KORKULAR

109 44 15
                                    

Herkesin hayatta elbette bir korkusu vardır.Kimileri sudan, kimileri böcekten hatta kimileri kendinden korkar aslının da  en çok korktuğu şey sevdiği birini kaybetmek. Hayatında birkaç kere darbe yesede her seferinde toplamış bu sefer nasıl toplayacağını bilemese de elbet bir çıkış yolunun olduğuna emindi.

"Var da yok"

"Nasıl yani "

"aslında zamanı değil ama madem merak ediyosun anlatayım"

"Dinliyorum"

"Burak, alpin abisi"

"Alpin abisi mi var?"

"Evet"

"Şey kusura bakma bana bahsetmedi de hem ne olmuş burağa "

"Burakla biz 3 senedir sevgiliydik"

"Dik"

"Ayrıldık"

"Neden"

"Bölmessen anlatacağım"

" tamam sustum "

Gözlerini devirerek sevale baktı eliyle dudaklarına fermuar işareti yapıp sustu.

"3 seneyi beraber geçirdik acılarımızı korkularımızı mutlu anlarımızı hep beraber yaşadık ta ki o geceye kadar 15 şubat"

"İyi de o gün senin doğum günün "

"Kesmessen tam anlatacağım"

"Biz bu üç sene boyunca hep birbirimiz hakkında yeni şeyler öğrendik ama gel gelelim burak ailesi hakkında tek kelime dahi etmedi çakiye sordum o da hiçbir şey anlatmadı bende dayanamadım doğum günümden bir gün önce aile konusunu açtım ve kavga ettik "

Aslı sevale sakin bir şekilde anlatırken evin kapısı çalmaya başladı ah pardon kapıyı kırmaya başladı diyelim.  

"1dakikaya geliyorum" 

diyerek ayağa kalktı kapıya yöneldi kapı şidetle çalarken alacaklı olduğu kapı çalışından belliydi 

kapının deliğinden baktı sinirli bir şekilde gözleri ateş saçarcasına kızgın tahminen 20 yaşlarında bir genç çocuk vardı tırsarak salona geri döndü aslıya sus işareti yaparak kapıya kadar sürükleyerek delikten bakmasını sağladı 

kısık bir sesle "tanıyor musun?" diye sordu

kafasını sallamakla yetindi 

"burak mı?" 

"evet" 

"iyi de ne işi var burada ?"

"sanırım benim için geldi "

"anlaşıldı sen geç içeri "

diyerek kapıdan uzaklaştırdı ve kapıyı sert bir şekilde açarak

"ne istiyosun be kapımı kırsaydın"

"seval sen misin?"

"evet ne olmuş"

"aslı burada mı?"

"yok " diyerek kesin bir dille konuştu açıkçası korkmuştu ilk defa bu kadar sinirli birini gördüğü doğruydu 

"emin misin istersen bende bir bakayım "

dediği sırada seval suratına kapıyı kapatarak salona döndü birkaç kapı tekmeleme ve yumruklama ardından yumruk sesleri kesilmişti gittiğini umud ederek rahatladı ve aslıyla konuşmaya devam etti 

"evet kaldığımız yerden devam edebiliriz kovdum şeytanı" diyerek kıkırdadı 

aslı da sevale eşlik edip gülümsedi ve konuşmasına kaldığı yerden devam ederek sohbetlerine devam etti 

"her ne olduysa 15 şubat oldu biz burakla kavga ettikten sonra ertesi sabah 15 şubat sabahı kapıma geldi ve hazırlanmamı istedi hazırlanmamakta diretsem de zorla beni evden çıkarmayı başardı evden çıktığımızda siyah renkte bir arabaya bindik sanırım kiralamıştı çünkü daha önceden hiç arabası yoktu 11 saatlik bir yolculuğun ardından dağ başı desem olmaz ormanlık alan desem olmaz işte karışık bir yer koca koca kayaları olan ve bolca ağaç bulunan yerde indik buradan sonrasını yürüyerek gideceğimizi söyledi ve yaklaşık 1 saat kadar yürüdük ne yaptığını pek anlamasam da sessiz kaldım "

"vavv çok heyecanlı"

"ya ne demessin"

"ee devam et"

"sonra biz ilerledikçe etraf güzelleşmeye başladı çiçekler olsun temiz hava olsun tadını çıkara çıkara yürüdüm sonunda karşımızda şirin mi şirin bir ev çıktı ev o kadar güzeldi ki görmeni çok isterdim ev çok tatlı bir pembe  rengindeydi camları normal bizim evlerin camları gibi değil oval tamda hayl edersin asla gerçekleşmeyecek sanırsın imkansız dersin ama o gün anladım ki imkansız diye bir şey yok daha sonra burak elimden tutarak beni yürüttü eve doğru ilerlerken kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissettim önce bahçe kapısını açarak içeri girdik içeri girmemizle kenarlara özenle dikilmiş güllerin müthiş kokusu burnumu doldurdu evin kapısına geldiğimizde kapıyı çaldı kapıyı bize 30 yaşlarında tahmin ettiğim bir genç kadın açtı önce burakla selamlaştılar kadının adının eda olduğunu öğrendim sonra sizi bekliyorlar diyerek bizi içeri aldı içerisi de bir o kadar dışarısı kadar müthişti uzunca bir koridordan yürüdükten sonra karşımıza bebek tonlarında mavi renk kapı çıktı kapıyı tıklıyarak içeri geçtik iki tsane çekyat ve iki tane de yan yana koyulmuş küçük tek kişilik koltuk vardı o koltuklarda ise sanırsam 50 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın ve adam oturuyordu adamın gözleri burağın gözleri gibi yeşildi kadında aynı burağa benziyordu annesi ve babası sandım ama bu düşünceyi zihnimde geri ittim çünkü şu zamana kadar beni ailesinden bir tek alple tanıştırmıştı elimi uzatarak merhaba ben aslı dedim yaşlı kadın elimi tutarak sıcacık gülümsedi


Kar Tanesi#Wattys2017(DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin