Bölüm 36

3.2K 177 2
                                    

Kürşat anlatıyor..

Şeyda olmadan geçen zaman neredeyse bir ay olacaktı. Beklemek ve pes etmiş gibi gözükmek yeterliydi. Bugün gidecek, sevdiğim kadını alıp gelecektim.
Günlerdir bana gelen fotoğraflar ile deliye dönsem de benim karım bunları sebepsiz yapmaz o şerefsiz karımı tehdit ediyordu. Bunu biliyor bunu bilecek kadar o piçi tanıyordum.
Tam kadro bizim evimizde iken tek eksik evimi cennet yapan mesleğimin olmamasıydı. Bu da canımı yakiyordu.

"Onu bul getir artık enişte ne olur." Ağlayan Beyzaya tamam anlamında kafa salladım. Herkes perişan olmuştu.
"Enişte, gelip yeğenini sevmeli artık. Çok özledik getir onu buraya, evine, yanına. Ait olduğu yerde olmalı, lütfen al ve gel." Bu sefer liseden beri arkadaşı olan Melisa konuşmuştu. Oğlu olmuştu Şeyda ise yeğeni için her yeri ayağı kaldırmış yeğeni için bir sürü hediye almış, hepsini dolapta saklıyordu. Gelip herşeyi verecekti meleğim. Bana da huzuru tekrar verecekti.
"Ev size emanet millet. Karımı alıp geleceğim."

Metehan ile beraber yola çıkmıştık. Peşine bir adam takıp herşeyi öğrenmiştim.. kaldığı evi, okulunu.
Beni nasıl aramazdı aklım almıyordu.
Burnuma pis kokular geliyordu bu iş ile ilgili ama neyse..
Metehan ile beraber okuduğu üniversiteye girip, olduğu sınıfa girdik. Kalabalık yerde ela gözlü yarimi ararken orada gördüm. Kalbim yerinden çıkacak gibi çarpıyordu.
Özlediğim hatun, yanında iki kız ile kahkaha atıyordu. Gülüşün diyorum meleğim dünya da ki cennettim..
Ağır adımlar ile yanına ilerledim tam karşısında durdum. Gözlerini bana çevirip baktı. Tekrar kafasını çevirdi.
Metehan ile göz göze geldik. İkimiz de bu tepkiyi beklemiyorduk.

"Şeyda?" Bir sürü anlam barındıran sesimle bakışları bana döndü. Boş bakıyordu, hissiz, anlamsız, bom boş..

"Evet benim,siz?" dediği an boğazıma bir düğüm oturdu. Ne olmuştu ona böyle?

"Biraz konuşabilir miyiz?" Karşımda karım değil de sanki bir yabancı vardı gerçekten yabancı. Bakışları bile bana yabancı bakıyordu.

" Ne ile ilgili? Sizi tanımıyorum."
Bu cümle üzerine beynimden vurulmuşa döndüm. Kan beynime sıçradı. Sinirlenmeye başladım.

"Bak Şeyda oyunun sırası değil. Hadi yeter artık sinirleniyorum."
Metehanın sakin kalmamı hatırlatan eli, omzumu kavramış sıkı bir şekilde tutuyordu. Karşımda ki kadın bana sınırlı bir şekilde bakıyordu, hala boş bakıyordu. Kapıdan biri girmesi üzerine Şeyda gözlerini oraya çevirdi, beni iterek oraya doğru yürümeye başladı. Arkamı dönüp baktığım an, Şafak orada piçvari bir şekilde gülüyordu. Karımın beline elini atmış bir şekilde ve karım da ona gülüyordu.
Bir hışımla gidip yakalarına yapışıp yüzüne yumruğu geçirdim, sinirden gözüm dönmüştü öldüresiye yumrukluyordum.

" Yeteeer! Senin derdin ne? Eşkıya mısın?"
Bana bağıran karım sabrımı fazlasıyla zorluyordu.
Kolundan tutup sürüklemeye başladım.
Bırak diye bağırıp itmeye çalışıyordu beni, delirecektim. Şafak ise koşar adım bize yetişmeye çalışıyordu. Metehan, Şafak ile bizzat ilgilenirken ben Şeyda'yı kucaklayarak arabaya götürüyordum.

"Sen ne hakla bana böyle davranırsın. O benim sevgilim hemen beni bırak ona gideceğim."

Daha fazla kendimi tutamayacağım anda, onu kendime çekip bir aydır özlediğim dudaklarından öpmeye başladım. Beni itmeye çalışan ellerini tek elim ile tutup sabitleyerek diğer elimle yavaşça vücudunu okşadım.
Durmak zorlaşmaya başladığı an kendimi geri çekmem ile yediğim tokat bir oldu.
Sinirden gözüm döndüğü an ona bir tokat attım. Bu iş güzellik ile olmayacaktı. Yanımda ağlayıp duran karım içimi parça parça ederken, vicdanım da ona nasıl vurursun diye ağzıma sıçıyordu!

BUZ ADAMIN KÜÇÜK KIZI (BİTTİ)Where stories live. Discover now