62. Bölüm Can Çekişmek

44.7K 2.4K 410
                                    

Selam arkadaşlar 😘 Twitter üzerinden #Bencebudur deyip Esaret için bölüm repliği seçtiniz. Hepinize teşekkür ediyorum. Katılan arkadaşlarım

@badiseba
@zehraltnkpr
@Damlaaydin
@zeyhanker
@Kartalice77
Hepinize teşekkür ediyorum. Replikleri okudum en can alıcı yerleri seçmişsiniz. Emeğinize sağlık💐🌷

Bu bölüm için de bekliyorum katılımlarınızı. Twitter üzerinden @SahEsareti etiketleyip katılabilirsiniz. Arkadaşım dikkatle inceleyip atlamadan hepsini bana gönderiyor. Ona da buradan çok teşekkür ediyorum❤️

Esaret artık yavaş yavaş finale gidiyor. Olaylar oturmaya başladı. Son bir olayımız var çözülmeyen. O da çözülürse tamamdır. Kahveler hazır mı? Muhteşem bir keman dinletimiz var bölümle alakalı. Müziğimizi açalım kahvemizden bir yudum alıp bölümümüzü okumaya geçelim. Hepinize iyi okumalar 🌷💐❤️🐞

Tedirgin bakışlar birbirini bulurken Kerem kapıya dönüp bir süre durdu. Bu kadarını hiç tahmin etmiyordu. Kapıyı birden açıp içeri girdiler. Altan yatıyor Nevra da yanında elini tutuyordu. Başını kaldırıp baktı, gelenlere. Altan, Kerem'i görünce ağlamaya başlarken Nevra ayağa kalktı. Gözleri doluydu, ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Kerem ayakta durup ikisine bakarken, gözleri babasının yaşlı gözleriyle buluştu. Nevra bir an Hande'ye bakarken gözlerinden geçen ateş fark edilmeyecek gibi değildi. Hande gözlerini kaçırıp Kerem'in tuttuğu elini çekti.

Kerem babasının yanına ağır adımlarla giderken, Nevra birden ağlamaya başladı. Babasına sarılmadan, annesi koşup boynuna sarılınca Kerem de sarıldı.

"Dünya başına nasıl yıkılırmış bunu senin acı haberini alınca anladım. Allah'a şükürler olsun ki seni bana bağışladı. Neden önce haber vermedin? Biz babanla kahrolduk tükendik. İnsan ne yapar eder bir haber verir. Sen benim göz bebeğimsin. Kokunu özlemişim. Oğlum benim."

Kerem yutkunup annesine sarılırken kısık bir sesle konuştu.

"Haber edecek durumda değildim. Hastanedeydim. Erdem anlatmıştır. Şimdi bunları konuşmayalım. İyiyim ben. Sen de artık üzülme."

Nevra yaşlı gözlerle oğluna bakarken yüzündeki morluklara parmağını dokundurdu.

"Nasıl üzülmem. Şu hâline bak. Allah'ım seni tekrar bize bağışladı. Canın acıyor mu?"

"Yok iyiyim. Anne lütfen üzülme."

Kerem babasına bakınca içinin sızladığını hissetti. Ayağa da kalkamıyordu. Yavaşça yanına oturup sarıldı. Altan, sağlam koluyla oğluna sarılıp çocuk gibi ağlarken Bir yandan konuşuyordu.

"Kerem sana bir şey olsaydı yaşayamazdım. Oğlum benim. Öldü dediler, öldüm o an. Nasıl yaşardık biz sensiz."

Babasının ağlamasıyla içi acırken omzuna vurup çekildi.

"İyiyim baba. Tamam üzülme. Kalbin iyi değil zaten. Üzüntü iyi gelmez. Sen nasılsın?"

Altan gözlerini silip gülümsemeye çalışarak Kerem'e baktı, elini sıktı.

"Seni gördüm artık kötü olamam." Sonra Hande'ye baktı. Ayakta sessizce duruyordu. "Kızım sen de gel. Seni de çok özledim."

Hande sessizce yanlarına gelip oturdu. Altan sarılınca karşılık verip sarıldı.

"Kızım nasılsın? Sen de harap olmuşsun. Yüzün süzülmüş."

"Öyle oldu. Çok kötüydüm ama Kerem iyi olunca ben de iyiyim sağ olun."

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin