Sahte Tanrıça

Bölüm 15

Bir süre sonra duvarlar erimeye Delpha bacaklarından itibarhen yok olmaya başladı. Her şey toza dönerken Delpha'nın gözlerinin yerini Hades'in gözleri,eriyen duvarların yerini Beyaz Salon'un duvarları aldı.

---

"Seni özledim,Persephone"

Aynı dans ,ritim ve hareketler tekrardan yaşanırken Delpha'nın sözünü tutmuş olmasının verdiği şaşkınlık ve minnetle Hades'e gülümsedim. Gülümsememe karşılık verdiğinde ortaya çıkan  kusursuz güzelliği kalp atışlarımın hızlanmasına neden olmuştu. Şuan tam olmak istediğim yerde,Hades'in kollarındaydım. Bulunduğumuz zamanda onu üzmemiş, kırmamış, acı çekmesine neden olmamıştım.

Gözleri , ben gerçeği söylemeden önceki sıcaklığıyla gözlerime kenetlenmişti. Enstürümanlardan çıkan her bir nota etrafımızda süzülmeye ve kulaklarımıza dolmaya  devam ederken aynı şeylerin yeniden yaşanmasından korkarak elini daha sıkı tuttum. Sanki ne kadar sıkı tutarsam,bana tekrar acı dolu gözlerle bakmayacakmış gibi geliyordu.

"Neden bana öyle bakıyorsun?" dedi içimi ferahlatan sesiyle.

"Bakmamalı mıyım? "

"Gözlerinin gözlerimle buluşmasını ve böyle kollarımda olmanı o kadar uzun zamandır bekliyorum ki bu soruyu duymamış gibi yapacağım " dedi çekici gülümsemesiyle. Onu az kalsın kaybediyor olmamın verdiği cesaretle yanağına belli belirsiz bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildim.

"Bu güzel dans için teşekkür ederim." dedi yumuşacık bir sesle.Onun ağzından aynı kelimeleri farklı şekilde duymak içimi adını koyamadığım bir huzurla kaplamıştı.Bakışları onu son gördüğümdekinin tam zıttıydı ki bu beni daha iyi hissettirmişti.Bana iğrenirmiş gibi değil de sanki dünyadaki en güzel şeymişim gibi bakıyordu.

Dansımız sona erse de elimi bırakmamıştı. Müzik sona erdiğinde ve salonda sükunet sağlandığında konuklara döndü. Tüm gözler Hades'e odaklandığında, güzel dudaklarının arasından kelimeler sırasıyla hiçbir acele etmeden dökülmeye ve salonunun etrafında dolaşmaya başladı.

"Kardeşlerim, evimize hoş geldiniz. Persephone ve ben,sizleri burada görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. "Kısa bir an bana döndü. İçimi eriten bir göz kırpmanın ardından tekrar konuşmasına devam etti. Bu hareketinden sonra onu konuşurken izlemekle öyle meşguldüm ki dudaklarının hareket ettiğini görüyor fakat çıkan sesleri duyamıyordum.

  Salondakilere hitap ederken gözleri hepsinin üzerinde ayrı ayrı duruyor bu hareketiyle herkesi kontrol ediyormuş gibi görünüyordü. Tüm tanrı ve tanrıçaların onu pür dikkat izlemesinden de fark edebilirdiniz ki bende bıraktığı etkiyi tüm salondakilerin üzerinde de bırakmıştı. Tüm hareketlerinden adeta güç akıyordu. Kelimelerin çıkışlarına göre oynattığı dudakları, yanaklarının toplanıp gerilmesine neden oluyordu. Ne kadar engel olmaya çalışsada birkaç tutam saçı yine alnının üstüne düşmüştü.

Kusursuz kaşlarını çatıldığında olmaması gereken bir şeyden bahsettiğini anlayıp hipnozundan çıkarak söylediklerini dinlemeye başladım.

"...Tartarus'ta başlayan bu isyanı kısa sürede bastırsamda yeniden olmayacağının garantisini veremem." Şaşkınlıkla  böyle bir olaydan nasıl haberim olmadığını düşündüm. Gerçi haberim olsa ne yapabilirdim ki?"Üstelik Tartarus'takilerin tek başlarına böylesi büyük bir isyana kalkışması mümkün bile değil." Zeus konuşmayı devraldı.

"Olimpos'un eteklerinde toplanan melezlerden(Titan-Tanrı birleşiminden meydana gelen yarı tanrı yarı titan ,oldukça güçlü topluluk) şüpheleniyorsan kardeşim bu,büyük bir yanılgı olur. Son savaşımızdan sonra bizimle barış içinde yaşamaya yemin ettiler. "