülümsedim.

 Bazen çocuk olmak daha kolay geliyordu. Ne kadar birine muhtaç olsalar da onlar için her şey normal gelebiliyordu. Alışma duyguları çok iyiydi. 

 Hana omzumu dürtüp kapağını açtığı birayı bana uzattı. Havanın yavaş yavaş kararmasını fırsat bilerek böylesine güzel bir akşamı tatlı tatlı esen plajda geçirmeye karar vermiştik. Zaten uzun zamandır görüşmüyorduk, daha doğrusu kimseyle görüşmüyordum.


 "Ne zaman aramıza döneceksin?" dedi Hana birasından bir yudum çektikten sonra. "Min Yoongi bitkisel hayata geçmiş gibi, geçen gün kendim gördüm. Çocuklar da evden çıkmadığını, çıktığı zaman da geri dönmediğini söylüyor. Neden evlenme teklifine tek kelime cevap vermeden ortadan kayboldun ki?!"

 İç çektim ve başımı Hana'nın omzuna yasladım. 

 "Son bir aydır yeni bir hayata başlamayı düşünüyordum." dedim kıyıya vuran dalgaları inceleyerek. Onlar da benim gibi dengesiz görünüyordu bu gece.

 "Bir iş bile buldum, biliyor musun? Artık kimseden çalıp çırpmama gerek yok. İstemiyorum da zaten." dedim başımı aniden omzundan kaldırıp biramdan ard arda yudumlar çekerken. Sonra boş elimin tersiyle ağzımı sildim. "Baksana, yoksa başım boktan kurtulmuyor."


 Hana iç çekti. "Demek Min Yoongi hakkında konuşmayı reddediyorsun. Peki, öyle olsun. Ama şu zilli gözlerinde gördüğüm tek bir şey varsa, o da şu anda ona koşup sonsuza kadar bırakmama isteğin."

 Kaşlarımı çatıp gözlerinin içine baktım. "Beni nasıl bu kadar iyi tanıyor olabilirsin?" dedim gözlerimi kısarak. Güldü. Sırtını kumlara yaslayarak gökyüzüne bakmaya başladı.

  "Yıllar önce ben de bir defa aşık olmuştum, sadece bir defa. İster inan ister inanma. Şu an sen nasıl bağlanmaktan korkuyorsan ben de o zaman öyle korkup kaçmıştım. Daha sonra geri döndüğümde çok geçti ama... Sen öyle olma diye uğraşıyorum, salak." 

 Şaşkın şaşkın suratına baktım. "Öldü mü yoksa?" dedim nefesimi tutarak, düşünmeden. Yoongi'nin başına bir şey gelmesi düşüncesi bile ödümü koparıyordu. Gözlerini devirdi.

 "Hayır, zilli. Başka bir kadınla evlendi, bir de kızı var."

 Başımı salladım ve boş boş kumlara baktım. Sonra tekrar yüzüne döndüm.

 "Neden bana hep zilli diye sesleniyorsun? İsmim yok diye mi?"

 Hana bir anda donup kalmıştı. Ciddi olduğumu sandığı için yüzünün bembeyaz kesildiğini gördüm. Eli ayağına dolandı ve hızla yattığı yerden doğruldu.

 "Ya! Ne alakası var, seni lanet zilli! Eğer bir zilli olmasan seni zilli diye çağırmam!"

 Güldüm. Kollarımı ona dolayıp başımı omzuna koyduğumda o da beni sımsıkı sardı.

 "Hala kendime ne diyeceğimi bilemiyorum, Hana." dedim sessizce. "Bulunduktan sonra bırakıldığım yetimhaneye gittiğimde hiçbir kayıt bulamadım. Sadece bulunan çocuk olarak geçiyordum, kimse zahmet edip bir isim koymamış bile."

 Hana hıçkırdı. Şaşırmıştım. "Ya! Neden böyle konuşuyorsun?! Senin bir ismin var zaten. Yoo Rae'sin sen. Hiç olmadığın kadar hem de! Ne var sana ait değilse? Artık senin. Bunun hakkında düşünmeyi bırak. Yoo Rae ismini ait olduğu yerde taşıman gerek, Yoo Rae kim biliyor musun? Canını hiç düşünmeden tehlikenin ortasına fırlatabilen, erkeklerin korkulu rüyası bir zilli. Dünyada görülmüş en güçlü kadınlardan biri. Daha ne olsun? Süklüm püklüm biri olmasına izin verme bu kadının. Yoo Rae'sin sen!"

one million bullets || myg.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin